Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.
Basın Eleştirisi
Sabah
Yazar: Olkan Özyurt
Hamburg'da başlayan maceranın önemli bir bölümünün İstanbul'da sürmesiyle bizim için daha da heyecanlı hale gelen Charlie'nin Melekleri'nin hemen hemen her sahnesinde kadının yetenek ve zekasına vurgu yapılması bence alkışı hak ediyor... İtina ile Charlie'nin Melekleri'ndeki o erkek egemen bakış temizleniyor. Böylece karşımızda feminist bakış açısına sahip bir Charlie'nin Melekleri çıkıyor. Bir başka önemli noktaysa İstanbul ile ilgili. Hollywood İstanbul'a uğrayınca nedense Tarihi Yarımada'ya sıkışıp kalır. Charlie'nin Melekleri bu noktada da reformist. Film Veliefendi'ye hatta İstanbul çevresindeki taş ocaklarına kadar uzanıyor. Elizabeth Banks'in hem oynayıp hem yönettiği, yeni nesil Charlie'nin Melekleri, senaryosu, yönetmenliği ve oyunculuklarıyla seyirlik keyfi yüksek, iyi bir ajan macera filmi... Ve artık erkek seyirciyle birlikte kadın seyirciye de hitap ediyor. Az şey mi bu?
Eleştirinin tamamı için: Sabah
Gazete Duvar
Yazar: Şenay Aydemir
Filmin elini zayıflatan şeylerden birisi de başroldeki üç kadın oyuncudan ‘şimdilik’ sadece Kristen Stewart’ın şöhret sahibi olması. Bu yıl içinde “Aladdin” filminde de gördüğümüz Naomi Scott ve Ella Balinska gelecek vaat etseler de henüz kariyerlerinin başında sayılırlar. Bu nedenle bir önceki serinin ‘şöhretler takımı’ ile karşılaştırıldığında bu açıdan zayıf bir kadro olduğunu söylemeden geçmeyelim. Toparlarsak, yeni sürüm “Charlie’nin Melekleri” hikaye ve aksiyon yapısıyla beklentileri karşılamaktan uzak. Ancak, erkekleri ve erkekliği konumlandırışıyla yer yer eğlenceli olabilen bir yapım.
Eleştirinin tamamı için: Gazete Duvar
Hurriyet
Yazar: Uğur Vardan
Sonuç olarak olarak Kristen Stewart, Naomi Scott ve Ella Balinska’nın sürüklediği film, izleyicisini fazla sıkmadan izlettiren bir seyirlik. Efsane kadrodan Jaclyn Smith’e (Kelly) bir sahnede yer vermek de çok şık durmuş (Bu arada çekirdek kadronun en popüler ismi Farrah Fawcett’ın, 2009’da aramızdan ayrıldığını hatırlatalım)…
Eleştirinin tamamı için: Hurriyet
Milliyet
Yazar: Nil Kural
Filmde, karakterlerin yolu İstanbul’a da düşüyor. Kadınların daha ön planda olduğu bir hikaye sunan, sürprizlerini başarıyla saklayabilen senaryosu ve yeni oyuncuların varlığının getirdiği enerjiyle “Charlie’nin Melekleri” ondan bekleneni sunuyor ve eğlenceli, mizahın dozunun tuttuğu vaktin geçirişini unutturan bir aksiyon olarak izleyicilerini bekliyor.
Eleştirinin tamamı için: Milliyet
T24
Yazar: Atilla Dorsay
Belli bir akışkanlık içerse de türünde öne çıkamayan bir film. Kristen Stewart o meşum vampir serisi Alacakaranlık'ın son bölümünden tam yedi yıl sonra, iyi bir dönüş yapıyor. Naomi Scott, Ella Balinska, yazar-yönetmen Elizabeth Banks kadın cephesini tamamlıyorlar. Sam Claflin, Jonathan Tucker, Nat Faxon, Chris Pang, siyahi Djimon da işlerini iyi yapıyorlar. Türk oyuncusu Emre Kentmenoğlu ise prens Alim Hassan'da göz dolduruyor. Umarım devam eder.
Eleştirinin tamamı için: T24
Birgün
Yazar: Tuğçe Madayanti Dizici
Tutunacak orta karar bir hikayesi bile olmayan bu film, farklı ülkelere amaçsızca giden aksiyon sahnelerini ardı ardına yerleştirmiş ve bu duraklardan biri olarak da İstanbul’u seçmiş. Bu güzelim şehri gene heba etmişler diyebilirim. Türkiye’de de aksiyon film çekil(e)mediği için bu şehrin bu türe ne kadar yakışacağını bir türlü göremiyor kimse. Dedim ya filme dair özel olan her şeyi değiştirmişler, mesela normalde silah kullanmayan melekler silahlandırmış, Charlie ile melekler arasındaki Bosley karakteri artık bu organizasyonun bir kademesi olarak konumlandırılmış yani dünya çapında yüzlerce Bosley ve ona bağlı melekler şeması çizilmiş ve bu organizasyon fazlasıyla küreselleştirilmiş.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.
Sabah
Hamburg'da başlayan maceranın önemli bir bölümünün İstanbul'da sürmesiyle bizim için daha da heyecanlı hale gelen Charlie'nin Melekleri'nin hemen hemen her sahnesinde kadının yetenek ve zekasına vurgu yapılması bence alkışı hak ediyor... İtina ile Charlie'nin Melekleri'ndeki o erkek egemen bakış temizleniyor. Böylece karşımızda feminist bakış açısına sahip bir Charlie'nin Melekleri çıkıyor. Bir başka önemli noktaysa İstanbul ile ilgili. Hollywood İstanbul'a uğrayınca nedense Tarihi Yarımada'ya sıkışıp kalır. Charlie'nin Melekleri bu noktada da reformist. Film Veliefendi'ye hatta İstanbul çevresindeki taş ocaklarına kadar uzanıyor. Elizabeth Banks'in hem oynayıp hem yönettiği, yeni nesil Charlie'nin Melekleri, senaryosu, yönetmenliği ve oyunculuklarıyla seyirlik keyfi yüksek, iyi bir ajan macera filmi... Ve artık erkek seyirciyle birlikte kadın seyirciye de hitap ediyor. Az şey mi bu?
Gazete Duvar
Filmin elini zayıflatan şeylerden birisi de başroldeki üç kadın oyuncudan ‘şimdilik’ sadece Kristen Stewart’ın şöhret sahibi olması. Bu yıl içinde “Aladdin” filminde de gördüğümüz Naomi Scott ve Ella Balinska gelecek vaat etseler de henüz kariyerlerinin başında sayılırlar. Bu nedenle bir önceki serinin ‘şöhretler takımı’ ile karşılaştırıldığında bu açıdan zayıf bir kadro olduğunu söylemeden geçmeyelim. Toparlarsak, yeni sürüm “Charlie’nin Melekleri” hikaye ve aksiyon yapısıyla beklentileri karşılamaktan uzak. Ancak, erkekleri ve erkekliği konumlandırışıyla yer yer eğlenceli olabilen bir yapım.
Hurriyet
Sonuç olarak olarak Kristen Stewart, Naomi Scott ve Ella Balinska’nın sürüklediği film, izleyicisini fazla sıkmadan izlettiren bir seyirlik. Efsane kadrodan Jaclyn Smith’e (Kelly) bir sahnede yer vermek de çok şık durmuş (Bu arada çekirdek kadronun en popüler ismi Farrah Fawcett’ın, 2009’da aramızdan ayrıldığını hatırlatalım)…
Milliyet
Filmde, karakterlerin yolu İstanbul’a da düşüyor. Kadınların daha ön planda olduğu bir hikaye sunan, sürprizlerini başarıyla saklayabilen senaryosu ve yeni oyuncuların varlığının getirdiği enerjiyle “Charlie’nin Melekleri” ondan bekleneni sunuyor ve eğlenceli, mizahın dozunun tuttuğu vaktin geçirişini unutturan bir aksiyon olarak izleyicilerini bekliyor.
T24
Belli bir akışkanlık içerse de türünde öne çıkamayan bir film. Kristen Stewart o meşum vampir serisi Alacakaranlık'ın son bölümünden tam yedi yıl sonra, iyi bir dönüş yapıyor. Naomi Scott, Ella Balinska, yazar-yönetmen Elizabeth Banks kadın cephesini tamamlıyorlar. Sam Claflin, Jonathan Tucker, Nat Faxon, Chris Pang, siyahi Djimon da işlerini iyi yapıyorlar. Türk oyuncusu Emre Kentmenoğlu ise prens Alim Hassan'da göz dolduruyor. Umarım devam eder.
Birgün
Tutunacak orta karar bir hikayesi bile olmayan bu film, farklı ülkelere amaçsızca giden aksiyon sahnelerini ardı ardına yerleştirmiş ve bu duraklardan biri olarak da İstanbul’u seçmiş. Bu güzelim şehri gene heba etmişler diyebilirim. Türkiye’de de aksiyon film çekil(e)mediği için bu şehrin bu türe ne kadar yakışacağını bir türlü göremiyor kimse. Dedim ya filme dair özel olan her şeyi değiştirmişler, mesela normalde silah kullanmayan melekler silahlandırmış, Charlie ile melekler arasındaki Bosley karakteri artık bu organizasyonun bir kademesi olarak konumlandırılmış yani dünya çapında yüzlerce Bosley ve ona bağlı melekler şeması çizilmiş ve bu organizasyon fazlasıyla küreselleştirilmiş.