Müjdat Gezen, öğrencileriyle birlikte beyazperdede!
Yazar: Funda SularözMüjdat Gezen Sanat Merkezi’yle ülkemize değerli birçok oyuncu kazandıran, Türkiye’nin ileri gelen oyuncu, tiyatro insanı, sinemacılarından Müjdat Gezen; öğrencileriyle birlikte bir film çekme hayaliyle senarist ve yönetmen koltuğuna oturdu ve Diktatör Adolf Hitler'in Hayatının Esrarengiz Yönleri, bu hafta vizyonda.
Tiyatroyu ülkemizde ileri götüren, 100’e yakın filmde rol alan, Gırgıriye filmlerinin öykülerini yazan, senarist, yönetmen vb. daha birçok özelliği olan Müjdat Gezen, bu filminde maalesef ismi gibi uzun bir film çekerek, sıkan 2 saatlik bir sinema deneyimi sunuyor.
Hayatını Yeşilçam’a adamış, 50 yıldır reji asistanlığı koltuğundan oturmuş Muammer Çetintaş, yönetmenlik hayalini gerçekleştirmek için bir adım atar. Babasından kalma evini ipotek ettirerek, hasta olmasına rağmen film çekimlerine başlar. Muammer film çekimi boyunca karşılaştığı zorlukları Yeşilçam’dan öğrendikleriyle kotarmaya çalışsa da hem sette hem de özel hayatında işler pek de umduğu gibi gitmez.
Müjdat Gezen’i az çok takip eden, ki ülkemizde bilmeyen yoktur, filmin isminden dahi yola çıkarak güldürürken ve ağlatırken eleştirel tavırda olacağını tahmin eder. Nitekim canlandırdığı başrol karakteri Muammer’in film konusu için seçtiği Adolf Hitler de günümüz Türkiye düzenine bir eleştiri niteliğinde. Bununla birlikte Yeşilçam’a saygısını gösterdiği filmde sinema sektörünü, kişilerin duruşunu da irdeliyor. Fakat filmin içerisine serpiştirilmiş milli içkimiz ayrana gönderme gibi sahnelerin ana fikri Müjdat Gezen’den beklenirken, bu sahneler çekici şekilde işlenmemiş. Filmde ne gülebiliyorsunuz ne de filmde yükselen ağıtsal müziklere rağmen duygulanabiliyorsunuz.
Müjdat Gezen’in oyunculuğu tanıdık, diğer oyuncular ortalama düzeyde, çekimler eski usul. Şevket Çoruh, Mustafa Alabora, Günay Karacaoğlu gibi sevilen isimler konuk oyuncu olarak filmin nabzını biraz olsun yükseltse de diyalogları sönük.
Müjdat Gezen her yıl öğrencileriyle birlikte film çekmek istiyormuş, fikren Türk sinemasının ve öğrencilerinin gelişmesi açısından şahane bir haber. Fakat sinema teknikleri, mizah anlayışı değişirken buna ayak uydurmayan yapımlar seyircinin kalbinde yer etmeyecek, beklenilenden daha az kişiye ulaşacaktır.