BU YORUM FİLME AİT DETAYLAR İÇERİR. YORUM OKUYUCULARININ ÖNCE FİLMİ İZLEYİP SONRA YORUMU OKUMALARINI ÖNERİRİM.
Kızlarımız Marcia, Claire ve Casey’nin Kevin’in Dennis benliğiyle kaçırılmasıyla başlayan Korku-Gerilim beklentimiz, aynı zamanda Dr Karen Fletcher’ın da tezi olan bu kişilik bölünmesinin vakada, sadece psikolojik değil, aynı zamanda nörolojik ve fizyolojik değişimler de yarattığını savunduğu, Kevin’daki 24’üncü kişilik olarak izleyiciye bildirilen, “Canavar” tehdidiyle başlıyor. Bu, Korku-Gerilim türlerinin neredeyse kadim kuralı olan “Tehdit Et ve Bekle” yöntemi elbette. Film, yarısını geçtiğimiz süresine kadar, Kevin’ın “Canavar” benliği dışında, diğer kişiliklerinin (Bence, Dr.Flether’ın tezinin inandırıcılığı dışında, Korku-Gerilim beklentimize hatrısayılır katkısının olmadığı ) kızlarımızın yanında belirivermesiyle canlı tutulmaya çalışılırken; bu benliklerin, Kevin’in değişen kıyafetleriyle de betimlenmesi filmin en zayıf ve aynı zamanda sıkıcı bölümünü oluşturuyor.
Film, bu eğilimiyle, Korku-Gerilim türünden Gizem-Psikoloji türüne yöneldiğine inandığımız; Dr.Fletcher’ın, tezi için mükemmel kanıt olduğunu düşündüğü Kevin’ın ve ona görünen benliği olan Barry’yle yaptığı psikoterapi seans sahneleriyle ve arada Casey karakteri için geçmişe dönüşlerle ilerlerken, Casey’nin Kevin’ın çocuk benliği ve aynı zamanda bütün benlikleri onun yönettiğini anladığımız Hedwig benliğini kullanarak giriştiği, en son kaçış denemesinin de başarısız olmasıyla; seyircinin beklentisini gerçekleştiriyor ve Korku-Gerilim fitilini nihayet ateşleyebiliyor.
Bu noktadan sonra film, asıl kimliğini geç de olsa kazanıp; tüm sorular, domino taşlarının birbirini düşürmesi gibi art arda cevap bulmaya başlıyor. Taahhütlerimin farkındayım dermişcesine, yoğun, hızlı ve akıcı bir görsel anlatımla, korkuyu ve gerilimi izleyiciye hissettirmeye başlayan film, sonlara doğru iyi çalışıyor olsa da, tehdit unsuru “Canavar”, inandırıcılığı için harcanan tüm o benlikler ve malum tezin içinde, erimekten kurtulamayıp; Korku-Gerilim yeteneğini kaybediyor. Amcası tarafından küçük yaşta istismara uğradığını öğrendiğimiz Casey ise, bu özelliğyile, Kevin’ın etik değerlerince masum olduğu için, çok da şaşırtıcı olmayan bir sebeple, hayatta kalmasına izin veriliyor.
Filmin en son sahnesi ise ayrı bir muamma. Bu sahnede, sanki filmin kendi senaryosunda “Dr.Fletcher’ın Tezi” için yeterli kanıt-sahne-zaman yokmuş gibi, bir de baş rollerini Samual L.Jackson ve Bruce Willis’in oynadığı Unbreakable ( Ölümsüz ) filmindeki Samuel L.Jackson’ın canlandırdığı ve Kevin ile aynı patolojik belirtilerden muzdarip “Mr. Glass” takma adıyla bilinen, ruh hastası karakteri hatırlatarak bağlantı kurmak; bunu da Bruce Willis’in ağzından söyletmek, fevkalade yersiz ve gereksiz olmuş.
Filmi izlemenizi öneririm ancak; Korku-Gerilim beklentiniz yüksek ise, bunda tatminsizlik yaşayabilirsiniz.