Hesabım
    Adım Adım
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Adım Adım

    Farkındalık sineması.

    Yazar: Alper Turgut

    Bazı filmler, bir filmden önemlidir, hatta sanattan da önemlidir, ötesinde eğlenmekten de, gülmekten de, seyir keyfinden de… Üstüne düşünmek, fark etmek, empati yapmak, yani özetle; meselemiz, bakmak değil, görmek! Adım Adım: Işığa Doğru, işte böylesi bir yapıt. Gündelik hayatı zorlu bulanlar, yaşamın çetin ceviz olduğunu varsayanlar, engelli insanlarımızın büyük mücadelesini ve özverisini görseler, mahcup olurlar belki, kim bilir? Üstelik biz engelsizler, engelli dostlarımıza, hayatı zindan ediyoruz resmen, otoparklarda, yollarda, toplu taşıma araçlarında, işte aklınıza ne gelirse, önlerini kapıyor, yollarını tıkıyor, haklarını gasp ediyoruz, ne yazık ki…

    Miskinliğe gömülenler, şuradan şuraya gitmeye üşenenler, yürüyemeyen insanların hiç mi farkına varmazlar? O vakit bu filmi seyretsinler, her an benzeri bir durumun başımıza gelebileceğini, hiç değilse anlayabilsinler., kavrayabilsinler.

    Evet, Adım Adım: Işığa Doğru, engelli arkadaşlarımızın, kendi hayat hikâyelerinden oluşturulmuş bir seyirlik. Onlar, kendi öykülerinde oynuyorlar, alışılagelmiş olan, engelsiz aktör ve aktrislerin rol almaması, filmin en önemli çıkış noktası, bu memleketimiz sinemasında da bir ilk, hiç şüphesiz.

    Oyunculuklar, diyaloglar, kurgu, bunlardan beklentiniz olmasın, üç yürüme engelli, bir göremeyen ve bir de down sendromlu, gözlerimizden önce, vicdanlarımıza sesleniyor, biz buradayız, artık bizi fark edin diyorlar. Her şey daha değerli olan, bu filmin bir meselesi var, ne anlattığı anlaşılmayan, meramı muğlak bırakılan, sorunları sorun etmeyen yapımlar yerine, duygularımıza görev yükleyen, bilincimize farkındalığı da katan Adım Adım, hepimizden bir şans bekliyor, belirtelim. Sinan Uzun ve eşi Pelin Uzun, yönetmen ve yapımcı olarak kollarını sıvamışlar ve baletken kaza sonu tekerlekli sandalyeye mahkum kalan bir insanın, gerçek ve acıtan öyküsünden yola çıkmışlar. Evet, Sefa Öztürk, başarılı bir baletken, 2006’da geçirdiği motosiklet kazası sonucu felç olur, onun her şeyim dediği ayakları artık hissizdir, belden aşağısı tutmuyordur.

    Dram dramı doğurur, sevgilisi terk eder, babası, başka bir kadın için evden ayrılır. Ancak bale ve modern dans, her şeye rağmen, onu hayata tutunmasına vesile olur. Sefa Öztürk'ün arkadaşı Bora Acar Zöngür de balettir, 2014’te, yine bir trafik kazası ve yine aynı son, Bora da kötürüm kalır. İzmir'den Can Filiz de, 15 yıldır engellidir, o da filmin kadrosuna katılır. Görme engelli Ümran Sevinç'in öyküsü de azmin zaferidir, o, Ege Üniversitesi Konservatuarı'nı ikincilikle bitirmiştir. Son olarak Down sendromlu Can Ayan da bu kesişme ve ilerleme hikâyesine dâhil olur ve hayata dair adımlar atılmaya başlanır. Yok, yok, yanlış okumadınız, adım dediğimiz illa ayakla atılmıyor, yılmamakla, üretmekle, cesaretle ve iyilikle atılıyor ve elbette sevgiyle. … Haldun Dormen, Asuman Dabak, Yüksel Ünal da, amatör yapıtın, ustaları olarak, projede yer alıyorlar. Ötekileştirme belasına karşı çıkmak, toplumsal uyum, bir arada yaşama hasleti, yani bizi biz eden şeyler, asıl engel, kafalarımızda, onları aşmak ve engelsiz bir dünya yaratmak da haliyle mümkün.

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    Back to Top