Cinselliği mizahla birleştiremeyen bir yapım
Yazar: Funda Sularöz“Amerikan pastasını yedik. Sıra Türk Lokumunda!” mottosunu taşıyan Türk Lokumu, tüm dünyada büyük ses getiren American Pie’ın Türk versiyonu iddiasıyla vizyonda yerini aldı.
Bir köyde yaşayan Niyazi, Anadolu’nun en başarılıöğrencisi seçilir ve İstanbul’daki bir Amerikan kolejine burs kazanır. Okul müdürü, okulun başarısını Niyazi’ye bağlamıştır. Fakat Niyazi beklenilenin aksine, okuldaki diğer öğrencilere uyar ve içindeki playboy’u keşfeder.
2013 yılında yapımına başlanan ve Gezi olaylarıyla çekimine ara verilen Türk Lokumu’na yapımcılarıçok güvenmiş olacak ki 2016’da tamamladılar. Tüm zamanların en iddialı gençlik filmi olacağını söylenen Türk Lokumu, paralı lise öğrencilerinin uçuk yaşamını anlatıyor. Cinsellikle komediyi birleştiren film, tüm bu iddialarını gerçekleştirmekten ise çok uzak.
Kopuk ve komik olmayan hikayelerin, estetikten uzak sinematografinin yanı sıra film yarı-çıplak ve baştan çıkartıcı kadın vücuduna yapılan yakın çekim ve fantazi öğelerinden öteye gidemiyor. Bu noktada da genç, erkek hedef kitleye seksi kadın şovu yapmakla kalıyor. Film boyunca zaman zaman kendimi yerli Dan Bilzerian Taha Özer’in Instagram hesabında dolaşıyorum gibi hissettim. Herkesin yaşam tarzı kendinedir bize laf söylemek düşmez ama mevzu sinema ve emekse zeka, estetik aramak haktır.
Espri yapacağım diye seksist söylemleri diyaloglara alet etmekse bazılarımız için kırıcı olacaktır. Bir sahnede Niyazi’deki değişimi fark eden babası aşık olabileceğini düşünür. Buna karşı çıkan anneye cevabıiste “benim oğlum ibne mi?”olur. Velev ki ibne (!). Türk sinemasındaki argo kullanımını zeki söylemler üzerine kurmadıkça mizah da sınırlı yapımlarla gelişecek.
Filmin sonunu bağlama şekliyle yönetmen senaryonun kopukluğuna, yüksek cinsellik unsurlarına bir olumlama arıyor adeta. Ergen bir çocuğun iç dünyasına yapılan yolculukla her şey mübah mesajı veriliyor. Fakat bu filmin çiğliğini affettirmiyor.