Mutfak, Bu Kez Sınıfta Kaldı
Yazar: Misafir KoltuğuBundan on sene önce Yılmaz Erdoğan BKM Mutfak’ı kurup, hemen ertesinde bir TV programına dönüştürdüğünde, genç oyuncu ve yazarlardan mürekkep bir ekibin bu denli popüler olabileceğini kimse tahmin etmemişti. Genç yeteneklerin yazdığı skeçleriyle hazırlanan Çok Güzel Hareketler Bunlar programı kısa sürede furyaya dönüştü; kendi tiplemelerini ve ünlülerini yaratmayı başardı.
Zamanla pek çok dizi, reklam ve sinema projelerinde karşımıza çıkan; Üç Adam gibi bugün medyanın önde gelen isimlerini yaratan BKM Mutfak, şu sıralar destek verdiği sinema filmleriyle de sektörde önemli bir yer teşkil ediyor. Mutfak’tan yetişen kadronun kendi filmlerini yazmaya, çekmeye başlamasının bir sonucu olarak karşımıza çıkan Küçük Esnaf da, çekirdek ekipten tanıdığımız iki ismin senaryosunu yazıp, başrollerinde oynadığı bir sinema filmi… Üç Adam’ın İbrahim’i (Büyükak) ve yazdığı skeçlerle, reklam filmleriyle ve hatta kısa filmleriyle büyük başarı elde eden Zeynep Koçak’ın birlikte hikayeleştirdikleri film, “kağıt üzerinde” temiz bir iş olsa da, pratikte “işin Mutfak’taki kadar kolay olmadığını” kanıtlıyor. Skeç yazma konusunda epeyce deneyim kazanmış, güldürü tekniğinin asgari gereklerini kavramış ikilinin, henüz sinema filmi düzeyinde bir tecrübe elde edemedikleri aşikâr… Zira Küçük Esnaf, bir dizi bölümü düzeyindeki hikaye mantığı ve uzun metraj bir film içinde mizah zamanlamasını ayarlayamayan skeç yaklaşımı ile sıradan bir TV filminden öteye gidemiyor.
Babası tarafından on yıl önce terk edilen Berhüdar’ın, (İbrahim Büyükak) platonik olarak sevdiği kızın evleneceğini duymasının hemen ardından babasını da kaybettiğini ve kendisine yüklü miktarda borç kaldığını öğrenmesiyle başlayan talihsizlikler silsilesi üzerine kurulan film, bu haliyle zaten Mutfak ekibinden alıştığımız bir zekâ pırıltısı içermiyor. Film senaryolarının klişe olmasından ziyade nasıl anlatıldığıyla ilgilenilmesi gerektiği düşüncesinden hareket etsek dahi, Küçük Esnaf’ın hikâye anlatımı noktasında da kayda değer bir seyirlik sunduğunu söylemek zor. Film kendi içinde ritmini yakalamış olsa da, hikâyenin tekdüzeliği, diyalogların basitliği ve ondan da öte, oyuncuların gereğinden fazla yüksek perdeden oynaması filmin en büyük problemine dönüşüyor. Yan rollerde karşımıza çıkan, tek sahnede gördüğümüz karakterler bile o kadar abartılı mimik ve jestlerle rol yapıyorlar ki, bu durum filmin inandırıcılığına zarar vermekten başka bir işe yaramıyor. Abartılı oyunculukların güldürü olarak algılandığı günümüz yerli komedilerinin düştüğü tuzağa, BKM Mutfak’tan yetişmiş iki yeteneğin düşmesine üzüldüğümü itiraf etmeliyim.
Söz konusu kusurları bir kenara bıraktığımızda, Küçük Esnaf’ı diğer yerli komedilerden ayıran unsur mizaha yaklaşımı oluyor. Bel altı güldürü yerine nitelikli bir eğlenceyi tercih eden film, kısa bir skeçte çok eğlendirebilecekken, yazık ki uzun metrajın kurbanı oluyor ve temposuna rağmen vaat ettiği eğlenceyi sağlayamıyor. Yaratılan ana karakter, saflık ve iyi niyet gibi özellikleriyle seyirciyi yakalasa da, yeterli komediyi üretemediği için filmin itici gücü olma görevini yerine getiremiyor. Zeynep Koçak’a biçilen avukat rolünün bir nebze olsun dengeyi sağladığı söylenebilir fakat hikâye Berhüdar’a ait olduğu için, ikonik bir tipleme yaratılmak isteniyorsa, mizahı daha kuvvetli bir karakter tahayyül edilmesi gerekirdi. Ne olursa olsun, seyircinin İbrahim Büyükak’ı televizyonda bir stand-upçı olarak tanımasının, sinemada onu gördüğünde gülmesi için yeterli gelmeyeceğini unutmamak gerekiyor…
Ana karakterleri dışında yan rolleriyle de enteresan tiplemeler yaratmaya çalışan film, Gupse Özay’ın oyunculuğu noktasında başarıya ulaşıyor fakat nihayetinde karakteri öylesine işlevsizleştiriyor ki, o ana kadar hizmet ettiği her şeyi çöpe atıyor. Benzer bir durum Cezmi Baskın’ın canlandırdığı Hüseyin karakteri de için de söylenebilir. Söz konusu tiplemeler seyircinin ilgisini çekmek maksadıyla türetilirken, söylemlerinin hikâyeye ne derece hizmet ettiğini (“Bana baba de! gibi”) ya da finalde ve filmin bütünündeki payını göz ardı etmemek gerekiyor. Ayrıca hemen her filmde görmekten usandığımız mafyatik hikâyelere sırtını yaslamak niye? Açıkçası gişe komedisinin sündüre sündüre tükettiği bu tema yerine daha yaratıcı hikâyeler izlemeyi isterdim Büyükak-Koçak ikilisinden…
Özetle Küçük Esnaf, neresinden tutarsanız tutun Mutfak ekibinin sınıfta kaldığı bir proje olmuş. Bel altı komedilerinden ayrıştığı için tercih edilebilir ama fazlasını beklemeyin.
Başak Bıçak –basakbicak@gmail.com