Tam anlamıyla bir devam filmi
Yazar: Oktay Ege KozakSüper kahraman filmlerinin mega bütçeli Hollywood sinema endüstrisine hakim olduğu günümüzde ilk Deadpool, türe getirdiği orijinal ve cesur yaklaşımı ile gişede beklenmedik bir başarıya sahip olmuştu. Bu başarının en önemli etkeni tabii ki bilindik formül süper kahraman filmlerinden bıkmış olan seyircinin bu türün klişeleri ile dalga geçen akıllı bir parodi olduğu kadar, heyecanlı aksiyon sahneleri ve süper güçlerle dolu tatmin edici bir süper kahraman filmi olmayı başaran bir yenilikle karşı karşıya gelmesiydi. Ayrıca Deadpool, ekstra vahşet ve belden aşağı esprilerle dolu 18 yaş sınırlı bir süper kahraman filminin gişe rekorları kırabileceğini de kanıtlayarak, Logan gibi mucizelere de yol açmıştı. Ryan Reynolds’un eforsuz alaycı karizmatik kişiliği, kendi içinde bulunduğu hikayesi ile dalga geçen Deadpool için biçinmiş kaftandı. Tabii ki bu yüzden Reynolds yıllardır bu filmi çekmek için uğraşmıştı. İlk filmin başarısından sonra ise ikinci bölümün yapıma sokulması zorunluydu artık.
Halen ilk filmi eleştiriyorum, bunun farkındayım. Fakat Deadpool 2, ilk filmin hikaye yapısını ve esprilerini o kadar yakından takip ediyor ki, küçük değişikliklerle ilk bölüme yazdığım eleştiriyi buraya kopyalayabilirdim. Tabi ki bu karbon kopya yaklaşımı için stüdyoyu veya Reynolds’u suçlamak zor. Kendine o kadar özgün ve hikaye yaklaşımı bakımından bu kadar şans alan bir yapım mucüzevi bir biçimde başarılı olunca bu spesifik formülü azıcık bile değiştirmek hem hayranlara saygı bakımından, hem de gişe başarısı bakımından pek de iyi fikir değil. Diyelim ki üçüncü bölüme geldik ve her şey halen olduğu gibi aynı, o zaman orijinal ve yeni bir ses gerekebilir. Fakat şimdilik konu ilk filmin başarısının safi şans olmadığını kanıtlamaksa bu tekrarcılığı eleştirmek zor.
Deadpool 2, kesinlikle ilk yapımın hınzır espri anlayışının muazzam aksiyonla birleşmesinin bir kaza olmadığını, ilk filmin kalitesini tekrarlayan bir devam filmi ile kanıtlıyor. Deadpool’un yönetmeni ve serinin yapımcısı da olan Reynolds ile devam filminin bütçesi hakkında kavga ettikleri için Deadpool 2’nin yönetmenliğinin, daha ciddi bir aksiyon serisi olan John Wick ile tanınan David Leitch’e verilmesi biraz endişelendirmişti. Yeni bir yönetmen ve daha yüksek bütçe ile Wade Wilson’un zıpır anti-klişe espritüelliği daha alışılagelmiş bir süper kahraman blockbuster’ı ile yer mi değiştirecekti? Neyse ki bu ekip, Deadpool’u kendine özgü yapan elementlerin ne olduğunu biliyor ve ilk filmin espri anlayışını daha bile belden aşağıya götürüp eğlenmesine bakıyor.
Tabii ki devam filminin ilk yapıma karşı olan dezavantajı ilk Deadpool’un ferah ve sürpriz dolu yeniliğini tekrarlayamaması. Mesela ilk Deadpool’un açılış jeneriği, gerçek isimleri kullanmak yerine hem onlarla, hem de bu tür filmlerin klişeleri ile dalga geçen hakaretlerle dolu olmasıyla daha önce görülmemiş ferahlıkta bir espriydi. Deadpool 2, aynı espriyi bu sefer James Bond stili bir açılışla tekrarlıyor. Deadpool’un seyirciye dönüp filmin kendisinin ‘tembel yazarlıkları’nı beyan ettiği parodi elementleri daha bile fazla bu sefer. Ekip, bu seri ile ZAZ veya Mel Brooks parodileri arasındaki ince çizgiyi daha bile inceltmiş. İlk film, bütün küfürlerine ve şiddetine rağmen bir ‘aşk filmi’ idi. Bu sefer ise aile kavramının önemi üzerine duruyor. Bu temaları ve etraflarında oluşan karakterleri azıcık ciddiye almasıyla tamamen parodiye kaçmamayı başarıyor ve bu esprilere gülmemize rağmen hikayeyi gerektiği kadar ciddiye alıyoruz. Sonuçta ilk filmde hangi elementler sevildiyse devam filminde daha fazlası geliyor. Fakat bu paragöz bir yaklaşım değil kanımca. Reynolds ve ekibin bu karakteri ne kadar sevdiği ve bu parodiyle ne kadar eğlendikleri halen ortada.
Deadpool, bu sefer mutant güçlere sahip sorunlu bir çocuğu (Hunt for the Wilderpeople ile kalplerimize giren Julian Dennison) gelecekten gelmiş savaşçı Cable’dan (Josh Brolin) korumaya çalışıyor. Tabii ki oyuncu Brolin olunca bir kaç Thanos esprisi olmazsa olmaz. Çizgi romanın hayranları, zıpır Deadpool ile espri anlayışsızlığından yakınan Cable’ın ‘zıt çift’ komedisini yakından bilirler. Brolin, Cable’ın sakin karizmasını ve kendini fazla ciddiye alan havasını Reynolds’un manik enerjisi ile muazzam bir biçimde karşılaştırmış. Tabii ki hikayenin detayları pek de önemli değil, sonuçta olabildiğince parodi esprilerini ve hayret uyandıran aksiyon sekanslarını bir araya getirebilmek için bir bahane. İlk film de öyleydi zaten, yani bu konuda bir problem yok. Deadpool 2’nin tek bir dezavantajı varsa, o da artık yeni bir deneyim sunmaması. Fakat ilk filmin havasını bekleyenleri gayet tatmin edecektir.