Somuncu Baba: Aşkın Sırrı - Beyazperde.com eleştirisi : Aradığın nedir, aşk mı yoksa aşk mı?

Ülkemiz sinemasının türler arasındaki gezintisi, özellikle de ağırlıklı olarak ticari eksende ilerlemekle birlikte, farklı konular, anlayışlar çerçevesinde de yüzünü gösterebiliyor. Son yıllarda artık yeter dedirten birbirinden vasat, çalakalem yazılmış senaryolar ile akla ziyan hikayeler sunan komediler, sonradan da patlak veren ucuz korku filmleri bunların başını çekiyor. Bu tip üzüntü verici örnekleri bir tarafa bırakacak olursak, bizlerin beğenisini kazanmaya gayret eden, bunun için en azından çabalayan yapımlar da var. Bunlardan biri de vizyonda şansını arayan, Somuncu Baba: Aşkın Sırrı filmi.

İsminden de anlayacağınız üzere, bu kez daha "uhrevi", daha "yüreği vurmayı" hedefleyen bir çalışma söz konusu. Daha önce Mevlana Celaleddin-i Rumi: Aşkın Dansı ve Yunus Emre Aşkın Sesi  gibi işlere imzasını atmış olan Kürşat Kızbaz'ın yönettiği Somuncu Baba: Aşkın Sırrı, Anadolu'nun önemli düşünürlerinden Şeyh Hamid-i Veli'nin gerçek aşk'ı bulma serüvenini anlatıyor. Somuncu Baba adı ile tanınan ve tarihe ismini bu şekilde yazdıran ünlü tasavvuf düşünürünün dergahına adım atışını, kendi manasını bulma çabası ile yaşadığı içsel dönüşümü paylaşan Somuncu Baba: Aşkın Sırrı peki işi ne derece hakkı ile yapabiliyor?

Her şeyden önce Somuncu Baba: Aşkın Sırrı filmi alıştığımız anlatım yollarına başvurmuyor, ağırlıklı olarak işin mesaj kısmına yoğunlaşarak, karakterin bir bakıma doğuş sancılarını belgesel tadında aktarıyor. Aksaray'da çekimleri tamamlanan ve bu muazzam güzelliklere sahip bölgenin sayısız harikalarını kendisine arka plan olarak seçen film sırf bu tercihiyle bile standart akıştan kopuyor. Seyircinin giriş, gelişme ve sonuç olarak kendini şartladığı senaryo kalıplarını pek fazla umursamayan yapım, bir bakıma mesaj vereceğim derken kendi kendisine çelmeyi takıveriyor.

Tasavvuf anlayışını benimsemiş, ilgi duyan ya da farklı bir deneyime susamış yerli izleyiciyi kolayca avucuna almasını beklediğiniz film, ağdalı anlatımı, yer yer uzayan diyalogları ve  dozu kaçmış uhreviyatıyla seyri zor bir hale bürünmüş. Furkan Palalı'nın Somuncu Baba rolünde elinden geleni yaptığı, zengin oyuncu kadrosuyla göz dolduran, teknik anlamda (özellikle görsel açıdan pek leziz) tatmin etmeyi başaran proje bu gibi sebeplerden ötürü de denge unsurunu tam olarak yakalayamamış. Karşımızda kötü film yok, burası kesin. Ciddi anlamda emek sarf edilmiş, üzerinde düşünülmüş ancak bir türlü oldurulamamış bir anlatı. Hamid'in kendini bulma arzusu, ilahi aşka kavuşma ümidi derken, dergahta edindiği tecrübeler, mecburi bir evlilik, sürekli olarak yan karakterlerin ana hikayeyi baltalayan girişleri can sıkıyor ancak anlatılmak istenen masumane mesaj ilgi çekmeye devam ediyor.

Somuncu Baba: Aşkın Sırrı filmi özünde dikkat çeken, samimi bir anlayışla kameraya alınmış, Fırat Tanış gibi sürpriz isimlerin de yüzünü gösterdiği, üzerinde epey çalışıldığı belli olan bir yapım. Şayet tema ilginizi çekiyor, Hamid-i Veli gibi mühim bir ismin hikayesini merak ediyorsanız, artısıyla eksisiyle Somuncu Baba'nın hikayesi sinema salonlarında sizleri bekliyor.

burcinaygun@gmail.com