Hesabım
    Sarayın Gözdesi
    Ortalama puan
    3,6
    37 Puanlama
    Sarayın Gözdesi hakkında görüşlerin ?

    7 Kullanıcı yorumları

    5
    0 Eleştiri
    4
    1 Eleştiri
    3
    5 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    1 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.065 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    24 Temmuz 2021 tarihinde eklendi
    Senaryosunu Deborah Davis ve Tony McNamara’nın yazdığı “The Favourite”, Yunanlı sinemacı Yorgos Lanthimos’un yönetmen koltuğunda oturduğu kurgusal (fiction) bir drama…

    Prömiyeri, 30 Ağustos 2018’de Yorgos Lanthimos’un Büyük Jüri Özel Ödülü ile Olivia Colman’ın Volpi Cup En İyi Kadın Oyuncu Ödülünü kazandığı Venedik Film Festivalinde yapılan ve 21 Aralık 2018’de vizyona giren film, 10 kategoride Academy ödülüne aday olmanın yanı sıra şu ana kadar 1 Golden Globes ile 7 BAFTA dâhil toplam 134 ödülü hanesine yazdırmış durumda…

    15 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilen ve 17 Şubat 2019 tarihi itibarıyla da 76,7 milyon dolarlık bir gişe rakamına ulaşmış olan bu filmin, 7.8/10 (59.051 oy) ve 3.4/5 (4.458 oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 8.5/10 (341 yorum) ve 90/100 (53 yorum) olan Rotten Tomatoes ve “Mutlaka İzlenmeli” etiketine de sahip olan Metacritic yorum ortalamaları son derece etkileyici…

    Yine de gelin isterseniz bu son derece şatafatlı filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle birde biz inceleyerek yorumlayalım ve ardından da puanlamaya çalışalım…

    Ancak, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik haline geldiği üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce yine filme ilişkin ilk tespitimizi paylaşalım:

    Karşımızdaki, eğer rakipleri arasında “BlacKkKlansman” (2018), “Roma” (2018), “Vice” (2018) ve “Zimna wojna /Cold War”(2018) gibi filmler bulunmasaydı, aday olduğu 10 Academy ödülünü de hiç zorlanmadan alabilecek niteliklere sahip olan bir film…

    Fakat doğrusunu söylemek gerekirse, saydığımız bu rakiplerden ilk ikisi yani “BlacKkKlansman” (2018) ve “Roma” (2018), bize göre 2018 yılının en iyilerinden oldukları için en az “The Favourite” kadar aday oldukları kategoriler de Academy ödülü almayı hak eden filmlerden…

    Diğer iki rakip yani “Vice” (2018) ve “Zimna wojna /Cold War”(2018) un ise 24 Şubat 2019 akşamı sırf siyasi nedenlerle en az birer Oscar heykelciği kapmalarına neredeyse kesin gözüyle bakılıyor…

    Neden mi?

    Zira bunlardan ilki, Başkan George W. Bush’un yardımcısı (Vice – President) Dick Cheney’e (ve tabii aslında Amerika’nın saldırgan emperyalist politikalarına) övgüler düzerken diğeri de, masum bir aşk hikâyesi görünümü altında soğuk savaş dönemi Amerikan filmlerinde olduğu gibi çok sıkı bir antikomünizm propagandası yapıyor…

    Dolayısıyla, eminiz Academy ödülleri jürisi de, görevini yapacak ve bu iki filmi de elleri boş, boyunları bükük bir şekilde evlerine göndermeyecektir…

    Ki özellikle “Zimna wojna /Cold War”(2018) un bu durumuna ilişkin öngörümüz, daha henüz yarışacak ilk beşin dahi belli olmadığı (bu filmin) 05 Kasım 2018 tarihli yorumumuzda yazmıştık…

    Hal böyle olunca da “The Favourite” e yarıştığı 10 kategoriden geriye, Olivia Colman’a verilmesinin kaçınılmaz bir zorunluluk olduğunu düşündüğümüz “En İyi Kadın Oyuncu” ödülü ile yine bizim plase olarak gördüğümüz “Kostüm Tasarım” ve “Prodüksiyon Tasarım” ödülleri kalıyor…

    Ama dediğimiz gibi, aslında yarıştığı 10 kategoride de ödülü sonuna kadar hak ettiği için çok daha farklı sürprizlerle de karşılaşabiliriz…

    Academy ödülü ağırlıklı bunca sözden sonra birazda Olivia Colman, Emma Stone ve Rachel Weisz’in performansları üzerine konuşmak gerekiyor…

    Ki aslında onu da lafı fazla uzatmadan, eğer Emma Stone ve Rachel Weisz’in de Olivia Colman gibi daha önceden alınmış Oscar heykelcikleri olmasaydı, bu kez kesin alırlardı şeklinde bağlayabiliriz…

    Filmde, üzerine konuşmazsak kesinlikle rahat edemeyeceğimiz üç konu daha var:

    Bir, hikâyesi…

    Gördüğümüz kadarıyla pek çok kişi anlatılanları gerçek sanmış…

    Hâlbuki Lanthimos bu konuda, “Filmdeki bazı şeyler doğruydu çoğu değildi” diyerek olaya son noktayı koymuş…

    Yani nihayetinde bu filmde anlatılan şey İngiltere tarihi değil…

    O, sadece tarihten esinlenilerek yapılan ve seyri göze hoş gelen bir kurgu…

    İki, Robbie Ryan…

    Bizce bu adam, filmdeki kamera kullanma tarzı ile Görüntü Yönetmeni kategorisindeki Academy ödülünü Alfonso Cuarón ile birlikte en fazla hak eden isimlerden biri…

    Üç, müzikleri…

    Saray entrikalarıyla süslü olaylar gözümüzün önünden akıp giderken, W.F. ve J.S. Bach, Handel, Purcell, Vivaldi, Schubert ve Schumann diye uzayıp giden barok ve klasik dönem ustalarının tınılarıyla Elton John’un ilk albümü “Empty Sky” (1969) da yer alan "Skyline Pigeon" un kulaklarımızın pasını silmesi inanılmaz bir duyguydu…

    Sonuç olarak, Yorgos Lanthimos’u büyük yönetmenler klasmanına terfi ettiren bu film için puanımız 3,5 önerimiz ise, “mutlaka izlenmeli” şeklinde olacak…

    Keyifli seyirler,

    Son bir not:
    Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 18 Şubat 2019 günü saat 01:29’da yazılarak paylaşılmıştır...

    Halbuki 91. Academy Ödüllerini kazananlar, 24 Şubat 2019 akşamı belirlenmiştir...
    Mert H
    Mert H

    Takipçi 1.340 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    23 Eylül 2019 tarihinde eklendi
    Yönetmenin en kötü filmi diyerek yoruma başlamak istiyorum. Nuri Bilge Ceylan filmlerinin dizi olmuş ve uzatılmış versiyonundaki durağanlık ve sanat kaygısı desem filmi anlatmaya yeterli olur diye düşünüyorum. Film her ne kadar birbirinden güzel sahneler ve absürtlükler ile zenginleştirilmiş olsa da eksik kalan kısımlar bolca görülüyor. Kurgu konusundaki eleştirilerin her birinin haklı olduğunu ancak buna rağmen ortalamanın üstünde bir film olduğunu söylemeliyim. İzlenir ancak muazzam bir film değil.
    BABA S.
    BABA S.

    Takipçi 94 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    23 Nisan 2019 tarihinde eklendi
    Yorgos abimiz zaten kötü film yapmaz...Ama kendine ne katmış diye görmek için izledim fakat ya ben malım yorgos enteresanlığını algılayamadım ya da bu sefer ki filminde biyografi & absürt komedi karışımı kendi benliğinden uzak bir film yapmayı tercih etmiş.Cevap ne olursa olsun ister biyografi isterse yorgosizm...Kendini izletmeyi başaran(ki film 2 saat) bir yapıt olmuş.Başarısız değil ama beklentilerin altında.Keyifli seyirler.
    Hasan Akif Aycibin
    Hasan Akif Aycibin

    Takipçi 99 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    30 Ocak 2020 tarihinde eklendi
    Dönem filmlerini severim. Bu filme de o yüzden ayrı bir ilgim vardı başlarken. Filmin yeterince ilgimi karşıladığını söyleyebilirim ama film çok yüzeysel ilerlediği için bazı yerlerde filme bağlanamadığım oldu. Film, dönem filmi olması itibariyle tarihi de anlatır beklentisi vardı ama filmin odaklandığı şey sadece karakterler ve onların aralarındaki entrikalardı. O zamanki yaşanan olaylar, toplum hiç anlatılmamış. Filmin hikayesi şu şekilde; Abigail adlı bir kadın saraya gelir. Burada Kraliçe'nin sağ kolu olan Sarah'ın hizmetçisi olur. Kraliçe hasta, sözünü geçiremeyen biri olduğu için Sarah'ın da yönetimde sözü geçiyordur. Sarah'ın Kraliçeyle cinsel olarak ilişkisi de vardır. Abigail'in buradaki amacı Sarah'ın yerini alabilmektir ki bu isteğini de gerçekleştirir. Sarayda nüfuz sahibi bir leydi olur. Daha sonra bunun farkına varan Kraliçe, üstünlüğünü belirtecek şekilde bir görev yaptırır Abigail'e. Film bu şekilde sonlanır. Durgun bir filmdi. Dönem filmleri böyle olur zaten. Filmdeki sahneler kısa kısaydı. Mekânlar, dekorlar, kostümler yönünden gerçekten müthişti ama o dönemin havasını iyi yansıtamamışlar gibi geldi bana. Barry Lyndon filmindeki o havayı alamadım ben. Oyunculuklar çok iyi iş başarmış. Başroldeki üç aktris de çok iyiydi. Görüntü yönetmenliği de çok iyiydi. Kullanılan o klasik müzikler insanı o döneme götürüyordu âdeta.
    18. yy. İngiltere Kraliyet Sarayındaki saray entrikalarını anlatan, mekânlarıyla, sahne dekorlarıyla, kostümleriyle beni mest eden ama senaryonun ilerleyişini de pek beğenmediğim bir dönem filmiydi.
    Filme verdiğim puan= 7,5
    Seyfullah K
    Seyfullah K

    1 değerlendirme Takip Et!

    0,5
    11 Şubat 2019 tarihinde eklendi
    Sadece ve sadece ingiltere kraliyet ailesinin ilgisini çekecek ve seveceği bir film. Sarayın dışındaki bir insanın bu filmi beğenmesi imkansız !
    Ödül bile almış . Zaten Kraliyet ailesi dışında kimsenin Torpiliyle ödül alamazlardı .

    filmin başında bi umut beklersiniz.
    Ortalarında ben bişey anlamadım dersiniz
    sonlarında öyle bir yerde film biter ki , hiç sesinizi çıkarmadan en yakın yoldan otoparka inmeye çalışırsınız

    çok film izlemişimdir. 1000 e yakın . parama ve zamanıma en çok acıdığım film :D
    internette olsa bile izlemeyeceğim bir film.

    Ama ingiltere sarayı kültür ve edebiyatına meraklıysanız beğenebilirsiniz
    Müjdat T
    Müjdat T

    34 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    8 Mart 2019 tarihinde eklendi
    Filmde görsel anlamda sahne çeşitliliği zayıf kalsa da var olan sahnelere büyük emek harcanarak doğallığı başarılı bir şekilde yakalamak hedeflenmiş. Gerçekçi bir biçimde işlenmiş entrikalar ve bunların oyuncular tarafından ustaca oynanması filmde başarıyı yakalayan temel unsurlar haline gelmiş. Ancak olumsuz eleştiri noktasında filmde arka planda çalan sabit ritmli seslerin ve ara ara da olsa yer verilmiş olan gereksiz uzun sahnelerin uykunuzu getirmemesi kaçınılmaz hale geliyor. Konu bakımından değerlendirildiğinde orta iyi arası bir film olduğunu söyleyebilirim ancak zaman zaman yersiz durağan sahnelerin olması seyir-tatmin orantı seviyenizi etkileyebilir. Tekrar izlemeyi düşünmem ancak izlediğim için de zaman kaybı olarak değerlendiremeyeceğim bir film oldu. Deneyebilirsiniz :) İyi seyirler...
    Mehmet Çağrı Ergezer
    Mehmet Çağrı Ergezer

    5 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    25 Eylül 2024 tarihinde eklendi
    Rachel, Emma ve Olivia her üçü de çok başarılı, yıllanmış şarap gibi kadınlar. Doğal olarak film daha başlamadan izleyeceğiniz filmin keyifli olacağını düşünüyorsunuz ve öyle de oluyor. Görüntü yönetmeni harika iş çıkarmış. Görsel olarak bir çok sahne tıkabasa sanat kokuyor. Her eski dönem filminde yaşanan belli bir süre sonra filmin izleyiciyi boğması, yorması ve zorla izlenmesi gibi bir duyguyu bu filmde yaşamadım. Genel olarak dönem filmleri bunu sağlayamaz mutlaka bir düşüş yaşatır. İzlenmeye değer bir film. Maalesef ben biraz geç kalmışım izlemekte. Sonuç olarak bu filmden çıkardığım anafikir “dünya kadar malın olacağına cerrah gibi parmakların olsun” deyişi oldu. Herkese keyifli seyirler.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top