3 yıl önce ilk Paddington filmini sinemada izlemiş ve hoş bir sürprizle karşılaşmıştım. Ortaya çıkan iş bütün kuralları yıkan bir film değildi elbette ama son zamanlardaki çocuk filmlerine bakacak olursak, Paddington'ın taşıdığı samimi ve eğlenceli hava beni eğlendirmeyi başarmıştı. Bu yüzden Paddington için yapılmış bir devam filmini nasıl bulacağımdan, hatta gerekli olup olmadığından bile emin değildim. Yine de filmi izlemeye karar verdim ve tıpkı ilkinde olduğu gibi, burada da hoş bir sürprizle karşılaştım. Hatta benim için bu yılın en güzel sürprizlerinden birisi olabilir Paddington 2. Tıpkı ilk filmdeki gibi bu film de yeni kuralları falan yıkmıyor fakat sırf "bir çocuk filmi" bakış açısından bakacak olursak, Paddington 2'de küçükleri, gençleri ve hatta büyükleri eğlendirecek miktarda komedi, samimiyet ve hatta aksiyon (bu konuda son 20 dakika gerçekten şaşırtıcıydı) bulunuyor. Film tam olarak benim demografime hitap etmese de, Paddington 2'den son derecede memnun olmuş bir şekilde ayrıldım.
Pekala, konumuz ne? Bu filmde Lucy teyzesinin doğum günü için özel olan bir kitap bulan Paddington, bu kitabın son derecede nadir ve pahalı olduğunu öğrenir. Bundan sonra da ufak işlere girip kazandığı paralarla bu kitabı almaya çalışan Paddington, bir kötü adamın bu kitabı çaldığını görür ve bu yüzden suç mahalinde bulunan tek kişi olduğu için hapse girer. Masum olduğunu kanıtlamaya çalışan Paddington, aynı zamanda hapishanede yeni arkadaşlar edinecek ve bu kitabı çalan kişiyi yakalamanın yolunu Brown ailesiyle birlikte bulacaktır.
Uzun lafın kısası Paddington 2, her haliyle ilkinden daha iyi bir filmdi. Çünkü bu filmin ilkinden çok daha sürükleyici bir hikayesi, izlemesi daha eğlenceli olan karakterleri ve daha hareketli bir temposu vardı. Bu konuda aynı zamanda ilk filmin de yönetmeni olan Paul King, harika bir iş çıkartmış. Ayrıca size bu filmin ne kadar harika göründüğünü söylemiş miydim? Özellikle hapishane sahnelerinde kullanılan simetrik kamera açıları ve Erik Wilson'ın görüntü yönetmenliği harikaydı.
Bunun dışında dublajlı versiyonu izlememe rağmen, bu filmdeki ünlü oyuncuları görmek çok güzeldi. Renkli karakterleriyle Hugh Grant, Sally Hawkins, Hugh Bonneville, Brendan Gleeson, Peter Capaldi ve hatta Spaced'den aşina olduğum Jessica Hynes, bu filme büyük bir enerji kazandırmış.
Fakat bu film hakkında muhtemelen en çok sevdiğim şey, tonuydu. Çoğu çocuk filmi ya "alt tarafı bir çocuk filmi" kafasıyla ilerleyip süresi boyunca ekrana saçma sapan olaylar fırlatır veya bazen de gereğinden fazla gerçekçi olup bir çocuk filmi olmanın asıl amacını kaçırır. Paddington 2'de ise mantıklı düzeyde saçmalık ve gerçekçilik var. Filmde kurulan atmosferle hikayenin günümüz dünyasında geçtiğini görebiliyorsunuz ama aynı zamanda işler bir süreden sonra o kadar absürt bir hal alıyor ki, saçma olduğunu bildiğiniz halde bu sahneleri izlerken keyif alıyorsunuz. Üstelik sahne sıralamaları olabilecek en anlaşılır biçimde ilerlediği için, film esnasında kendinizi bambaşka bir filmin içinde bulmuyorsunuz.
Paddington 2'nin başka bir sevdiğim tarafıysa, hikayesinin bazı anlarda kolay yolu seçmek yerine risk alıyor oluşuydu. Mesela filmin son 20 dakikasına bir bakalım. Film burada rahatça 5 dakika içinde bitebilir veya "devamını gelecek filmde göreceksiniz" gibi bir şeyler diyebilirdi. Ama Paddington 2 ise burada hikayesine tatmin edici bir son vermek için çabalıyor, ana karakterini hiç umulmadık durumların içerisine sokuyor. Bu yüzden bu bölüm esnasında filmde hiç olmadığı kadar eğleniyorsunuz.
Peki film mükemmel mi? Elbette hayır. Filmin yaratıcılığına ve yönetmenliğine hayran kalmış olsam da, hikayenin içeriği son derecede tahmin edilebilirdi ve son zamanlardaki diğer çocuk filmlerine bakacak olursak, Paddington 2'nin atmosferi ve samimiyeti dışında pek fazla akılda kalıcı bir yanı yoktu. Film sadece seyirciyi eğlendirmeye çalışıyordu ve ben de kendimi genel anlamda eğlenirken buldum.
Son olarak filmdeki karakterlerin gelişmelerinin biraz fazla hızlı geçiştirildiğini düşünüyorum. Mesela film esnasında ufak flashbackler ile gördüğümüz "Mary'nin yüzme sevdası" veya "Jonathan'ın lokomotiflere olan ilgisi" gibi şeylerden film boyunca 1 kere daha bahsedilmiyor, sadece final sahnesinde hikayenin işine yarasın diye geri getiriliyor. Bence bunlar üzerinde daha fazla odaklanabilirdi.
Kısacası Paddington 2, çocuk filmleri kurallarını yeniden yazan bir film değil. Fakat kendi türü içerisinde, son zamanlarda vizyona girmiş en samimi ve eğlenceli filmlerden birisiydi. Şakaları başarılıydı, karakterleri izlemesi keyifliydi ve yaratılan ton harikaydı. Eğer Paddington filmleri aynı bu tempoda ilerlemeye devam ederse, ileride daha fazla devam filminin gelmesini çok isterim. Eğer sinemalarda ailecek izleyeceğiniz veya sırf kafanızı dağıtacağınız neşeli bir film arıyorsanız, bu filme bir şans verin. Düşük beklentilerle giderseniz kendinizi eğlenirken bulabilirsiniz. İyi seyirler.
FİLMİN İYİ YANLARI:
+ Yaratılan atmosfer, başarılı ton.
+ İzlemesi daha eğlenceli karakterler.
+ Yönetmenlik, dekorlar ve kostümler.
+ Filmin tamamına hakim olan samimi atmosfer.
FİLMİN KÖTÜ YANLARI:
- Senaryosunun son derecede tahmin edilebilir olması.
- Sırf hikayenin ilerlemesine yardımcı olmak için ortaya atılmış karakter özellikleri.
- Yeni kuralları yıkmaması.
TOPLAM PUAN: 7.3/10