"Oldukça umut vaat eden genç bir model olan Emma Paris'e yeni taşınmıştır ve Shane White ile olan ilk fotoğraf çekimi için çok heyecanlıdır. Emma, ünlü fotoğrafçı Shane White ile tanıştıktan sonra birbirlerine aşık olurlar ve bu esnada da Emma, kariyerinde hızla ilerlemeye başlamıştır. Fakat bir süre sonra ünlü olmayı takıntı eden Emma'nın düşüşü hiç de uzakta değildir..."
Bu konuyu biliyoruz. Ben biliyorum, siz biliyorsunuz, neredeyse dünya üzerindeki herkes bu konuyu biliyor. Bir yükseliş ve düşüşü inceleyen filmleri milyon defa izledik. Ve bu örneği defalarca izlememize rağmen arada sırada The Wolf Of Wall Street gibi harika filmler vizyona girebiliyor. Ama genelde tıpkı bu film gibi yaratıcılıktan yoksun, son derece gereksiz filmler vizyona giriyor. The Model de bu türün en son örneği.
Bu filmin bir yükseliş ve düşüşe odaklanmanın dışında The Model hakkında neredeyse hiçbir fikrim yoktu. Çoğu kişinin filmi ortalama bulduğunu biliyordum sadece. Bu yüzden filme ne düşüneceğimi bilmeden bilet aldım. Ve koca sinema salonunda ben dahil sadece 2 kişinin olması hiç de iyi bir işaret değildi.
Eğer bu filmi sadece ortalama bulduysanız sizi anlarım ama kusura bakmayın, bu filmi hiç ama hiç sevmedim. Filmi izlerken sadece bunalmıştım fakat bittikten sonra filmi düşününce, The Model'dan gerçekten nefret ettim.
Koca filmde sadece 2 tane tam olarak kötü olmayan şey bulabildim. Bunlardan bir tanesi manzaralardı, filmi izlerken Paris'in sokaklarındaymışım gibi hissettim gerçekten. Diğer şey kötü olmayan şeyse Ed Skrein'in oyunculuğuydu. Skrein'in performansı harika değildi, ama bu filmde tamamen kötü olmayan tek şeydi. Madem iyi yanları önceden hallettik, şimdi sırada bu film hakkında sevmediğim her şey hakkında konuşmaya geldi.
Oyunculuklardan başlayalım. Filmin başrolündeki Maria Palm'ın oyunculuğunu hiç de iyi bulmadım. Aksanındaki ruhsuzluktan mı yoksa karakterinin zayıflığından mıydı bilmiyorum ama ne zaman ekranda Palm gözükse (yani filmdeki bütün sahneler), bir karakterden ziyade zayıf bir oyuncuyu izler gibi oldum. Dediklerimin aynısı Charlotte Tomaszewska için de geçerli. Emma'nın oda arkadaşı Zofia'yı canlandıran Tomaszewska'nın oyunculuğu en az Palm'ın performansı kadar ruhsuzdu.
Ama filmin en kötü tarafı oyunculuklardan değil, senaryodan kaynaklanıyor. The Model, bu yılın en kötü senaryolarından birisine sahip. Neden mi? Çünkü hiç mantıklı değil de ondan. Ana karakter Emma'nın bu yıl sinemada izlediğim en aptal karakterlerden birisi olmasının yanı sıra, filmin senaryosu o kadar dengesiz bir şekilde ilerliyor ki, sonuç olarak ne karakterlere ne de bize bir şey kazandırıyor. Sadece film boyunca hiçbir yere bağlanmayan bir seri olay izliyorsunuz.
Mesela ana karakter Emma'nın başına filmde en gelmedik şeyler oluyor, en yüksekten en dibe düşüyor ama buna rağmen film boyunca yaptığı saçma tercihleri devam ettiriyor. Peki en sonunda nihayet sabrını taşıran olay ne oluyor? Emma'nın sevgilisi Shane'in oda arkadaşı Zofia ile çıkabiliyor olasılığı. Bu durumun kesin olmamasına rağmen Emma, Shane karşı yaptığı şeylere rağmen yine de çıldırıyor. Peki Emma'nın nihayet aklı başına geliyor mu? Hayır. Ayrıca film olabilecek en saçma ve en tahmin edilebilir şekilde bitiyor. Emma'nın karakteri A noktasından B'ye gitmek yerine film boyunca sürekli A'da kalıyor. Bu da bütün filmi gereksiz kılıyor.
Üstelik bu filme dair daha bir sürü kötü şey var ama bu yazıyı fazla uzatmak istemiyorum, çünkü bu film hakkında gerçekten konuşasım gelmiyor. Bu film gerçekten de çok kötü. Oyunculuklar çok kötü, senaryosu zaten bu yılın en kötülerinden birisi. Ve ana karakterler ise bu yıl izlediğim en aptalca karakterler olabilir. Üstelik filmin süresi gereğinden fazla uzun ve bir süre sonra hiçbir şey yaşanmadığı için gerçekten de sıkıcı olmaya başlıyor. Ayrıca filmin sahne geçişleri hiç de mantıklı değildi. Kısacası, bu filmi izlemeyin. Gerçekten vaktinizi ayırmaya değmez.
FİLMİN İYİ YANLARI:
+ Ed Skrein'in deniyor oluşu.
+ Harika manzaralar.
FİLMİN KÖTÜ YANLARI:
- İnandırıcılıktan uzak oyunculuklar.
- Olabilecek en mantıksız tercihleri yapan, zayıf karakterler.
- Süresinin gereğinden fazla uzun olması, bir süre sonra ilgi çekici hiçbir şeyin yaşanmaması.
- Mantıksız sahne geçişleri.
TOPLAM PUAN: 1.3/10