Hesabım
    Gece Dünyayı Yuttuğunda
    Ortalama puan
    2,9
    6 Puanlama
    Gece Dünyayı Yuttuğunda hakkında görüşlerin ?

    2 Kullanıcı yorumları

    5
    0 Eleştiri
    4
    0 Eleştiri
    3
    1 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    1 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.067 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    11 Aralık 2021 tarihinde eklendi
    “La nuit a dévoré le monde” ya da nam-ı diğer “The Night Eats the World”, Pit Agarmen’in aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan senaryosuna da katkı veren Dominique Rocher’nin yönetmen olarak çektiği ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmi…

    "Zombi işgali" altındaki bir Paris sabahına uyanan Sam’in tek başına verdiği yaşam savaşının anlatıldığı filmin tamamını henüz izlemedik…

    Her ne kadar o anlı şanlı Variety’deki yorum, bu tek kişilik mücadeleyi “sıkıcı” bulmuşsa da Rotten Tomatoes olumlu yorum ile 3,5/5 üzeri izleyici puanı ortalaması %80 ve %92 olan bu filmin, şöyle bir göz attığımız 59 saniyelik resmi fragmanı dahi bizi şahsen etkiledi… Hani neredeyse filme şimdiden bayıldık…

    Bir demlik dolusu çay ve film hakkındaki pozitif düşüncelerimizle biz, filmi izlemeye hazırız…

    Bakalım film bittiğinde de bu pozitif ruh hali devam ediyor olacak mı? İzlemeye başlıyoruz (Saat: 23.45)…

    Filmi izlemeyi biraz önce bitirdik (Saat: 01.30)…

    Yoruma başlamadan hemen söyleyelim, ortada negatif düşünmeyi gerektirecek herhangi bir durum söz konusu değil…

    Evet, filmde yaklaşık 90 dakika boyunca bir kişinin, yani Sam karakterini canlandıran Anders Danielsen Lie’nin hayatta kalma mücadelesini izliyoruz…

    Ona, bu mücadelesinde asansörde mahsur kalan zombi Alfred rolündeki Denis Lavant neredeyse bütün film boyunca zoraki olarak eşlik ederken Sarah rolünü oynayan Golshifteh Farahani’de küçük bir katkıda bulunuyor…

    Sonuç olarak da, sokaklar da amaçsızca gezinen zombileri canlandıran oyuncular (ve sevimli bir tekir kedi) dâhil kadrodaki herkesin yeterince derli toplu oynadığı güzel bir iş çıkmış ortaya…

    Ölü şehir Paris’teki bir apartman dairesinin mekân olarak kullanıldığı film de, dekorlardan kostümlere, makyajlardan görsel efektlere kadar da her şey oldukça iyi…

    2012’deki Brezilya turnesinin afişi vesilesiyle B.B.King’e saygı duruşu ile başlayan filmin müzikleri üzerine de bir iki laf etmek gerekirse, başta David Gubitsch, Sébastien Schuller ve Flavien Berger’in müzikleri olmak üzere filmdeki bütün müziklerin, yönetmenin kurgusu üzerinde izleyiciyi kuşatan bir büyü etkisi yarattığını da söylemek isteriz…

    Tekrardan Eric Kohn’un Variety’deki bu tek kişilik mücadeleyi “sıkıcı” bulduğuna ilişkin yorumuna dönecek olursak…

    Kendisine, “All Is Lost” (2013) ve özellikle de 150 milyon dolarlık bütçeyle çekilen “I Am Legend” (2007) hakkındaki görüşlerini de sormak gerektiğini düşünüyoruz…

    “İyi ki, bir George A. Romero varmış ve iyi ki de zamanında “Night of the Living Dead” (1968) diye bir film çekmiş… Yoksa biz, zombi hikayelerine konu olan bu filmleri nasıl izlerdik…” dedirten ve son derece düşük bir bütçeyle çekilmiş olan bu filmi, biz ilgiyle izledik…

    Umarız sizler de sever ve aynı keyifle izlersiniz,

    Son bir not:
    Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 23 Haziran 2018 günü saat 02.07’de yazılarak paylaşılmıştır...
    Muratakbas1973
    Muratakbas1973

    5 değerlendirmeler Takip Et!

    1,0
    23 Temmuz 2021 tarihinde eklendi
    Gerçekte üzülüyorum. Bu filmin yapımı için harcanan paraya, emeğe ve izleyicin zamanına üzülüyorum.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top