Shyamalan Bu Sefer de Başardı!
Yazar: Su BahadırM. Night Shyamalan kariyeri bir hayli iniş çıkışlı bir yönetmen. 25 yılık kariyerinde Altıncı His ve Ölümsüz ile zirveye çıkan, başarısını İşaretler ile perçinleyen, ancak ardından Köy ve Sudaki Kız'ı çekerek yerinde saymaya hatta gerilemeye başlayan, Mistik Olay ile inişe geçen yönetmen, Dünya : Yeni Bir Başlangıç ile gerileyişini sürdürmüştü. Ancak 2015 yılında vizyona giren Ziyaret filmi gerilimin dozunu mükemmel bir şekilde ayarlamış, doğru oyuncu seçimleri ve senaryo ile ters köşe son hazırlamış ve sinemaseverleri memnun etmeyi başarmıştı. Ünlü yönetmenin bir diğer filmi, filmografisinin gidişatı için önemli bir adımdı. Shyamalan'ın yeni proje seçiminin Çoklu Kişilik Bozukluğu'na dair olacağı ortaya çıktığında da beklenti bir hayli büyüdü. Zira konu ilginçti ve herkes ünlü yönetmenin batacağını mı yoksa çıkacağını mı merak ediyordu. Nihayet beklenen film geldi ve ABD'den 3 hafta sonra sinemaseverlerle buluşmaya başladı ülkemizde.
Parçalanmış filmi 23 kişiliğiyle birlikte yaşamakta olan Kevin'ı temel alıyor. Kevin 23 kişiliğinin idareyi devralma savaşı arasında sıkışıp kalmış bir adam ve ağırlıklı olarak modaya meraklı, iyi niyetli ve neşeli Barry'nin etkisinde yaşıyor. Ancak bize basit gelebilecek bir olay sonrası çocukluk travmaları tetikleniyor ve Barry'nin yerini daha tehlikeli ve sapkın inançları olan 2 kişilik alıyor. Kevin'ın uyku durumunda geçirdiği bu sürede idareyi ele alan iki kişilik, üç genç kızı kaçırıyor ve "ayinleri" için adeta kenara ayırıyor. Film, bu 3 genç kızın hayatta kalıp kalamayacağı ve Kevin'ın şu anda kim olduğu, hangi karakterinin öne çıktığı gerilimiyle geçiyor. Filmin ilk yarım saati durağan ve diyaloglar altı boş gelse de yarım saatin sonunda filmi soluksuz izlemeye başlıyorsunuz.
BAFTA ödüllü James McAvoy'u Narnia'nın Bay Tumnus'ı olarak ya da X-Men'in yeni nesil Charles Xavier'ı olarak tanıyoruz. Ünlü İskoç yıldız Hollywood'un klasik kesim erkek oyuncularından ziyade biraz daha farklı bir kesimine ait. Fiziksel görünümü ile ne yakışıklı ne çirkin, ne sert ne yumuşak, ne kötü ne iyi bir imajı var. Bu sayede hemen hemen her rolü kendine uydurabiliyor ve başarılı bir şekilde altından kalkabiliyor. M. Night Shyamalan'ın oyuncu seçimleri olabildiğince bu tipteki oyunculardan oluşuyor. Son Hava Bükücü'de birlikte çalıştığı Dev Patel, Sudaki Kız ve Köy'de birlikte çalıştığı Bryce Dallas Howard, Altıncı His ve Ölümsüz'de birlikte çalıştığı Bruce Willis her zaman ikili rollerin altından kalkabilecek ve filmin iyisini de, kötüsünü de oynamayı başarabilen isimler. McAvoy'u da rahatlıkla bu listeye eklemek mümkün. Onu şu ana dek Filth'te ve Victor Frankenstein'da kendini beğenmiş ve yozlaşmış bir karakter olarak, Aşkın Halleri ve Aşkın Son Mevsimi'nde romantik bir aşık olarak, yeni nesil X-Men serisinde ise bilge ve iyi kalpli bir mutant olarak gördük. Ünlü yıldızın Parçalanmış filmindeki rolü ise şimdiye kadar üstlendiklerinden bir hayli farklı. Vücudunda 23 farklı kişiliğe ev sahipliği yapan bir adamı canlandırmak elbette bir hayli zorlu bir iş. McAvoy'un verdiği röportajlardan da bu hastalıktan mustarip kişilere ulaşmaya çalışmış olduğunu ancak bir türlü karşılık alamadığını biliyoruz. Oyuncunun elindeki kısıtlı bilgiye ve kısa süreye göre hazırlanmış olduğunu da eklersek işinin ne kadar zorlu olduğunu anlayabiliriz. Ancak McAvoy'un yeteneklerini ortaya çıkaran bu yapımda onun neden Hollywood'un hızla yükselen yıldızlarından biri olduğunu görebiliyoruz. Filmde 23 karakterden yalnızca 7-8 tanesini görebiliyoruz ancak karakterler arasındaki geçişler o kadar keskin ve ani oluyor ki hangisinin hangisi olduğunu takip edebilmek zorlaşıyor. Ancak değişim sahnelerinde McAvoy'un mimikleri, hareketleri ve vücut kontrolü hangi karakterle karşı karşıya olduğunuzu anlamanızı sağlıyor. Son olarak ortaya çıkan 24. karakter ise oyunculuk performansı açısından diğerlerine göre daha zorlu olmasa da bir hayli etkileyici bir vücut dili talep ediyor.
Filmin diğer iki desteği ise The Witch ile yıldızı parlayan Anya Taylor Joy ve emektar oyuncu Betty Buckley oluyor. Joy bu film ile kariyerinde sağlam bir adım atmış diyebiliriz. Çaresizlik ve korku içindeki, hayatı boyunca boyun eğmeye alışmış bir genç kızın hayata tutunmak adına ne kadar ileri gidebileceğinin yanı sıra geçmişteki yaralarıyla nasıl mücadele ettiğini de gerek duygulanarak gerek onunla birlikte gerilerek fark ediyoruz. Buckley ise zeki ve şefkatli psikiyatr rolünün altından kolaylıkla kalkıyor.
Filmin müzik seçimlerinden çok efekt seçimleri öne çıkıyor. Gerilim atmosferini sürekli olarak korumayı başarak efektler özellikle doğal seslerden seçilmiş. Kilit sesi, trafik sesi, hayvan sesi, gıcırdayan zemindeki ayak sesi derken filmin efektleri adeta filmin kendi doğasında gelişiyor. Böylece filmin en güvendiği kozuna, oyuncuların mimik yeteneğine odaklanabiliyoruz.
Filmin sonunda karşımıza çıkan birkaç dakikalık Bruce Willis sahnesi ise, seyircilere etkili bir ters köşe yaparak, filme yepyeni bir atmosfer kazandırıyor. "Parçalanmış" tıpkı fraktal bir resim gibi, kendi içinde ifade ettiği bir bütün mevcut, ancak (Wllis göndermesi ile) "Ölümsüz" filmine bağlandığında, aynı dokuyu taşıyan daha büyük bir resme dönüşüyor. Shyamalan evreninin en etkili filmlerinden biriyle bütünleşen "Parçalanmış", iki ayrı parçayı birleştirip homojen bir yapı oluşturuyor.
Saf bir gerilimden öte işin içine psikolojiyi sokan, çocukluk travmaları ile derinleştirilen, beynin gücü ile bilimkurgu-fantastik-doğaüstü arasındaki dengeyi başarıyla kuran Parçalanmış, yalnızca gerilim sevenlerin değil, "insan"a dair derinliği seven her türlü seyircinin görmesi gereken bir yapım!