Gerçek bir hikayeden uyarlanmış olan Wind River'ın konusu şöyle: "Karlı ve soğuk Wyoming'in ortasında bir kadın çıplak ayak bir şekilde kaçarken bayılır ve donarak ölür. Kısa bir süre içerisinde bu kadının cesedini bulan avcı Cory (Jeremy Renner), şerife haber vererek FBI'yı çağırtır. FBI, sadece Jane (Elizabeth Olsen) adında birisini yollayınca, bu ölümün nedenini ve yapan kişileri bulmak Cory ve Jane'e kalır."
Taylor Sheridan'ın gerçekten de çok iyi bir senarist olduğuna şüphem yok. Fakat her ne kadar Sicario ve Hell or High Water filmleri için yazdığı senaryolar başarılı olsa da, Sheridan benim gözüme pek girmemişti. Fakat bu filmden sonra Sheridan dikkatimi iyice çekmeyi başardı. Wind River'dan sonra bu adamın yaptığı her işin başarılı olacağına eminim.
Sheridan'ın bu filmdeki senaryosuna bayıldım, hatta şu ana kadar yazdığı en vurucu senaryosu bile olabilir. Diyaloglar oldukça sade ve çarpıcıydı, karakterler ve durumun kendisi ise çok iyi anlaşılmıştı. Üstelik Sheridan'ın sadece senaryosu değil, yönetmenliği de çok kuvvetliydi. Sheridan, kusursuz yönetmenliğiyle Wyoming şehrini bir karakter gibi göstermiş, tıpkı Se7en'da olduğu gibi. Bu sayede filmi izlerken soğuk ve tehlikeli atmosferi içinizde hissediyorsunuz.
Fakat bu filmi bu kadar iyi yapan şey sadece Taylor Sheridan değil, aynı zamanda performanslardı. Kariyerlerinin zirvelerinde olan Jeremy Renner ve Elizabeth Olsen bu filmde harika performanslar sergilemiş, Renner başta olmak üzere. Normalde Jeremy Renner'ın oyunculuğunun The Hurt Locker ve The Town gibi filmlerde iyi olduğunu biliyoruz. Fakat ne zaman ekranda belirse Renner'ın karakterine büründüğünü değil de onun ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu görüyordum. Ama Wind River'da Renner gözümde resmen kayboldu, film boyunca onun ekranda olduğunu unuttum. Renner, karakterine gereken insancıl yapısını ve derin görünüşünü çok iyi yansıtmış, hatta kariyerinin en iyi performansını sergilemiş.
Elizabeth Olsen da harikaydı, onu yeniden böyle ufak filmlerde görmek çok güzel doğrusu. Özellikle de Renner ile birlikte paylaştıkları sahneleri izlemek çok keyifliydi. İşin ilginç yanıysa her ne kadar bu iki oyuncu Marvel filmlerinde süper kahraman rolleriyle yan yana oynamış olsa da, Wind River'ı izlerken hiç iki süper kahramanı yan yana izliyormuş gibi hissetmedim. Olsen ve Renner işte bu kadar iyiydi.
Bu film süresi boyunca oldukça sert bir şekilde ilerliyor ve siz de kusursuz diyaloglar ve oyunculuklar sayesinde filmi izlerken hiç sıkılmıyor, kendinizi bu olayın içindeymişsiniz gibi hissediyorsunuz. Bu yüzden sonlara doğru ölüm sayısı artmaya başlayınca biraz şok olmaya başlıyorsunuz ve koltuğunuza yapışıyorsunuz. Bu sahneler hakkında fazla detaya girmek istemiyorum ama Sheridan'ın bu sahneleri ele alış tarzına bayıldım. Şiddet içeren kısımlar son derece gerçekçiydi ve izlemesi çok tatmin ediciydi. Bunun da en büyük nedeni, Wind River'ın bir aksiyon filmi değil, gerçek bir dram olmasıydı. Bu sahneler de konuyu çok etkiliyor.
Ve yeniden, çok fazla detaya girmek istemiyorum ama filmin sonlarında yaşanan duygusal konuşmalar beni çok etkiledi. Bölgede yaşayan Kızılderililere gösterilen muamele ve bütün bu olayların sonucunda yaşanan şeyler son derece gerçekçiydi. Filmin sonunda gerçekte yaşanan şeyleri anlatan yazılar ekranda belirince, çok etkilendiğimden bir süreliğine koltukta öylece oturdum. Wind River o kadar gerçekçi bir film ki, film boyunca hikayenin akışına kapılmaktan başka bir seçeneğiniz kalmıyor.
Film hakkında sıkıntılarım ise o kadar büyük değil, sadece hikayenin en derininde yaşadığım ufak kusurlar. Hikayenin ara sıra bu yaşanan gizeme daha fazla odaklanabileceğini ve çözümleme açısından daha kesin bir şeylerin yaşanabileceğini düşünüyorum. Sheridan'ın bu konuda tercih ettiği yolu anlıyorum fakat film boyunca gösterilen bir flashback sahnesinin dışında bu yaşanan ölüm hakkında çok fazla detay göremiyoruz. Bu yüzden filmin süresi bazen gereğinden birazcık daha uzunmuş gibi hissettiriyor.
Ama bunu yok sayarsak Wind River, hakkında daha fazla insanın konuşması gereken, süresi boyunca sizi koltuğunuza çivileyecek bir gerilim. Performanslar kusursuzdu ve Sheridan'ın yönetmenliğiyle senaryosu son derecede vurucuydu. Gerçekçi işlenişinden dolayı Wind River'ın sizi derinden etkileyeceğini düşünüyorum. Eğer bu tarz filmlere ilginiz varsa, Wind River'a kesinlikle göz atmalısınız. Üzerinde konuşulmayı hak eden bir film. İyi seyirler.
FİLMİN İYİ YANLARI:
+ Jeremy Renner ve Elizabeth Olsen'ın gerçekçi performansları.
+ Taylor Sheridan'ın vurucu senaryosu, kusursuz yönetmenliği.
+ Kasabanın başlı başına bir karaktermiş gibi hissettirmesi.
+ Son derece gerçekçi diyaloglar, şaşırtıcı aksiyon sahneleri.
FİLMİN KÖTÜ YANLARI:
- Gizemi çözümlemek bakımından bazı şeyler daha da net olabilirdi.
TOPLAM PUAN: 8.4/10