Yine Yılmaz Erdoğan ve Yine bir Hakkari öyküsü... Belki de Hakkari’yi değişik olarak ele alan ve bize tanıtan nadir insan kendisi. Orada da bir yaşamın olduğunu, ama biraz batıda yaşayanlardan farklı bir yaşam sürüldüğünü inadına bize anlatmaya çalışıyor. Bunu kimi zaman güldürerek; kimi zaman da “bana oradan bir peçete verir misin?” cümlesini kurdurarak yapıyor.
Ekşi Elma Filmi Konusu:
Ekşi Elma filminin hem senaristliğini hem de yönetmenliğini Yılmaz Erdoğan yapıyor. Oyunculuğunda da geri kalmıyor ve Hakkari Belediye Reisi Aziz Özay olarak karşımıza çıkıyor. Bu resisin özelliklerinden biri şehirde nam salmış meyve bahçesi. Öyle ki; bahçesi için mühendis getirmeyi bile düşünüyor. İkincisi ise sert mizacı ve bu mizacını ailesi üzerinde ( özellikleri kızları) göstermesi. Film sert bir baba ve 3 kızının arasındaki ilişki şeklinde geçiyor. Bu yolculuk içerisinde ise, o yörenin örf ve adetlerine, aile ilişkilerine, yaşam koşullarına tanık oluyorsunuz. 3 kızın hayatının bir babanın iki dudağı arasında olduğunu görüyor, koltuğunuza yapışıp halinize şükrediyorsunuz. Film Türkan, Muazzez, Safiye’nin hayatı çerçevesi içerisinde dönse de; dönem filmi özelliği de taşıdığından o dönemin siyasi, toplumsal hareketlerini de görüyorsunuz. Ayrıca Erdoğan’ın bu 3 kadını yazarken, teyzelerinden yola çıktığını da belirtelim.
Ekşi Elma Filmi Oyuncuları:
Filmin başrolünde Belediye Reisi olarak Yılmaz Erdoğan bulunuyor ( Aziz Özay) Oyunculuğunu burada tartışmak yersiz kalır. Yine karakteri bize hissettiriyor. Bu filmde sert mizaçlı bir kişiliği yansıtan Erdoğan “Pekii Zeki Müren de bizi görecek mi?” sorusuyla karşılaşmıyor ve doğal olarak bizde tebessüm yaratmıyor ama seyirciye “babaya bak!” dedirterek ne kadar iyi bir dram oyuncusu olduğunu da kanıtlıyor.
Aziz Bey’in Kızlarını oynayan Muazzez (Farah Zeynep Abdullah), Türkan (Songül Öden) ve Safiye'nin (Şükran Ovalı) durumu kotardıklarını söyleyebiliriz ama Songul Öden’in “silik” bir rolde bulunmasına rağmen tecrübesiyle ön plana çıktığını belirtebiliriz. Her ne kadar hikaye Muazzez’in üzerine yönelse de Farah Zeynep Abdullah bu görevi yerine getirememiş. Songül Öden bir şekilde ön plana çıkıyor ve durumu kurtarıyor. Filmde de olduğu gibi oyuncu arkadaşlarına kol kanat geriyor.
Ayrı bir paragraf açmamız gereken kişi ise Fatih Artman. “Çekingen mühendis” rolünü öyle bir yansıtıyor ki; Behzat Ç.’deki başarısının “tesadüf” olmadığını gösteriyor. İşinde, özel hayatında hep düzgün bir adam olmayı seçen mühendis karakterini oldukça iyi yansıtan Artman, gelecek için de umut saçıyor. Batı – doğu kültür çatışmasının yaşandığı sahnelerde trajikomik sahnelerin havasını izleyiciye iyi yansıtıyor.
Hem senaristliğini hem yönetmenliğini üstlendiği altıncı uzun metraj filmi Ekşi Elmalar ile bir kez daha sinema seyircisinin karşısına çıkan Yılmaz Erdoğan, yine izleyenleri etkileyeceğe benziyor. Kendinden nefret ettiren bir mizaçla başladığı filme, seyircide acıma duygusu yarattırarak karakter dönüşümünü başarıyla gerçekleştiriyor.
Öncelikle filme Vizontele beklentisi ile gitmemenizi tavsiye ediyorum. Dram sahnelerinin ağır bastığı bir film olarak gitmeniz hikayeye odaklanmanızı kolaylaştırır. Onun dışında filme getireceğimiz en büyük eleştirilerden bir tanesi de o zamanın siyasi hareketlerine bir şekilde “girsem mi girmesem mi?” tereddütü yaşaması. Öyle ki; “şimdi buna ne gerek vardı?” sorusunu kendinize soruyorsunuz. Ayrıca hikayeyi toplayayım derken, şehir hayatının hikayede çok fazla yer almaması ve ıskalanması bir eksiklik olarak göze çarpıyor.
Sonuç olarak peçetelerin havada uçuştuğu son sahnede kızlarının Aziz Bey’i affetme izlenimini görüyorsunuz. Bakalım sizde de aynı hisler uyanacak mı? İyi seyirler.