Senaryosu, Andrew Lanham tarafından yazılan “The Kid”, Vincent D'Onofrio’nun yönetmen koltuğunda oturduğu yarı biyografik bir drama…
8 Mart 2019 tarihinde Amerika’da vizyona giren filmin, 5.9/10 (6.693 oy) ve 3.2/5 (270 oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 5.3/10 (45 yorum) ve 51/100 (15 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, her ne kadar oylamaya katılan sayıları çok yüksek olmasa da, yapımcılarını hayal kırıklığına uğratan bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi…
Yine de isterseniz, 8 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilen ve şu ana kadar da sadece 1.6 milyon dolarlık bir hasılat yapabilen bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle birde biz inceleyerek yorumlayalım, ardından da puanlamaya çalışalım…
Ancak, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik halini aldığı üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, sağlam oyuncu kadrosunun yanı sıra western filmlerinin efsane karakterlerinden Billy The Kid’in de sahne aldığı Rio isimli bir başka çocuğun hikâyesi ile kurtlar sofrasında kendine yer kapmaya çalışan bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Evet, gerçekten de “The Kid”, başta Şerif Pat Garrett rolündeki Ethan Hawke ile Billy the Kid’i canlandıran Dane DeHaan ve henüz ilk filmi olmasına rağmen küçük Rio Cutler’ı oynayan Jake Schur olmak üzere, bütün oyuncu kadrosunun yeterince iyi iş çıkarttığı bir film olmuş…
Eğer kadrodaki isimlere biraz dikkatlice bakılacak olursa filmde, yönetmen Vincent D'Onofrio’nun bizzat kendisi (Şerif Romero) ile birlikte kızı Leila George (Sara Cutler) ve oğlu Hawk D'Onofrio’nun da (Oran Moler) rol aldıkları hemen fark edilecektir…
Şimdi tam da bu noktada, “İyi de hocam, bu biraz da aile kıyakçılığı olmamış mı?” diye bir soru sorabilirsiniz…
Bizce, hayır…
Zira aile üyelerinin üçü de işlerinin hakkını vermişler…
Filmin ağır ilerleyen (ve başta da vurguladığımız gibi “Billy The Kid” karakteri ile süslenmemiş olsa oldukça yavan da kalabilecek olan) dramatik hikâyesi, dokunsan yıkılacak kadar ucuz görünen dekorları ve sade kurgusu, bu tür filmlerde, bol çata patlı ve biraz daha şatafatlı bir şeyler bulmayı uman sinemaseverleri tatmin etmemiş olabilir…
Ama zaten büyük Hollywood stüdyolarında da artık o eski günlerdeki pahalı westernlerden pek çekilmiyor…
Çekilenler de western değil onun modern türevleri oluyor…
O nedenle, sadece teferruat olarak gördüğümüz işin bu kısmına çok da fazla takılmamak gerekiyor…
Nihayetinde, “The Kid” in arşivlik bir başyapıt olmadığını da bildiğimize göre, bizi burada ilgilendiren asıl şey, bu filmin 100 dakika boyunca izleyene hoşça vakit geçirtip geçirtmeyeceği…
Şahsen biz, bu konuda pozitif düşünenlerdeniz…
Belki, yine klasik bir laf olacak ama bütün bu sıraladıklarımızın tamamı filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…
İlk önerimize gelince:
O hakkımızı da bu kez; sinemasever dostlara,” Bazen de armudun sapı, üzümün çöpü demeden izleme listelerimizde bu tür çerezlik filmlere de yer vermeyi bilmeliyiz…
Yoksa bu hayat çekilmez” diye seslenerek kullanmış olalım…
Sonuç olarak, tüm eksikliklerine rağmen oyuncu kadrosunun performansı nedeniyle puan olarak 2,5 verdiğimiz bu film için önerimiz de, yapılmış ve yapılacak olan olumsuz yorum ve puanlara aldırmadan “bir şans verilebilir” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler…