Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.
Basın Eleştirisi
Habertürk
Yazar: Mehmet Açar
“Let M e In”den ( 2010) hatırladığımız, X-Men serisinde Nightcrawler karakterini canlandıran 1996 doğumlu Avustralyalı oyuncu Kodi Smit-McPhee film için çok doğru bir seçim olduğunu, üstüne düşeni fazlasıyla yerini getirerek gösteriyor. “Atomic Blonde”da (2017) oynayan ve son haftalarda “The Innocents” dizisiyle daha çok tanınır hale gelen İzlandalı aktör Johannes Haukur Johannesson da Tau'da başarılı bir performans çıkarıyor. Son olarak, tarih öncesinin özenli bir prodüksiyon tasarımı, kostüm ve makyajın yanı sıra sadece bu film için hazırlanmış primitif konuşma diliyle de inandırıcı bir şekilde kurulduğunu belirtelim.
Eleştirinin tamamı için: Habertürk
Gazete Duvar
Yazar: Şenay Aydemir
“Alfa Kurt”, insanın doğa ile ilişkisini ne kadar anlattığı dönemin ‘doğası’na uygun hale getirmeye çalışıyorsa; insanın insan ile olan ilişkisini de o kadar bu güne yaklaştırma gayreti taşıyor. Bu filmin duygusal etkisini güçlendirse de, tarihsel etkisini zayıflatan bir unsur olarak dikkat çekiyor. Keda’nın öldüğünü düşünen o sert kabile şefi baba Tau’nun paramparça halleri, annenin yıkılan görüntüsü, kahramanımızın bir an önce anne kucağına dönmek, babasına rüştünü ispatlamak için çabalaması daha çok bugünün aile ilişkilerine özgü tutumlar olarak filmde anlam buluyor. Hollywood’un ‘kutsal aile’ anlatısıyla bir noktada temas etme ihtiyacı filmin de gücünü azaltan bir faktöre dönüşüyor.
Eleştirinin tamamı için: Gazete Duvar
Hurriyet
Yazar: Uğur Vardan
Orijinal ismi ‘Alpha’ olan ve bizde ‘Alfa Kurt’ Türkçe çevirisiyle gösterime giren film, öykü olarak yeni bir şey sunmuyor. Hatta belli bir noktadan sonra insan-hayvan dostluğunu işleyen yapımların klişelerine sırtını dayıyor. Ama yönetmenliğini Albert Hughes’un (kendisini, kardeşi Allen’la birlikte çektiği ‘From Hell’ ve ‘The Book of Eli’ gibi filmlerden hatırlıyoruz) üstlendiği ‘Alfa Kurt’, genel olarak enfes kadrajlarıyla dikkat çekiyor (bu noktada görüntü yönetmeninin ismini zikredelim: Martin Gschlacht). Ayrıca kimi yerlerde tercih edilen grafik anlatım, Zack Snyder’ın ‘300 Spartalı’sını akla getiriyor. Filmin asıl gönül çelen yanının ise dostluğun bir ucunda duran kurdun hal, tavır ve mizansenlerinin bir belgesel gerçekliğinde perdeye taşınması olduğunu düşünüyorum. Köpek ya da kedi besleyen sinemaseverler, ‘Alfa Kurt’u bu yanıyla daha çok sevecekler... Salondan çıktığınızda filmin belki de en çok bu yönüyle zihninizde yer ettiğini fark edeceksiniz.
Eleştirinin tamamı için: Hurriyet
Star
Yazar: Serdar Akbıyık
Bu filmleri iyi veya kötü diye ayıramam. Tabii ki teknik olarak birbirinden daha iyi olma durumları var. Ama bir köpeğin duyduğu sevgi ve bağlılığın değerini bildiğimden hikayeye eksik veya kötü demek içimden gelmez. Filmi seyrettikten sonra oğluma sıkı sıkı sarıldım. Sadece bu sevgiyi hissettirmeleri bile bize yaptıkları büyük bir iyiliktir. Hadi bu sevgiyi filmle bile olsa paylaşalım...
Eleştirinin tamamı için: Star
T24
Yazar: Atilla Dorsay
Bu alabildiğine sade ve şiirsel film, kuşku yok ki çocukları/gençleri aşıp tüm doğa ve hayvanseverlere sesleniyor. İnanılmaz bir teknoloji ve ince bir estetikle yaratılmış olan dünya, özellikle İMAX ekranda izlerseniz (biz İstinye-Park’ta öyle yaptık) daha da etkileyici oluyor. Bir yerde çocukluğumuzda gördüğümüz, bizler için bir geyiği, bir aslanı, bir kaplumbağa veya balığı ana kahraman yapan o ilk Disney filmlerinin naïf büyüsünü buluyoruz. Ve mutlu oluyoruz. Ayrıca o yıldızlarla ışıl ışıl yanan gökyüzü çekimleri; o müthiş fırtına; belki en çok da Keda buz tutmuş bir gölün dibinden çıkmaya çalışırken, onu yüzeyden izleyen Alfa sahnesi kolay unutulmayacak bölümler.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.
Habertürk
“Let M e In”den ( 2010) hatırladığımız, X-Men serisinde Nightcrawler karakterini canlandıran 1996 doğumlu Avustralyalı oyuncu Kodi Smit-McPhee film için çok doğru bir seçim olduğunu, üstüne düşeni fazlasıyla yerini getirerek gösteriyor. “Atomic Blonde”da (2017) oynayan ve son haftalarda “The Innocents” dizisiyle daha çok tanınır hale gelen İzlandalı aktör Johannes Haukur Johannesson da Tau'da başarılı bir performans çıkarıyor. Son olarak, tarih öncesinin özenli bir prodüksiyon tasarımı, kostüm ve makyajın yanı sıra sadece bu film için hazırlanmış primitif konuşma diliyle de inandırıcı bir şekilde kurulduğunu belirtelim.
Gazete Duvar
“Alfa Kurt”, insanın doğa ile ilişkisini ne kadar anlattığı dönemin ‘doğası’na uygun hale getirmeye çalışıyorsa; insanın insan ile olan ilişkisini de o kadar bu güne yaklaştırma gayreti taşıyor. Bu filmin duygusal etkisini güçlendirse de, tarihsel etkisini zayıflatan bir unsur olarak dikkat çekiyor. Keda’nın öldüğünü düşünen o sert kabile şefi baba Tau’nun paramparça halleri, annenin yıkılan görüntüsü, kahramanımızın bir an önce anne kucağına dönmek, babasına rüştünü ispatlamak için çabalaması daha çok bugünün aile ilişkilerine özgü tutumlar olarak filmde anlam buluyor. Hollywood’un ‘kutsal aile’ anlatısıyla bir noktada temas etme ihtiyacı filmin de gücünü azaltan bir faktöre dönüşüyor.
Hurriyet
Orijinal ismi ‘Alpha’ olan ve bizde ‘Alfa Kurt’ Türkçe çevirisiyle gösterime giren film, öykü olarak yeni bir şey sunmuyor. Hatta belli bir noktadan sonra insan-hayvan dostluğunu işleyen yapımların klişelerine sırtını dayıyor. Ama yönetmenliğini Albert Hughes’un (kendisini, kardeşi Allen’la birlikte çektiği ‘From Hell’ ve ‘The Book of Eli’ gibi filmlerden hatırlıyoruz) üstlendiği ‘Alfa Kurt’, genel olarak enfes kadrajlarıyla dikkat çekiyor (bu noktada görüntü yönetmeninin ismini zikredelim: Martin Gschlacht). Ayrıca kimi yerlerde tercih edilen grafik anlatım, Zack Snyder’ın ‘300 Spartalı’sını akla getiriyor. Filmin asıl gönül çelen yanının ise dostluğun bir ucunda duran kurdun hal, tavır ve mizansenlerinin bir belgesel gerçekliğinde perdeye taşınması olduğunu düşünüyorum. Köpek ya da kedi besleyen sinemaseverler, ‘Alfa Kurt’u bu yanıyla daha çok sevecekler... Salondan çıktığınızda filmin belki de en çok bu yönüyle zihninizde yer ettiğini fark edeceksiniz.
Star
Bu filmleri iyi veya kötü diye ayıramam. Tabii ki teknik olarak birbirinden daha iyi olma durumları var. Ama bir köpeğin duyduğu sevgi ve bağlılığın değerini bildiğimden hikayeye eksik veya kötü demek içimden gelmez. Filmi seyrettikten sonra oğluma sıkı sıkı sarıldım. Sadece bu sevgiyi hissettirmeleri bile bize yaptıkları büyük bir iyiliktir. Hadi bu sevgiyi filmle bile olsa paylaşalım...
T24
Bu alabildiğine sade ve şiirsel film, kuşku yok ki çocukları/gençleri aşıp tüm doğa ve hayvanseverlere sesleniyor. İnanılmaz bir teknoloji ve ince bir estetikle yaratılmış olan dünya, özellikle İMAX ekranda izlerseniz (biz İstinye-Park’ta öyle yaptık) daha da etkileyici oluyor. Bir yerde çocukluğumuzda gördüğümüz, bizler için bir geyiği, bir aslanı, bir kaplumbağa veya balığı ana kahraman yapan o ilk Disney filmlerinin naïf büyüsünü buluyoruz. Ve mutlu oluyoruz. Ayrıca o yıldızlarla ışıl ışıl yanan gökyüzü çekimleri; o müthiş fırtına; belki en çok da Keda buz tutmuş bir gölün dibinden çıkmaya çalışırken, onu yüzeyden izleyen Alfa sahnesi kolay unutulmayacak bölümler.