En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Turgay Buğdacigil
Takipçi
2.098 değerlendirmeler
Takip Et!
1,0
29 Temmuz 2021 tarihinde eklendi
Senaryosu, Ruta Sepetys’in The New York Times’ın çok satanlar listesinde de yer almış olan “Between Shades of Gray” isimli (Türkçeye de “Gri Gölgeler Arasında” olarak çevrilip basılmış olan) romanından (2011) uyarlanarak Ben York Jones tarafından yazılan “Ashes in the Snow”, yönetmen koltuğunda oturan Marius A. Markevicius’un ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmi…
Prömiyeri, 21 Eylül 2018’de LA Film Festivalinde yapılan ve 11 Ocak 2019 tarihinde vizyona giren filmin, hâlihazırda IMDB, Rotten Tomatoes ve Metacritic gibi mecralarda ciddiye alınacak miktarda oydan oluşan bir izleyici ve yorumcu puanı ortalaması mevcut değil…
O nedenle bizde, yaklaşık 5 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilmiş olan bu filmi, her zamanki gibi önceliği yine oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Ancak doğruyu söylemek gerekirse yalanı ve abartıyı, gerçek olaylardan esinlenilmiştir şeklinde (kaynak ve belge göstermeden, sadece "öyle duyduk" diyerek) ustaca kurgulayarak sunan bu anti – Sovyet, anti – Stalin ve anti – komünist "kara propaganda" filminin neresinden başlamak gerektiğine bir türlü karar veremedik…
Zira propagandanın dibine vurulduğu bu tür “proje filmler” özellikle de son yıllarda giderek artmaya başladı…
Sanıyoruz Amerikalı neo - con (Neo - conservatism) ideologlar böylelikle, soğuk savaş dönemindeki Sovyetler Birliği düşmanlığını şimdilerde amansız bir Rusya düşmanlığı ile ikame edebileceklerini düşünüyorlar…
Fakat yine onlara göre, 1940’lardaki soğuk savaş dönemi komünizm karşıtlığından 2000’li yıllardaki Rusya karşıtlığına geçmeden (ki günümüzdeki Rusya’nın Sovyet Rusya ile hiçbir alakası yoktur) birinci öncelik, Nazi Almanya’sının çanına ot tıkayan Sovyetler Birliğinin de şeytanlaştırılarak Naziler ile aynı kefeye konulmasının sağlanması olmalıydı…
Ki zaten bu filmde de o yüzden, kötü olanlar (anne tarafından Ukraynalı olan Nikolai Kretzsky örneğinde olduğu gibi) bütün Sovyet askerleri değil yüzde yüz Rus kökenli olan Sovyet askerleri olarak gösterilmiş…
Böylelikle de kendilerince bir taşla, hem “komünist” hem de “Rus” olan iki kuşu aynı anda vurmuş oluyorlar…
Hem de bütün bunları yaptırdığı iddia edilen Stalin bir Rus değil de bir Gürcü olmasına rağmen…
Tabii burada asıl içler acısı olan şey, insanların gerçekleri doğru kaynaklara ulaşıp bizzat araştırarak öğrenmek yerine kendilerine (CIA destekli Amerikalı fonlarca uydurularak) anlatılan masallar aracılığıyla öğrenmeyi tercih etmiş olmaları...
O nedenle, bizim açımızdan son derece berbat bir “kara propaganda” filmi olmaktan öte çok da fazla bir şey ifade etmeyen bu film için (o da sırf oyuncuların performansının hatırına) puan olarak 1 verip yorumu burada sonlandırıyoruz…
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.