Hesabım
    Şeytan Tüyü
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,0
    Yetersiz
    Şeytan Tüyü
    Yazar: Duygu Kocabaylıoğlu

    Sektöre çeşitli tv dizileri ve filmlerde yan rollerde giriş yapmış olsa da geniş kitlelerin ‘gönlüne’ Kurtlar Vadisi Pusu’da Muro karakteri ile kazınan Mustafa Üstündağ, yan rollerden ve konuk oyunculuktan sıyrılıp, 2008 tarihli Muro: Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine filminden sonra yine başrolü üstlendiği bir yapımla beyazperdede sinema seyircisinin karşısına çıktı.

    Yönetmenliğini, 2015’te Tehlikeyle Flört ile ortalama bir sınav veren Murat Şenöy’ün üstlendiği suç komedisi türündeki Şeytan Tüyü biraz iki arada bir derede yapım sinema açısından.

    Eğlendirme potansiyeli garantili bir senaryo şablonu izleyen Şeytan Tüyü seyirciyi, İstanbul varoşlarında dramdan ziyade temposu yüksek bir kovalamaca öyküsüne çekmeye çalışıyor. Üstündağ’ın canlandırdığı p.zeveng Metin karakteri, sürdürdüğü mesleğe ve hayata ters bir U dönüşü ile noktayı koymayı hedefleyen, küçük bir ev, kuruyemişçi dükkanı ve âşık olduğu kadınla evlenme hayallerine kapılan bir kenar mahalle delikanlısı. Ne var ki bu masumane planları, tam da temiz bir sayfa açmışken sekteye uğruyor zira hayalleri uğruna varoşun bir başka kabadayısı olan Kürdo’ya devrettiği hayat kadınları bir bir cinayete kurban gidiyor. Metin ise birincil elden şüpheli konumunda ve Asım komiserin radarında. Polis ile kedi-fare oyunu oynarken bir yandan cinayetlerle ilgisi olmadığını ispatlamaya çalışıyor bir yandan da gerçek katilin izini, kendince sürüyor.

    Yazının girişinde bahsettiğimiz “iki arada bir derede” durumu ise aslında iyi işlendiğinde eğlence vaadi olan bu şablonun film süresince sakız gibi uzaması, baş karakteri yüceltip polisi kasti olarak beceriksiz duruma düşürmek isterken yapılan mantık hataları ve durum komedisi ile fazlasıyla uzun sürenin kotarılmaya çalışılmasından kaynaklanıyor. Oysa filmden 20 dakika atılabilseydi, karşımıza daha az sarkan bir iş çıkabilirdi. Öte yandan, filmin ataerkil dil söylemi, kadına yaklaşımı gibi unsurlara hiç değinmemekte fayda var; zira karakterlerin doğasına oturan bol küfür kullanımı ile bu öğeler birleştiğinde Şeytan Tüyü’nün Altın Bamya adayı olması işten bile değil maalesef! Kısacası siz filme şans vermek istedikçe, filmin yapısı kendi topuğuna sıktıkça sıkıyor.

    Peki, hiç olumlu tarafı yok mu işin? Filmi seyrettiren en önemli unsurun yetkin oyunculuklardan geldiğinin altını çizmek gerek. Güven Kıraç’ın Beyti Engin ile kapışan oyunculuğu, seyirci tarafında “Keşke hep karşılıklı oynasalar!” hissiyatı yaratıyor. Çok kısa bir rolü olmasına rağmen Selen Uçer parmak ısırtıyor; duayen Haldun Dormen’i, rolü tuttuk bir karakter de olsa perdede seyretmek her daim keyifli. Bu noktada bazı karakterlerin –misal Kürdo- iyi yazıldığının, özellikle Komiser Asım’ın altının boş olmamasının muhtemelen Kıraç’ın başarısı olduğunu seyirci gözü fark ediyor. Amerikan polisi parodisi Polis 1, kasacı hacı amca gibi yan roller filmin gülümseten detayları.

    Filmin dikkat çeken diğer önemli detayı ise görüntü yönetmeni Tolga Kutluay’ın Balat’ı özellikle hava çekimlerinde çok iyi kullanmış olması. Bu kadar yapılaşmış ve estetikten uzaklaşmış bir metropolde bir varoşu seyredilebilir şekilde çekebilmek kolay değil. Yine makyaj-saç ve sanat yönetimi ekibi ellerinden geleni sete yansıtmışlar, karakterlerin kendi renk uyumu ve ahengi başarılı; sinema emekçisinin hakkı emekçiye.

    Sonuç olarak Şeytan Tüyü fazla üzerinde durmadan, şekerleme niyetine seyredip çıkabileceğiniz bir film, vizyondaki onlarca iddiasız yerli komedi alternatifinden biri.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top