Beyazperde
Hesabım
Ortalama puan
3,0
2 Puanlama
Aşk Birleşik Devletleri hakkında görüşlerin ?
5
0 Eleştiri
4
0 Eleştiri
3
1 Eleştiri
2
0 Eleştiri
1
0 Eleştiri
0
0 Eleştiri
Sırala
Filtrele:
Hepsi
Bu akşam sıradaki film, Polonya sinemasından: “Zjednoczone stany milosci” yani “United States of Love”…
Yaklaşık 185 bin dolar gibi son derece düşük bir bütçeyle çekilen bu filmin yönetmen koltuğunda, filmin senaryosunu da yazmış olan Tomasz Wasilewski oturuyor…
Dünya prömiyerini Berlin Film festivalinde yapan film, festival sonunda evine en iyi senaryo dalında kazandığı Gümüş Ayı heykelciği ile dönmüştü… Film Türkiye’de de, “Aşk Birleşik Devletleri” adıyla ilk kez 35. İstanbul Film Festivali’nde izleyici ile buluşarak Altın Lale için yarışmış ancak Berlin’deki gibi mutlu sonuca ulaşamamıştı…
En yalın haliyle; Agata, Renata, Marzena ve Iza isimli dört kadının hikâyesi olarak özetlenebilecek filmin konusuna yine hiç girmiyoruz… Zira IMDB dâhil hemen her yerde yeterince anlatılmış…
Filmde, ağırlıklı olarak TV dizilerinin yıldızlarından oluşan bir oyuncu kadrosu tercih edilmiş ve hepsi de işlerini oldukça iyi yapmışlar…
Sanıyoruz bir saygı duruşu olarak düşünülmüş olsa gerek; Kieślowski’nin pek çok filminde olduğu gibi bu filmde de mekân olarak toplu konutların tercih edilmiş olması gözlerden kaçmıyor…
Zaten nasıl da kaçabilir ki?
Wasilewski bu mekânları, döndüre döndüre defalarca neredeyse gözümüzün içine sokuyor…
Aynı şekilde birkaç sahnede yine Kieślowski’deki el kamerası kullanım tarzı da yine dikkatli gözlerden kaçmıyor… Hele, “Dekalog –Bölüm 1” (1989) de Pavel’in başına gelenler gibi bu filmde de Wioletta’nın göldeki buzun kırılması sonucu boğularak ölmesine ne demeli?
Ancak bütün bunlar, Wasilewski’yi bir Kieślowski yapmadığı gibi “United States of Love”ı da “Dekalog” (1989) daki hikâyelerin anlatıldığı bölümlerden biri haline getirmiyor… Sadece Kieślowski’ye ilişkin anılarımızı tazeliyor…
Dolayısıyla sonuç olarak; eğer filmin gelecek vadeden yönetmeni Tomasz Wasilewski, adını dünya sinema tarihinin sayfalarına altın harflerle yazdırmak istiyorsa yurttaşı Krzysztof Kieślowski gibi çok daha özgün ve çok daha "renkli" projelere imza atması gerekiyor diyebiliriz...
Evet, “United States of Love” öyle aman aman muhteşem bir film değil… Fakat kötü olarak da nitelendirilemez… Sadece, sinemayı Hollywood prodüksiyonlarından ibaret zannedenler için oldukça zor bir film… Biz ilgiyle izledik… Umarız sizlerde aynı beğeni ile izlersiniz…
Keyifli seyirler,
Son bir not:
Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 6 Haziran 2018 günü saat 01.02’de yazılarak paylaşılmıştır...
Yaklaşık 185 bin dolar gibi son derece düşük bir bütçeyle çekilen bu filmin yönetmen koltuğunda, filmin senaryosunu da yazmış olan Tomasz Wasilewski oturuyor…
Dünya prömiyerini Berlin Film festivalinde yapan film, festival sonunda evine en iyi senaryo dalında kazandığı Gümüş Ayı heykelciği ile dönmüştü… Film Türkiye’de de, “Aşk Birleşik Devletleri” adıyla ilk kez 35. İstanbul Film Festivali’nde izleyici ile buluşarak Altın Lale için yarışmış ancak Berlin’deki gibi mutlu sonuca ulaşamamıştı…
En yalın haliyle; Agata, Renata, Marzena ve Iza isimli dört kadının hikâyesi olarak özetlenebilecek filmin konusuna yine hiç girmiyoruz… Zira IMDB dâhil hemen her yerde yeterince anlatılmış…
Filmde, ağırlıklı olarak TV dizilerinin yıldızlarından oluşan bir oyuncu kadrosu tercih edilmiş ve hepsi de işlerini oldukça iyi yapmışlar…
Sanıyoruz bir saygı duruşu olarak düşünülmüş olsa gerek; Kieślowski’nin pek çok filminde olduğu gibi bu filmde de mekân olarak toplu konutların tercih edilmiş olması gözlerden kaçmıyor…
Zaten nasıl da kaçabilir ki?
Wasilewski bu mekânları, döndüre döndüre defalarca neredeyse gözümüzün içine sokuyor…
Aynı şekilde birkaç sahnede yine Kieślowski’deki el kamerası kullanım tarzı da yine dikkatli gözlerden kaçmıyor… Hele, “Dekalog –Bölüm 1” (1989) de Pavel’in başına gelenler gibi bu filmde de Wioletta’nın göldeki buzun kırılması sonucu boğularak ölmesine ne demeli?
Ancak bütün bunlar, Wasilewski’yi bir Kieślowski yapmadığı gibi “United States of Love”ı da “Dekalog” (1989) daki hikâyelerin anlatıldığı bölümlerden biri haline getirmiyor… Sadece Kieślowski’ye ilişkin anılarımızı tazeliyor…
Dolayısıyla sonuç olarak; eğer filmin gelecek vadeden yönetmeni Tomasz Wasilewski, adını dünya sinema tarihinin sayfalarına altın harflerle yazdırmak istiyorsa yurttaşı Krzysztof Kieślowski gibi çok daha özgün ve çok daha "renkli" projelere imza atması gerekiyor diyebiliriz...
Evet, “United States of Love” öyle aman aman muhteşem bir film değil… Fakat kötü olarak da nitelendirilemez… Sadece, sinemayı Hollywood prodüksiyonlarından ibaret zannedenler için oldukça zor bir film… Biz ilgiyle izledik… Umarız sizlerde aynı beğeni ile izlersiniz…
Keyifli seyirler,
Son bir not:
Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 6 Haziran 2018 günü saat 01.02’de yazılarak paylaşılmıştır...
- En son Beyazperde eleştirileri
- En İyi Filmler
- Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler