Soruyorsunuz, diyorsunuz ki: ama neden?
Yazar: Burçin AygünTürk korku sinemasının önlemez ilerleyişi devam ediyor. Gerek gerçek anlamda rahatsızlık veren, geren, korkutan ve dikkat çekmeyi başaran yerli filmler, gerekse ortalama olarak bu sonsuz denizde yüzmeye devam edenler. Bir de arada “eh olmasa mıydı?” dediklerimiz. Geçtiğimiz günlerde vizyona giren Mel-un adlı yeni Türk korku filmi de, son iki skalanın arasında bir yerlerde gezinen, belki iyi niyetli ancak bir türlü olmamış/olamamış çalışmalardan bir tanesi.
Günümüz korku sineması bambaşka yerlere giderken (ki halen gitmeyen örnekler de çoğunlukta), belli bir eksenin etrafında dönüp duran, bir bakıma kısırlaşmış diyebileceğimiz yerli korku filmleri yavaş yavaş can sıkmaya başlıyor. Mel-un filmi ise ne yazık ki bu geleneği devam ettirenler arasına katılıyor. Bildiğimiz cinli hikayeler arasına katılan, yeni bir şeyler sunmak konusunda geride duran proje, türü sevenlerin pek de mutlu olarak salondan ayrılamayacağı işlerden.
Mustafa Kara’nın yönetmenliğini yaptığı filmde, bir kez daha Türk korku sinemasının olmazsa olmazları, üç harfliler, cinler başrolde. Hikaye ise bir hayli tanıdık. Bir kurban, ona musallat olan doğaüstü varlıklar, bitmek bilmeyen bir dehşet, seyirciyi germek için kullanılan çeşitli numaralar ve özünde yine başarılı olamayan bir deneme.
Aslında belli bir kısmı iyi niyetle çekilen yerli ürküntüler, bir süre sonra merak unsurunu baltalamaya başlıyor. Bu tür filmlerde karşınıza çıkacak olanların ne olacağını az buçuk bilen seyirci, doğal olarak söz konusu “ürkme” kısmında geride kalıyor. Bunun en büyük nedeni ise, genellikle ortada anlatacak gerçek, güçlü ve ayakları yere sağlam basan senaryoların, anlatılması gereken hikayelerin yer almayışı. Bu bir süre sonra gelenek haline gelince de, izleyici olarak ön yargı ile salona girmek, film bir seviyeye ulaşsa da, korkup, gerilmemek normal hale geliyor. Aynen Mel-un’da olduğu gibi.
Zafer Kaya’nın imzasını attığı ve maalesef bir hayli zayıf kalan senaryo, seyircisine ele geçirilen bir kızı, laneti ve buna karşı koyan insanların serüvenini aktarmak istiyor, ancak atılan taş kısa mesafede yere düşüyor. Oyunculuklar genel olarak vasat kalırken, bütçenin kısıtlı olması sebebiyle artık göze batacak kadar yetersiz görsel efektler işin tuzu biberi haline geliyor.
Zehra Özarslan Çelen, Ayşen Kurç ve Fevzi Altunbulak’ın kadrosunda yer aldığı Mel-un, amatör tavrı, kendini fazlasıyla ciddiye alıp, geride kalmasıyla ne yazık ki başarısız Türk korkusu kervanına katılan filmlerden biri olarak vizyonda yerini alıyor.
burcinaygun@gmail.com