Hesabım
    Frantz
    Ortalama puan
    3,5
    20 Puanlama
    Frantz hakkında görüşlerin ?

    6 Kullanıcı yorumları

    5
    0 Eleştiri
    4
    3 Eleştiri
    3
    3 Eleştiri
    2
    0 Eleştiri
    1
    0 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Aamir Khan
    Aamir Khan

    Takipçi 465 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    21 Ağustos 2023 tarihinde eklendi
    Yumuşak narin sakin bir film... Siyah beyaz olması rahatsız etmediği gibi aradaki renkli sahneler çok şey anlatıyordu. spoiler:
    Adrien sevdiği kadın için herşeyi göze alabilen bi adam değil oysa Anna da ki cesaretin çeyreği onda olsa film güzel sonla biterdi. Zayıf pısırık bi erkek kesinlikle Anna nın o büyük sevgisini haketmiyor. Sırf bu yüzden puan kırıyorum filmin geri kalanı ağır işlesede güzel
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.094 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    8 Aralık 2022 tarihinde eklendi
    Ernst Lubitsch'in "Broken Lullaby" (1932) isimli filminden esinlenilen senaryosunu da Philippe Piazzo ile birlikte yazan Fransız sinemasının önemli simalarından François Ozon'un yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu “Frantz”; faşist Hitler Almanya'sının kilometre taşlarının itinayla döşenmeye başlanıldığı, tarihi dönemin atmosferinin de başarıyla yansıtıldığını düşündüğümüz, sıra dışı bir drama olarak geliyor karşımıza...

    Gelin isterseniz, 11.1 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilerek; 3 Eylül 2016'daki dünya prömiyeri, "Altın Aslan" ödülü için yarıştığı Venedik Film Festivali'nde yapılan ve "entelektüel seviyesini her projesinde takdir ettiğimiz" Ozon'un vermeye çalıştığı mesajların yeterince anlaşılamaması sebebiyle, brüt 6.3 milyon dolarlık bir hasılat rakamıyla gişeye çakılmış olan bu filme biraz daha yakından bakalım...

    ***

    - 1919, Quedlinburg (Almanya'nın Saksonya - Anhalt eyaletinin batısındaki Harz ilçesinde, Harz dağlarının hemen kuzeyinde yer alan bir kasabadır... 1994'te kasabadaki kale, kilise ve eski yerleşim birimleri; UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne eklenmiştir...) -

    Kasabanın pazarından çiçek alarak, Birinci Dünya Savaşı'nda Alman ordusunun mensubu bir asker olarak Fransızlar ile savaşırken cephe de hayatını kaybeden nişanlısı Frantz Hoffmeister'in (Anton von Lucke) mezarını ziyarete giden Anna (Paula Beer); Frantz'ın mezarı üzerinde, kendisinden önce konulmuş misler gibi kokan taze güllerin varlığını fark eder...

    Ve...

    Ciddi anlamda meraklanarak, hemen yakınlardaki bir mezarda düzenleme yapmakta olan mezarlık görevlisine (Rainer Egger); Frantz'ın mezarındaki gülleri bırakanın kimliğini sorar...

    Mezarcının yanıtı, söz konusu yabancı kişinin; kendisine bahşiş olarak vermiş olduğu, cebindeki madeni 2 Fransız Franc'ını çıkartarak göstermek olur...

    ***

    Eve dönen Anna durumdan, biraz da gülleri bırakanın kimliğini merak etmesi yüzünden; ilk olarak Frantz'ın annesi Magda Hoffmeister'e (Marie Gruber) söz eder...

    Ancak oğlunun, bir Fransız arkadaşının bulunup bulunmadığına dair herhangi bir somut bilgiye sahip olmayan Magda'nın tepkisi; "Savaş öncesinden bir Fransız dostudur" şeklinde olur ve bundan, Frantz'ın babası Hans'a söz etmemesini tembihler...

    Ki Dr. Hans Hoffmeister (Ernst Stötzner) aynı esnada, savaşta bacağından yaralanmış olan hastası Bay Kreutz'u (Johann von Bülow) muayene etmektedir...

    Fakat Kreutz'un doktora gelmesinin tek nedeni bacağını göstermek değil aynı zamanda, yas tutmakta olan Anna'ya evlenme teklif etmektir de...

    Ama Anna, anında geri çevirecektir Kreutz'un bu teklifini...

    ***

    Neyse...

    Doktor, Magda ve Anna oturmuş akşam yemeklerini yerlerken, birden evlerinin kapısının zili çalıverir...

    Kapıyı açtığında Anna, zili çalanın; içeri girmeye cesaret edemediği için koşar adım evden uzaklaşmakta olan bir erkek olduğunun ayırdına varır...

    ***

    Ertesi gün...

    Yeniden mezarlığa giden Anna bu kez, Frantz'ın mezarının başında yakaladığı yabancıyı; bir ağacın duldalığına gizlenerek izler...

    Cesaretini toplayan yabancı yani Adrien Rivoire (Pierre Niney), Dr. Hans Hoffmeister ile konuşmak üzere; bir odasını muayenehane olarak kullandığı, evlerine gider...

    Ama Adrien'in Paris'ten gelmiş olan bir Fransız olduğunu öğrenen doktor kendisinden, hemen evlerini terk etmesini ister...

    Bunun üzerine, "Haklısınız doktor... Ben de askerdim... Ben de bir katilim..." diyerek lafı çok da uzatmayan Adrien; meramını anlatamadan, evden çıkıp gitmek zorunda kalır...

    ***

    Adrien evden çıkar çıkmaz doktorun yanına giden karısı Magda ve özellikle de gözlerinden yaşlar süzülmekte olan Adrien'i, iki gündür Frantz'ın mezarının etrafında görmüş olduğunu ifade eden Anna; Adrien'in, Frantz'ın arkadaşlarından biri olabileceği tahmininde bulunurlar...

    Doktor olumsuz bir tepki vermez ve Anna, Adrien'in oteline giderek; kendisine iletilecek, bir zarfın içerisine yerleştirdiği davet notunu, resepsiyondaki görevliye (Axel Wandtke) teslim eder...

    Üstelik de, otelin lobisinde arkadaşlarıyla beraber takılarak birasını yudumlamakta olan Bay Kreutz; Anna'yı görür görmez yerinden fırlayarak, onu Cumartesi günü yapılacak dansa götürmeyi önerecekken...

    ***

    Çok geçmez...

    Kendisine bırakılan notu alan Adrien, anında Hoffmeister ailesinin davetine icabet eder...

    Böylelikle de artık, herkesin birbirinden öğreneceği; o ana kadar gizli kalmış olan pek çok husus bulunmaktadır...

    Ancak elbette "spoiler" vermek suretiyle, fırsat bulup da filmi henüz izleyememiş olanların ağızlarının tadını kaçırmak tarzımız olmadığı için; biz burada noktalıyoruz yorumumuzu...

    Dakika 15...

    Vizyona girdiği yıl sinema salonunda, büyük bir ilgi ve beğeniyle izlediğimiz filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; beklenmedik ters köşe sürprizleri de bünyesinde barındıran, 98 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

    Keyifli seyirler,
    Deniz O.
    Deniz O.

    Takipçi 170 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    3 Ocak 2018 tarihinde eklendi
    Hepimiz doğduğumuz aile sisteminin kaderinden ve dinamiklerinden etkileniriz. Sistemin kolektif gücü hiç tanımadığımız aile bireylerinin bile yaşadıkları olaylardan dolayı kendi kaderimizin etkilenmesini sağlayabilir. “Dede erik yeri torunun dişi kamaşır...” Oysa sistem sadece aile bireylerinden oluşmaz. Kan bağı olmayan kişiler de sistemimizde önemli rol oynuyor olabilir. Bu kişiler bir şekilde ailemizle ilişkide olmuştur. Bu ilişki nasıl oluşur? Bir iş ortaklığından ailenin batmasına sebep olan veya ailede bir kişinin ölmesine neden olan biri olabilir. Aile üyelerinin birinden ayrılmak istememesine rağmen terk edilen eski nişanlı veya sözlü olabilir. Trafik kazasında kazaya sebep veren biri olabilir. Hatta dünyaya gelecek bir bebeğin düşmesine veya kürtaj edilmesinde önemli rol oynayan biri olabilir... Tüm bu kişiler genellikle sistemde dışlanırlar. Oysa etkileri hala ailenin üzerindedir.

    Bu kadar savaşın gerçekleştiği 20. Yüzyılda doğan nesiller savaşta olan olayların, gizlenen sırların etkilerini hayatlarında farkında olsalar da, olmasalar da hissederler. Sanki hayatlarını derinden etkileyen bir güç vardır.

    spoiler: Frantz isimli film I. Dünya Savaşı’nın hemen sonraki dönemde geçiyor. Anna’nın nişanlısı Frantz savaşta vefat etmiştir ve Anna nişanlısının ailesinin yanında hep beraber yas tutmaktalardır. Bir gün Frantz’ın mezarının başında hiç beklenmeyen biri belirir. Bir Fransız genç... Kısa bir süre sonra anlaşılacağı üzere Adrien adındaki bu genç savaşta Frantz’ı öldüren kişidir. Bu olayın yükünü atabilmek için Almanya’ya gelir, kurbanın aile ile tanışır. Önceleri kimliğini açıklayamaz ancak tek niyeti af dilemek ve yükünü az da olsa azaltmaktır.


    spoiler: Başlarda Anna ona karşı çok tepkili de olsa, yavaş yavaş Frantz’ın babası başta olmak üzere, onun ölümünün tek sorumlusunun Adrien olmadığını görmeye başlarlar. Büyük bir savaşın ortasında kalmış gençler mi sorumludur? Yoksa savaşı alkışlarla karşılayanlar ve oğullarını savaşa yollayan babalar mı? Yoksa onları savaşı alkışlatmaya teşvik eden politik düzen ve geçmişte yaşanan olaylar mı? Tüm bu olayların ötesine bakıldığında herkesi kurbanların kurbanı olduğu gerçeğini görmeye ve olanı olduğu gibi kabul edip, şu andaki kurbanın Adrien olduğunu görmeye başlarız. Tüm aile onu affetse de o kendi kendini affetmemektedir.


    Yazının tamamı TuvaletKagidinaNotlar.Blogspot.com da...
    rudeonerudeone
    rudeonerudeone

    Takipçi 1.698 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    26 Eylül 2017 tarihinde eklendi
    İster yönetmen Ozon, ister hikayenin kendisi, ister oyuncu kadrosu, ister siyah-beyaz estetiği deyin, hepsi tek bir kapıya çıkıyor: Son yılların görülmesi gereken filmlerinden birine. Hitchcockvari bir gerilim, şüphe, sürükleyicilik, yer yer drama, yer yer romantizme kayan, arka planda ise her daim savaş ve savaşta yitirilenlerin olduğu, birden fazla konuyu başarıyla ele alan bir film "Frantz". Tecrübe edilmesi şart.
    martinscorsese
    martinscorsese

    Takipçi 127 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    30 Mayıs 2017 tarihinde eklendi
    Savaş karşıtı bir film, insanların hiç tanımadıkları birine sırf ırkı yüzünden nasıl düşman olduklarını anlatıyor. Ayrıca aşk ve aile ilişkileri üzerinden başkalarının mutlu olması için yapılan fedakarlıklar ve söylenen yalanları güzelliyor. Filmin politik görüşlerine katılsam da sosyal görüşlerine katılmıyorum bence gerçeklerle yüzleşmek gerek.
    Serra B.
    Serra B.

    2 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    14 Aralık 2016 tarihinde eklendi
    Duygusal bir film.. güzel.. Yarım puanı filmin birkaç dakikası hariç siyah beyaz izlediğim ve sürpriz olması gereken en önemli durumu daha filmin başından sonuna bildiğim için kırdım. İyi seyirler!
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top