Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.
Basın Eleştirisi
T24
Yazar: Atilla Dorsay
Film hayvan sevgisi denen şeyi öylesine güçlü biçimde işliyor ki...Ve bu vahşi ve denetimsiz kalmış merakı, tüm bir sistem eleştirisi için sağlam bir çıkış olarak alıyor. Gerçekten de, özellikle eski sosyalist rejimlerde süregelen yozlaşmışlık ve çürümüşlük, filmde görkemli biçimde sergileniyor. Giderek Janina’nın son çare olarak baş vurduğu kılise de aynı şarkıyı söylüyor. Genç baş papaz, kadının en azından On Emir’den biri olan ‘Öldürmeyeceksin’ buyruğunu hatırlatması üzerine “O emirler sadece insan içindir” diyor. Ve Hristiyanlığın ‘ruhu olmayan’ doğa canlılarını korumak için kılını bile kıpırdatmayacağı yorumunu getiriyor. Daha da ötesi, tüm bu temalar ve bu radikal eleştiriler, bir polisiye filmin ve bir gerilimin içine ustalıkla yerleştiriliyor. Ve hayli sürpriz bir final, hikayeyi en etkileyici biçimde sonlandırıyor.
Eleştirinin tamamı için: T24
Birgün
Yazar: Tuğçe Madayanti Dizici
İz (Spoor) ikiyüzlülük, aptallık, acımasızlık, yozlaşma, açgözlülük, ahlaksızlık ve oburluk içine hapsolmuşlara karşı savaş açan, av-karşıtı, hayvan hakları savunucusu, feminist bir film. Derdini daha ziyade bir erkek hobisi olan ve güçlünün güçsüzü yok etmesinin en bariz göstergesi olan avcılık üzerinden ilerleten bir film. Bir insanın cinayetini araştırmaktan ziyade hayvanları avlayanların izini süren bu polisiye film barındırdığı sürreal dokunuşlarla, arthouse severleri olduğu kadar hayvan hakları aktivistlerini de memnun edecektir.
Eleştirinin tamamı için: Birgün
Habertürk
Yazar: Mehmet Açar
Karakterlerine ironiyle yaklaşan Holland, hayvan katliamına ise haklı olarak mizah malzemesi olarak yaklaşmıyor. Janina’nın kötü adamlara bağırarak sürekli ders verdiği sahneler belki samimi ama filme ajitatif bir hava veriyor. İyiler ve kötülerin keskin çizgilerle birbirinden ayrılması, ana karakterin “şiddetle çözüm” konusunda kendiyle çelişkiye düşmesi gibi sorunlar da inkâr edilemez.Öte yandan, “İz” görsel açıdan sağlam bir yönetmenliğin ürünü. Sabahın alacakaranlığında çekilmiş açılış planlarından başlayarak filmde doğa ve vadideki ışık çok güzel kullanılıyor. Holland, kadrajlarıyla doğanın vadideki yaşama hükmettiğini ve insanın sadece onun bir parçası olduğunu hissettiriyor. Hayvanların çaresiz ve masum, insanlarınsa kirli olduğu bir dünya resmederken avcılığın korkunç şiddetini de yansıtıyor. Bu arada, Janina’da Agnieszka Mandat- Grabka’nın duygusal performansını unutmayalım. Sonuçta tam da ana karakteri gibi bir film bu; duygusal, öfkeli ve agresif...
Eleştirinin tamamı için: Habertürk
Sözcü
Yazar: Burak Göral
Aynı duyarlı mesajını daha sade ve biraz daha ‘kapalı’ anlatsa daha etkili olabilecekken, gösterişli bir film yapmayı tercih ediyor sanki yönetmen. Üstelik aynı finale başka bir üslupla yürüse yine daha güzel bir filme ulaşılabilirmiş sanki.
Eleştirinin tamamı için: Sözcü
Arka Pencere
Yazar: Ali Ercivan
Filmin olay örgüsü, vadideki esrarengiz bazı olaylarla tetikleniyor. Duszejko'nun iki köpeği kayboluyor önce. Sonra bazı şüpheli ölümler gerçekleşiyor. İlk ölüm talihsiz bir kaza gibi dururken, bir sonrakiyle beraber cinayet şüphesi doğuyor. Ve işaretler, bu ölümlerde yabani hayvanların rolünü gösteriyor. Duszejko'nun feryadı büyüyor. "Görüyor musunuz? Doğa intikam alıyor! Hayvanlar bizden intikam alıyor!"
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.
T24
Film hayvan sevgisi denen şeyi öylesine güçlü biçimde işliyor ki...Ve bu vahşi ve denetimsiz kalmış merakı, tüm bir sistem eleştirisi için sağlam bir çıkış olarak alıyor. Gerçekten de, özellikle eski sosyalist rejimlerde süregelen yozlaşmışlık ve çürümüşlük, filmde görkemli biçimde sergileniyor. Giderek Janina’nın son çare olarak baş vurduğu kılise de aynı şarkıyı söylüyor. Genç baş papaz, kadının en azından On Emir’den biri olan ‘Öldürmeyeceksin’ buyruğunu hatırlatması üzerine “O emirler sadece insan içindir” diyor. Ve Hristiyanlığın ‘ruhu olmayan’ doğa canlılarını korumak için kılını bile kıpırdatmayacağı yorumunu getiriyor. Daha da ötesi, tüm bu temalar ve bu radikal eleştiriler, bir polisiye filmin ve bir gerilimin içine ustalıkla yerleştiriliyor. Ve hayli sürpriz bir final, hikayeyi en etkileyici biçimde sonlandırıyor.
Birgün
İz (Spoor) ikiyüzlülük, aptallık, acımasızlık, yozlaşma, açgözlülük, ahlaksızlık ve oburluk içine hapsolmuşlara karşı savaş açan, av-karşıtı, hayvan hakları savunucusu, feminist bir film. Derdini daha ziyade bir erkek hobisi olan ve güçlünün güçsüzü yok etmesinin en bariz göstergesi olan avcılık üzerinden ilerleten bir film. Bir insanın cinayetini araştırmaktan ziyade hayvanları avlayanların izini süren bu polisiye film barındırdığı sürreal dokunuşlarla, arthouse severleri olduğu kadar hayvan hakları aktivistlerini de memnun edecektir.
Habertürk
Karakterlerine ironiyle yaklaşan Holland, hayvan katliamına ise haklı olarak mizah malzemesi olarak yaklaşmıyor. Janina’nın kötü adamlara bağırarak sürekli ders verdiği sahneler belki samimi ama filme ajitatif bir hava veriyor. İyiler ve kötülerin keskin çizgilerle birbirinden ayrılması, ana karakterin “şiddetle çözüm” konusunda kendiyle çelişkiye düşmesi gibi sorunlar da inkâr edilemez.Öte yandan, “İz” görsel açıdan sağlam bir yönetmenliğin ürünü. Sabahın alacakaranlığında çekilmiş açılış planlarından başlayarak filmde doğa ve vadideki ışık çok güzel kullanılıyor. Holland, kadrajlarıyla doğanın vadideki yaşama hükmettiğini ve insanın sadece onun bir parçası olduğunu hissettiriyor. Hayvanların çaresiz ve masum, insanlarınsa kirli olduğu bir dünya resmederken avcılığın korkunç şiddetini de yansıtıyor. Bu arada, Janina’da Agnieszka Mandat- Grabka’nın duygusal performansını unutmayalım. Sonuçta tam da ana karakteri gibi bir film bu; duygusal, öfkeli ve agresif...
Sözcü
Aynı duyarlı mesajını daha sade ve biraz daha ‘kapalı’ anlatsa daha etkili olabilecekken, gösterişli bir film yapmayı tercih ediyor sanki yönetmen. Üstelik aynı finale başka bir üslupla yürüse yine daha güzel bir filme ulaşılabilirmiş sanki.
Arka Pencere
Filmin olay örgüsü, vadideki esrarengiz bazı olaylarla tetikleniyor. Duszejko'nun iki köpeği kayboluyor önce. Sonra bazı şüpheli ölümler gerçekleşiyor. İlk ölüm talihsiz bir kaza gibi dururken, bir sonrakiyle beraber cinayet şüphesi doğuyor. Ve işaretler, bu ölümlerde yabani hayvanların rolünü gösteriyor. Duszejko'nun feryadı büyüyor. "Görüyor musunuz? Doğa intikam alıyor! Hayvanlar bizden intikam alıyor!"