The Shallows, Gossip Girl'den tanıdığımız Blake Lively'nin başrolünde olduğu bir köpek balığı filmi. Konusunu şöyle özetleyebilirim: "Bir süre tatil yapmak için cennet gibi bir sahile gelen Nancy, orada dinlenip birkaç adamla birlikte sörf yapmaya başlar. Ve yavaş yavaş gece olduğunda da Nancy, yalnız başınayken bir köpek balığının saldırısına uğrar ve kayalıklarda mahsur kalır. Nancy, tek başına hayatta kalmaya çalışacaktır."
Bu filmden iyi şeyler bekliyordum açıkçası. Çünkü filmin yönetmenin daha önceden yaptığı eğlenceli işleri biliyorum ve Jaws'dan beri de başarılı bir köpek balığı filmi görmemiştim. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim: The Shallows, Jaws'dan beri yapılmış en iyi köpek balığı filmi. Aslında bu pek de bir şey ifade etmiyor çünkü bundan önceki en popüler köpek balığı filmi Sharknado serisiydi. Film yine de eğlenceli, ondan kuşkunuz olmasın.
İyi yanlardan başlayayım. Blake Lively'nin performansını bu filmde çok iyi buldum. Bütün filmi başarıyla taşımayı başarmış ve karakterine bir gerçekçilik kazandırmış. Filmi izlerken onun yaşadıklarını hissedebiliyorsunuz. Bu sayede de film, seyirciyle bağ kurmayı başarıyor.
Ayrıca filmin tek başına hayatta kalma konsepti de oldukça başarılıydı. Konsept, filmde oldukça sade ama korkutucu bir şekilde anlatılmış. Bu sayede de filmde herhangi bir karaktere bir şey olduğu zaman tehlikenin gerçek olduğunu hissedebiliyorsunuz.
Filmdeki köpek balığının CGI oluşu bariz ortada olsa da, bu işi epey iyi kotarmışlar. Teknolojinin gelişmesine rağmen Jaws'daki köpek balığının en gerçekçi köpek balığı olduğunu düşünsem de, bu filmdeki köpek balığı beni hayal kırıklığına uğratmadı. Oldukça etkileyici bir havası vardı bu filmde.
Şimdi The Shallows, bütün bu yönleriyle ve hatta manzaraları, tarzıyla oldukça eğlenceli bir yaz filmi olmayı her açıdan başarıyor. Filmi gerilmeden ve eğlenmeden izlemek çok zor. Fakat bu film, "mükemmel" yaz filmi değil. Nedenleri de şunlar:
Film bütün sadeliğine rağmen son 10 dakikasını çok abartıyor. Tahmin edilemez seçimler ortaya çıkıyor ve film kendi havasını biraz yitiriyor. Spoiler vermeyeceğim ama köpek balığı ile kapışma sahnesi, daha mantıklı bir şekilde sona erebilirdi.
Bir de, Nancy'nin yaptığı akıllı seçimlere rağmen filmdeki herkes çok aptaldı. Özellikle bu kısım, filmin en kötü tarafıydı. Mesela, 2 sörfçü denize açılırken Nancy "Dikkat edin, köpek balığı var!" diye bas bas bağırırken sörfçüler "Burada köpek balığı olmaz, merak etme." diye aptalca bir şey söylüyorlar. 2 dakika sonra da köpek balığı onları yiyor zaten (burada spoiler yok, merak etmeyin). Özellikle de filmin yarısındaki sarhoş adam gerçekten sinir bozucuydu ama detaya girmeyeceğim. Filmin en kötü taraflarından biriydi.
Bunun dışında filmdeki teknolojinin kullanımı biraz abartılmış. Skype'da konuşurken ekranın bütün filmi kaplaması gibi şeyler oldukça gereksiz kaçmış.
Son olarak da şu var: Film her ne kadar iyi hazırlanmış olsa da, salondan çıktıktan bir süre sonra etkisi geçiveriyor. Filmi izlerken etkilendiğiniz anlar oluyor ama daha sonra hiçbir şey ifade etmiyor seyirci için. Sadece anlık bir film kısacası.
Eğer toparlayacak olursam, The Shallows oldukça eğlenceli bir yaz filmi. 13+ yaş sınırına rağmen oldukça sert ve etkileyici sahneleri var ve bu da filme çok başarılı, ciddi bir ton hazırlamış. Sonucun daha iyi olmasını istedim ama filmin eksiği epey var. Ama eğer izlerken oldukça eğlenip gerileceğiniz, salondan çıktığınız andan sonra da unutacağınız bir film arıyorsanız, The Shallows'u izlemelisiniz, adrenalin dolu bir film olmuş.
FİLMİN İYİ YANLARI:
+ Blake Lively.
+ Köpek balığı.
+ Oldukça sade ve sert tarzı.
FİLMİN KÖTÜ YANLARI:
- Bazı aptalca seçimler.
- Son 10 dakikanın biraz abartılmış olması.
- Skype sahnelerinde telefondaki görüntünün bütün ekrana yansıtılması.
TOPLAM PUAN: 7/10