MÜKEMMEL BİR GERİLİM VE KORKU FİLMİ İZLEYİZ PİŞMAN OLMAYACAKSINIZ
2015 Toronto Film Festivali’nde yer alan ve Midnight Madness bölümünde gösterilen Southbound, V/H/S filminin yapımcıları ve The Pact 2 filminin yönetmeninden oluşan kalabalık bir kadroya sahip. Beş farklı hikayeden oluşan film, eleştirmenler tarafından son 10 yılın en iyi korku antolojisi olarak da değerlendiriliyor. Roxanna Benjamin, David Bruckner, Patrick Horvath ve Radio Silence adında “İnteraktif Maceralar” yazan 3-4 kişilik bir grup tarafından yaratılan Southbound, bir yol filmi gibi başlayıp, içerdiği gerilimle beraber, yanına bilim kurguyu ve mistik inanışları da alan oldukça değişik bir film.
Gece otoyoldaki arabanın radyosundan gelen “Pişmanlık, vicdan azabı, özür ve gönül almak, uzun yolda kurtarılmayı bekleyen kayıp ruhlar, geçmişinden kaçan ve acı karanlığa ilerleyen günahkarlar..” üzerine yapılan bir dj konuşmasıyla açılan film, tüm anlatılanların can kulağı ile dinlenilmesi gerektiğini de özellikle vurguluyor.
İlk hikaye; ”The Way Out”, çölde ilerleyen bir arabada, suratı kanlı iki kişinin diyalogları ile başlıyor. Kendilerini takip eden kanatlı yaratıklar, yolda durdukları bir benzin istasyonu ve tuhaf insanlar, ardından çıkmaza girilen bir döngü ve bir otel odası, ilk hikayenin kısa detaylarını oluşturuyor. İkinci hikaye; “ The Siren” da, kaybettikleri grup arkadaşlarının üzüntüsünü yaşayan 3 müzisyen kızın otoyolda başlarına gelen ilginç bir olay anlatılıyor. Yolda kalan kızlara sıcak bir ev ve yemek vermek isteyen garip bir aile ve yedikleri gizemli etten sonraki yaşanan ilginçlikler. Üçüncü hikaye; “ The Accident”, benim en favori bölümüm. Yolda bir araba kazası sonucu çarptığı kızı hastaneye götüren ve bir yandan da 911’deki doktorun telefonda söylediklerini birebir uygulamaya çalışıp kızın hayatını kurtamaya çalışan Joe’nun çabalarını anlatan hikaye, diğerlerine göre en kanlı ve en gerilim dolu olanı. Dördüncü hikaye “ Jailbreak”, “From Dusk Till Down” tarzında başlıyor. Hikayede, bara av tüfeği ile dalan yaşlı bir adamın elindeki fotoğrafda bulunan kızı soruşturması, ve ardındaki kanlı hesaplaşma anlatılıyor. Final bölümü olan “The Way İn” ise, filmin en etkileyici ve sarsıcı hikayesine sahip. 2008 yapımı “The Strangers” filmine benzer şekilde başlayan kısa bölüm, bir ev baskını yapan maskeli adamların, evdekilere verdiği işkence ve zarar üzerine kurulu. Tabii ki bu final bölümü, aslında tüm hikayelerin odak noktası ve kalbi olma özelliğini de taşıyor.
The Twilight Zone (Alacakaranlık kuşağı) seyrediyor hissine kapılacağınız Southbound, her bölümün altyapısının sağlam oluşu ve bir günde yaşanan olaylar zincirinin mükemmel geçişleri sayesinde kendi türüne ait diğer antolojik korku filmlerinden sıyrılmayı başarmış. Filmin başarılı yönetmenleri, Tales from the Cyrpt, Creepshow, The ABCs of Death veya Tales of Halloween filmlerindeki gibi ayrı ayrı hikayeleri anlatan bir antoloji yaratmak yerine, farklı gibi görünse de, aslında birbirini takip eden ve sonunda buluşan, karakterlerin ve olayların iç içe olduğu kısa hikayelere el atmış. Bazı bölümlerde yer alan mizahın yerli yerinde kullanımı asla göze batmadığı gibi, ne gerilimi düşürüyor ne de hikayeyi zedeliyor. The Accident’da yer alan hastanede kıza müdahale gerektiren sahneler, Jailbreak’deki kan banyosu ve makyajlar, ayrıca kanatlı yaratıkların tüm görsel efektleri hiçbir şekilde yapay durmadığı için, izleyiciye de sağlam bir gerilim yaşatıyor. Filmin müzikleri de en az hikayeler kadar başarılı. Arka planda yer alan John Carpenter filmlerinde sıkça rastladığımız synthesizer soundları, filme 80’lerin tadını vererek iyi bir nostalji yaşatıyor. Ayrıca oyunculukların da kaliteli ve düzgün olması, filmi basit bir korku filmi havasından uzaklaştırmış. Filmin mekan tasarımı ise gayet otantik ve ürkütücü olabilecek şekilde itina ile planlanmış.
Aynı olay örgüsü içinde geçen ve cehennem gibi kavramlardan yola çıkarak yaratılan Southbound, her hikayenin sorunsuz kesiştiği ve birbirini izlediği eli yüzü düzgün, kanlı, gizemli ve kaliteli bir korku/gerilim filmi. Her ne kadar biraz beyin yakan tarzı olsa da, bu türden filmlere düşkün olanları fazlasıyla tatmin edecektir.