Senaryosunu da kaleme alan Çigdem Sezgin'in yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "Kasap Havası"; başrol karakterlerinden Leyla'nın (Şenay Gürler) eski...
Ve...
Leyla ile tanışması sonrasında Ahmet'te (İnanç Konukçu) oluşacak yeni "gönül yaralarının" damgasını vuracağı, sıra dışı bir drama olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz, oldukça düşük bir bütçeyle İstanbul'da çekildiği her halinden belli olan bu filme biraz daha yakından bakalım...
***
Film...
Gümbür gümbür çalınan davul zurna eşliğinde...
Leyla'nın terzilik yapmakta olduğu AVM'deki bitişik dükkandaki kuaför komşusu Selman (Çağdaş Suseven) ve onun müstakbel karısı Berna (Esin Harvey) ile onlara eşlik edenlere...
"Allah belanızı versin!" şeklinde tepki göstererek...
Söz konusu gelin ve damat...
Selman ile Berna'nın binecekleri...
Düğün otomobilinin ön kaputundaki bebek süsünü koparıp yere attığı bir sahne ile başlar...
***
Zira...
18 yıl önce kendisini terk ederek Almanya'ya yerleşen ilk göz ağrısı Semih'e (Hakan Karahan) ilaveten...
Şimdi de...
Yıllarca beraber olduğu kuaför sevgilisi Selman...
Kendisinin yerine...
Daha genç yaştaki Berna ile evlenmiş...
***
Böyle olunca da...
Aynen o günün akşamında olduğu gibi...
Annesi İfakat'ın (Feriha Eyuboğlu) tüm dırdırına rağmen...
Arkadaşı Mehtap (Nurcan Eren) ve kız kardeşi Kamuran (Aslı Bankoğlu) ile beraber...
Efkar dağıtmak amacıyla rakısını yudumlamakta...
***
Ertesi sabah da...
Hızını alamayan aynı Leyla...
Gürültü yaptıkları gerekçesiyle saçını başını yolacağı Berna ile kocası Selman'a saldırabilmekte...
***
Ve elbette...
Annesinin söylenmelerinden bıktığı için de...
Evde içerek demlemek yerine...
Bütün bir akşam boyunca...
Göz göze kesişeceği ticari taksi şoförü Ahmet...
Ve...
Ahmet'in arkadaşı Özkan (Berk Balcı) ile de karşılaşacağı meyhaneye...
Mehtap ile birlikte gitmeyi de tercih ederken...
***
Gecenin finalinde de...
Leyla ile Mehtap...
Meyhanenin kapısında kendilerini beklemekte olan Ahmet'in taksisine...
Yolcu olarak binebilmektedirler...
***
Derken...
Çok geçmeyecek ve yolda Mehtap'ı evine bırakan...
Ardından da aracını sağa çeken Ahmet...
Arka koltukta oturmak da olan Leyla'yı...
Yanına davet edecek...
***
Ve böylelikle de...
Orta yaşlarındaki Leyla ile genç Ahmet...
Yepyeni bir aşk macerasına yelken açacaklardır...
***
Üstelik de...
Annesi Muazzez (Özay Fecht), Ahmet'i...
Hülya (Cemre Ebuzziya) adındaki bir kızla baş göz etmek istemekte...
Ve...
Özkan ile dayısı Muhittin (Levent Ülgen) tarafından da...
Dostane bir biçimde uyarılmaktayken...
***
Ama...
Daha da önemlisi...
Ölüm döşeğindeki annesiyle (Saadet Çıracı) vedalaşmak arzusundaki Semih...
Son bir kez daha...
Almanya'dan çıkıp İstanbul'a gelecek...
Ve geldiğinde de...
Leyla ile birbirlerine tesadüfen de olsa yeniden rastlayacakken...
Dakika 55...
***
Şenay Gürler ve özellikle de İnanç Konukçu'nun, şahane performanslar sergilemeye devam edecekleri...
Buram buram rakı ve romantizm kokan bu filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; ters köşe sürprizleri de bünyesinde barındıran, 80 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,