Wes Anderson'u severim. Scorsese de yeni kuşaktan en beğendiği yönetmen olduğunu söylemiştir. Ama maalesef son filmleri ilk dönemki yaratıcılığından uzak. Bu da kötü bir film değil ama wes anderson'a yakışan bir film de değil.
Wes Anderson, renkli karakterleri ve kendine has stiliyle sıradan yönetmenlerin arasından sıyrılan, günümüzün en tanınan yönetmenlerinden birisi. Ve onun yeni filmi Isle Of Dogs, bu unvanı elinin hakkıyla taşıyor. Fantastic Mr. Fox’dan sonra Anderson’ın yönettiği ikinci stop-motion film olan Isle Of Dogs, aynı zamanda yönetmenin stilinin zirveye ulaştığı filmi. Bu filmin her bir karesi öyle ağzınızı sulandıran ince detaylarla dolu ki, hikayedeki bazı zayıf taraflara rağmen gördüğünüz şeyden ister istemez etkileniyorsunuz. Sırf teknik açıdan bu filmin her bir karesine verilen emek, gerçekten de paha biçilemez bir şey. Görsellik olarak Isle Of Dogs, benim için Blade Runner 2049 ve Mad Max Fury Road ile aynı seviyede. Sırf bu yüzden bile size filmi acilen izlemenizi önerebilirim.
Eğer filmin hikayesine değinecek olursam, işler burada hafiften karışmış doğrusu. Gerçi burada yanlış anlaşılmak istemiyorum, hikayenin kendisiyle ilgili bir sıkıntım yok. Filmin mesajı, karakterleri ve yarattığı dünyanın ele alınışı son derecede başarılıydı. Fakat ton bakımından film bazen işleri gereğinden fazla karmaşık bir hale sokabiliyor. Özellikle de ana karakterlerin etrafında şekillenen eğlenceli ve dramatik senaryoların ortasına atılmış olan politik yan başlık, filmi takip etmeyi biraz zorlaştırmış doğrusu. Bu da beraberinde gereksiz karakterler (örneğin Greta Gerwig’in seslendirdiği öğrenci) ve bazı gereğinden fazla uzayan sahneleri getirmiş. Yine de Anderson'ın stili ve hikayedeki yaratıcı elementler sonucunda bu sorunlar fazla göze batmasa da, deneyimin kendisi biraz yorucu olabiliyor.
Fakat bunun dışında Isle Of Dogs hakkında söyleyebileceğim pek fazla kötü bir şey yok. Filmin görselleri yanı sıra seslendirme kadrosu da tek kelimeyle harikaydı. Hikayedeki ana karakterlere de bayıldım doğrusu. Filmin içerisine bir kez kapıldıktan sonra içerisinden çıkmak epey zor oluyor. Alışılmışın dışında olan hikayesi ve işlenişi de sonucu daha da sürükleyici bir hale getiriyor. Isle Of Dogs, uzun zamandan beri izlediğim en iyi animasyon filmdi. Ortaya böylesine emek harcanan işleri mutlaka izleyin, destekleyin. Sakın kaçırmayın.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.