Anon eleştirileri

“Anon”un yönetmen koltuğunda bizim için çok tanıdık bir isim olan Andrew Niccol oturuyor…

Kendisi aynı zamanda arşivimizin demirbaşları arasında yer alan “Gattaca” (1997) ve “Lord of War” (2005) gibi son derece başarılı filmler ile yine severek izlediğimiz “In Time”ı (2011) da çeken oldukça iyi bir yönetmen olmanın yanı sıra çok da iyi bir senarist…

Öyle ki, kendi yönettiği bütün filmlerin ve BAFTA ödülü aldığı “The Truman Show” (1998) un senaryolarının yanı sıra Steven Spielberg’in “The Terminal” inin (2004) hikâyesini de yazmış…

Andrew Niccol için iş bununla da bitmiyor…

O aynı zamanda, “Gattaca” (1997) dışında şu ana kadar sözünü ettiğimiz bütün filmlerin yapımcısı da… Hal böyle olunca da insan; yapımı, yönetimi ve senaryosu Andrew Niccol’a ait olan “Anon”dan da ciddi bir beklentiye giriyor…

Hele ki, başrolde de Golden Globes ve BAFTA ödüllü bir oyuncu olan Clive Owen varsa ve kendisine “Les Misérables” (2012) da yakaladığı ivme ile çıkışını sürdürmekte olan Amanda Seyfried eşlik ediyorsa…

Filmi izlemeyi biraz önce bitirdik…

Evet, bir “Inception” (2010) veya bir “Ex Machina” (2014) değil… Ama yine de temiz bir çalışma… Andrew Niccol, görsel efekt işini abartıp şişirmeye kaçmadan yine sağlam bir işe imza atmış…

Zaten konu çok iyi… Buna iyi oyunculuk ve iyi kurguda eklenince başka da bir sonuçta beklenemezdi… Ancak her zaman söylediğimiz bir hususu, “Anon” vesilesiyle bir kez daha tekrarlayacağız:

Bu film kesinlikle, yanan ve yıkılan köprüler, mantar gibi dakika başı patlayan bombalar, takla atan otomobiller, uçan tekmeler gibi bol aksiyon sahneleri ve bilgisayar mucizesi görsel efektlerle cilalanmış büyük bütçeli Hollywood prodüksiyonlarından hoşlananlara göre değil… Bu tür filmlerden hoşlananlara, ağırlıklı olarak kapalı tek mekânda geçen “Anon”un her bir dakikası bitmek tükenmek bilmeyen bir kabir azabı gibi gelecektir… O yüzden, bu filmden kesinlikle uzak durmalılar…

Arşivimize de dâhil ettiğimiz bu filmi biz büyük bir ilgi ve keyifle izledik… Umarız, her şeyin uygun dozajda kurgulandığı bu fantastik bilim kurguyu sizler de seversiniz…

İzleyecek herkese keyifli seyirler,

Son bir not:
Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 7 Mayıs 2018 günü saat 00.24’de yazılarak paylaşılmıştır...

Gattaca,Lord of war, S1m0ne gibi başarılı yapıtların ardından In time, The Host, Good Kill gibi diğerlinin yanında biraz daha sönük kalan filmlere imza atmıştı ama bence hepsi izlenir seviyesini aşan filmler. Bunların yanında son filmi ANON bu da S1m0ne gibi kelime oyunu ile oluşturulmuş isim galiba anonymous kelimesinin kısaltılmış hali gibi geldi bana. Buradan anlaşıldığı üzere filmin ana konusu gizlilik. Herkese ve kendilerine yaptığı gibi yaşadıkları her şeyi beyinde depolayıp bir network üzerinden iletişimi sağlama üzerine kurulan bir güvenlik düzen var. Bu düzeni bozan hackerları anomsizleştirme üzerine kurulu bir polisiye tarzı bir senaryoya sahip bir fim kendisi.

Filmin kendisine gelecek olursak çok iyi olabilecek bir filmmiş ancak senaryo bunu kısıtlamış gibi geldi. Birkaç yerde özgün replikler dışında sade bir olay örgüsü var. Bunun yanında konusu son zamanlarda popüle rolan verinin kıymeti ve mahremiyeti çarpıştırıyor dolasıyla günümüzden ve ilgi çekici. Daha iyi olay örgüsü ve orijinal repliklerle döşenseydi senaryo film büyük ilgi görürdü. Ancak yineden kendi çapınca iyi iş çıkarmış diyebiliriz. Devletin ve şirketler bizden veri toplaması ve bunu kendi işlerini iyileştirme maksadında kullanmasının meşru ancak bizim ondan kendi verilerimizi almanın suç sayılmasına yapılmış güzel eleştiriler var ancak bunu filmin sonuna saklamasaymış daha etkileyici olabilirmiş. Neyse size filmdn sevdiğim birkaç replikle uğurlamak istiyorum.

"Sizin özel hayatıma karışmanız hiçbir şey ifade etmiyor. Ama benim geri almaya çalışmam suç oluyor."
- The Girl

"Mevzu sakladığım bir şeyimin olması değil görmenizi istediğim hiçbir şeyimin olmaması."
-The Girl