Hesabım
    Baskın: Karabasan
    Ortalama puan
    2,4
    106 Puanlama
    Baskın: Karabasan hakkında görüşlerin ?

    46 Kullanıcı yorumları

    5
    4 Eleştiri
    4
    8 Eleştiri
    3
    3 Eleştiri
    2
    1 Eleştiri
    1
    9 Eleştiri
    0
    21 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    cevdet C.
    cevdet C.

    Takipçi 25 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    8 Ocak 2016 tarihinde eklendi
    Herkes niye bukadar filmi gömmüş anlam veremedim.
    Tamam bazı yorumlara bende katılıyorum.
    Özellikle küfür konusunda ama birazda gerçekçi olmakta fayda var , erkekler biraraya gelince aynı tür muhabbetler dönmüyor mu? ya da korktuğunuzda bu şekilde küfür etmez miyiz? Benzer durumda siz nasıl cümleler kurarsınız bir düşünün bence.
    İnandırıcılık açısından replikler bu şekilde hazırlanmış olabileceğini düşünüyorum. Tabi kadın seyirciler için biraz sıkıntı olabileceği bir gerçek.

    Filmi izlerken korkmadım ama gerçekten beğendim. Hiç klasik Türk korku filmi gibi değildi, Sanki yabancı korku filmi izliyor gibiydim. Öyle gereksiz, ani gürültülerle insanı hoplatmıyor veya klasik Türk filmi gibi arapça dualar, cinler ruhlar gezmiyor filmde. Hazırlanan ortam ve atmosfer gayet başarılıydı. Verdiğim paranın karşılığını aldım açıkçası.

    Bizden korku filmi çıkmaz gibi önyargılarla filme girmezseniz keyif alabileceğinizi düşünüyorum.
    Murat K.
    Murat K.

    Takipçi 188 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    9 Ocak 2016 tarihinde eklendi
    'Amerika'da vizyona giren ilk Türk korku filmi' 'Genç yönetmen Can Evrenol'un ilk uzun metraj deneyimi' ünvanlarının yanında benim için 'Cinsiz ilk Türk korku filmi' ünvanına da sahip BASKIN,tam seyirlik, samimi, özgün bir iş. Ufak-tefek hatalarının yanında iyi bir oyuncu kadrosuna sahip olması ve küçük detayların peşinden seyirciyi koşturmasıyla olmuş bir film. 'Şu cinlerden bir vazgeçin, farklı bir şey çekin. ' diyen tüm seyircilerin beklentisini karşılayacak bir film. Özellikle final sahnesi ve muhteşem arka jeneriği salondan çıkarken 'çık işin içinden' dedirtiyor. Üstüne oturup düşünülecek sinema filmleri azınlıktayken birde bu film korku türünde olunca takdire şayan bir iş ortaya çıkmış.İyi Seyirler !
    -Spoiler-
    + Senin adın ne evladım?
    - Devletiz lan biz.Devletiz.
    + Sen burada devlet var mı sanıyorsun ?
    -Spoiler-
    Korhan G.
    Korhan G.

    3 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    22 Ocak 2016 tarihinde eklendi
    Türk korku filmlerini kolaya kaçtıkları için artık izleyemiyorum. Bu filmi de tipik bir türk "korku"su sanmış ve gitmeyecektim ki, burada yazılan yorumlarla karşılaştım ve filmi izlemeye karar verdim. Rüzgar gibi sinemalara gelen ve bir çırpıda giden bu filmi son haftalarında (3. haftası!) izlenebilecek bir sinema bulmak zor oldu ama başardım.

    Burada insanların "korku" filmlerini ne kadar küçümsediği görülüyor. Korku filmleri de alt kategorilere ayrılır. Teen-Slasher denilen kesip biçmeli, Gore denilen kanların oluk gibi aktığı, Psikolojik-Gerilimli korku filmleri, Doğaüstü/Şeytanlı (Türk sinemasının çok sevdiği tür), Bilimkurgu Korku hatta Lynch gibi yönetmenlerin sürrealist korku sayılabilecek filmleri de vardır. Bunları sayma sebebim, hepsi tek ana başlık altında toplansa da, TeenSlasher izlemeye giden bir kişinin karşısına kimsenin ölmediği Sürrealist bir korku filmini koyarsanız, ilk yarısında çıkar. Üstüne bir de "ben her ay beş korku filmi izlerim, bu korku filmi değil ki" der.

    "Baskın"a geçecek olursak; yönetmenin ilk uzun metraj denemesi bir film. Daha önce bir kısa film olarak çekilmiş, bunu beyazperdeye taşımış. Oldukça da iyi etmiş, çünkü bu film bundan bir 5-10 sene sonra Türk sinemasında Korku adı altında kült olacaktır. Bana göre filmin en büyük sıkıntısı, kendisinden önce gelen kısa filme bağlı kalması olmuş. Sanki bir kısa filmin, 90 dakikaya yayılmış gibi durması. İlk yarı durağan, karakterlerden biri dışında diğerleriyle çok fazla ilgimiz olmuyor, ikinci yarının başlamasıyla birlikte filmin bitmesi de bir oluyor.

    Gore ve psikolojik-gerilim severlerin beğeneceği birkaç güzel sahnesi var. Ufak eklemelerle çok da efsane olabilirdi belki, kaçırılmış bir fırsat bence. Daha önce de değinildiği gibi sesler başarılı, efektler başarılı. Baş kötü karakterden ziyade (filmde bir tek onu sevemedim, konuşmaları biraz zorlama geldi), tek gözü açık modacı yardımcısı çok iyiydi. Son bölümdeki toplaşmanın bütün elemanların, sinemalara gelen büyük Hollywood yapımlarındakilerden hiçbir farkları yok.

    Malefique denilince aklınıza Angelina Jolie yerine 2002 yapımı korku filmi geliyorsa, Peter Jackson'ı Lord of the Rings yerine Braindead ile anıyorsanız, Darkness (2003) denilince Alacakaranlık yerine kan banyoları düşünüyorsanız bu filmi mutlaka izleyin. Yoksa sevgilimi yanıma alayım da, salak bir korku filmine gidelim, eğlenelim diyorsanız; uzak durun. Piyasada pek çok "korku filmi sevmeyen sevgiliyle gidip, yakınlaşma sağlama" filmi var, devamları da gelir illa. Pop-Corn filmlerine alışmış izleyiciye ezber bozduran böyle yapımları desteklemek gerekir.

    Son olarak filmdeki küfür ve seks dozajı, yabancı benzer filmlerle karşılaştırıldığında oldukça aşağıda. Cem Yılmaz'ın dediği gibi, yabancı filmlerdeki her küfürde aşağıda "kahretsin" yazmasına çok alışılmış. Baştaki seks muhabbeti için bir sürü şey yorum yazılmış ama bu filmde sadece bunlar lafta kalıyor. Fakat şu anda vizyondaki Hateful Eight, bunun bir benzerini hem de erkek cinsel organını gösterek vizyonda kalabiliyor. Kimse "kız arkadaşımdan utandım" demiyor. Ama o "tam bir Tarantino filmi" oluyor, bu ise Türk örf ve adetlerine (!) uymayan bir film. Bizim kendimizi ne kadar yerdiğimizin güzel bir kanıtı bu.
    Deniz T.
    Deniz T.

    1 değerlendirme Takip Et!

    0,5
    11 Ocak 2016 tarihinde eklendi
    Hayatımda izlediğim en iğrenç filmdi. Filmin içeriği sürekli kan ve cinsellikten oluşuyor. Tamamen vakit kaybı bir film. Paranızı ve vaktinize gerçekten yazık. Onca izlenesi film varken tutup bu hem saçma hem de iğrenç filme kazanç sağlamayın , yazıktır.
    Fashion
    Fashion

    1 değerlendirme Takip Et!

    0,5
    7 Ocak 2016 tarihinde eklendi
    Berbattttt bir film sakin ama sakin gitmeyin hem paraniza hem vaktinize yazik ne konu war ne baglanti ne sonuc seytana tapinma gibi sahneler war efeckt hic yok korku hic yok berbattttt
    Sinan F.
    Sinan F.

    1 değerlendirme Takip Et!

    0,5
    4 Ocak 2016 tarihinde eklendi
    sayın yönetmen bey senaryoyu yazan muhterem dersine hiç çalışmmış film berbat yalandan para verdik konu yok küfür tecavüz kırıla az örf adetlerimize saygılı olun salonda milleti yerin dibine sokmanın anlamı yok daha detaylı eleştri içim 05336525658 ararsanız size eleştirilerimi söylemek isterim.
    İpek G.
    İpek G.

    1 değerlendirme Takip Et!

    0,5
    2 Ocak 2016 tarihinde eklendi
    Ayda en az 5-6 film izleyen bir sinemasever olarak şunu söylemek istiyorum ki hayatımda izlediğim en kötü korku filmiydi. Bazı korku filmleri o kadar kötü olur ki güldürür insanı bunda o bile yok. Filmin afişindeki karakterin filmde gösterilmemesi, konuların kopukluğu, sesler... Sadece midem bulandı. Kısacası KESİNLİKLE tavsiye etmiyorum.
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.061 değerlendirmeler Takip Et!

    2,0
    1 Temmuz 2021 tarihinde eklendi
    “Baskın”, senaryosunu da, aynı isimli kendi kısa filminin (2013) hikâyesinden uyarlayarak Oğulcan Eren Akay, Erçin Sadikoglu ve Cem Özüduru ile birlikte yazan Can Evrenol’un ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmi…

    Prömiyeri, 11 Eylül 2015’de Toronto Uluslararası Film Festivalinde yapılan ve 9 Ekim 2015 tarihli İstanbul Filmekimi gösteriminin ardından 1 Ocak 2016’da Türkiye’de vizyona giren filmin, 5.8/10 (9.471 oy) ve 3.1/5 (1.000 üzeri oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 7.0/10 (44 yorum) ve 58/100 (12 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, oylamaya katılan izleyici ve eleştirmen sayılarının yetersizliği yüzünden, film hakkında doğru fikir vermekten oldukça uzak…

    O nedenle bizde, 350 bin dolar gibi son derece mütevazı bir bütçe ile (içinde hiçbir gündüz sahnesi bulunmadığı için) 28 gece boyunca İstanbul’daki farklı mekânlarda çekilen bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…

    Ancak, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik halini aldığı üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce yine bu filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…

    Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, kimseyi korkutup germeden, sadece kategorisini öyle belirleyip bol miktarda kan benzeri sıvı torbası kullanarak da korku filmi yapılabileceğini gösteren, hani aslında göstermese de en azından bazılarının öyle düşünmesine sebep olan nadir örneklerden biri olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…

    Şimdi bu manidar giriş üzerine sanki kimilerinin; “Hayırdır, ne oldu, yine neye takıldın hocam?” dediklerini duyar gibi oluyoruz…

    Evet, gerçekten de ne oldu?

    Ya da gerçekte, “Neler olmadı?”

    Her şeyden önce 80 dakikada tamamlanabilecek bir film, gereksiz dur kalk ve uzatmalar ile koskocaman bir 97 dakikada tamamlandı…

    Öyle ki, neredeyse bir ara kendimizi, Gebze yönüne gitmekte olan ve yolcu almak için Kartal SGK Hastanesi durağında 20 dakikadır bekleyen bir Gebze – Harem minibüsünün içinde kapana kısılmış bahtsız bir yolcu gibi hissettik…

    İsterseniz, “Ne oldu?” sorusuna yanıt olarak bu “bir” olsun…

    Gördüğümüz kadarıyla ortada, rüya ile karışık bir iki ilgi çekici flashback geçişi dışında bu uzunluğu kaldırabilecek tarzda soluk soluğa izlenecek bir hikâyede olmadığı için insana, keşke “Baskın” 2013 tarihli kısa film olarak yerli yerinde kalsaydı dedirtiyor…

    Bu da “iki” olsun…

    Kısaca bir görünüp yok olan Kayıp Polis Memuru rolündeki Serhat Kılıç dışında, ne yazık ki oyuncu kadrosunda da etkili performans sergileyecek herhangi biri yoktu…

    Ki aslında bu, yalnızca bu filmin değil, televizyonlara fotoroman kıvamında dizi ve reklam filmi çekmek dışında başka hiçbir numarası kalmayan (ve eski Yeşilçam günlerini mumla aratan) Türk sinemasının da içine düştüğü acınılacak bir durum…

    Oldu olacak, hadi buna da “üç” diyelim…

    Daha konuşulacak çok şey var ama bu faslı, “dördüncü” ve son olarak, müzik ve ses efektlerinin de filmde, korku ve gerilimi destekleyici unsurlar olarak kullanılamadığını söyleyerek noktalayalım…

    Belki, yine klasik bir laf olacak ama bu söylediklerimiz ve sıraladıklarımız filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…

    İlk önerimize gelince:

    O hakkımızı da bu kez; yönetmenliğe heveslenen gençlere yönelik olarak, sinemadaki en zor kategorilerden birinin “korku” olduğunu ve dünyada, bu kategorideki başarılı yönetmen sayısının, (bizim favori yönetmenimiz Mike Flanagan dâhil) bir elin parmaklarının sayısını geçmediği bilgisini paylaşarak kullanmış olalım…

    Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 2 verdiğimiz bu film için önerimiz de, “siz bilirsiniz” şeklinde olacak…

    Son bir not:
    İzleme ve yorumlama planına aldığımız bir diğer Can Evrenol filmi, “Housewife” (2017) …
    O filmi de izledikten sonra, o film için yazacağımız yorumda, “Baskın” (2016) ve “The Field Guide to Evil” (2018) ın içindeki “Al Karısı” isimli kısa filmi de göz önünde bulundurarak, Can Evrenol hakkındaki nihai görüşümüzü de paylaşacağız…

    Sanıyoruz böylelikle, “Neden hiç Türk filmi yorumlamıyorsun?” biçiminde dostlardan gelen pek çok sitemkâr soruyu da, iki buçuk Can Evrenol filmi yorumu sayesinde, “Buyurun size Türk filmi” diye yanıtlamış olacağız…
    Nevzat Y.
    Nevzat Y.

    1 değerlendirme Takip Et!

    0,5
    16 Ocak 2016 tarihinde eklendi
    Filmdeki küfür cinsellik baphomete benzetilmiş kadın igrençti gerçekten salondan çıkıcaktım o kadar kötüydü kesinlikle gitmeyin fragmanını izledik bişey sandık
    Önder Y.
    Önder Y.

    Takipçi 72 değerlendirmeler Takip Et!

    1,5
    2 Ocak 2016 tarihinde eklendi
    Türkiye'de yapılmamış bir korku filmi konusu ama bu filmin iyi olduğu anlamına gelmiyor.Öncelikle bir filmde bu kadar küfürlü konuşma olmamalı,daha film başlıyor hemen aşırı küfürler,ağıza alınamayacak konular içeren sohbetler,ben yalnız gitmeme rağmen,sinemadaki diğer bayan seyircilerden utandım.Ve film boyunca sürekli küfürlü ,ama sürekli.Konu işlenişi farklı ama olmamışki,belli bir noktadan sonra insan sıkılıyor,hatta sinemadan çıkanlar bile oldu,mide bulandırıcı sahneleri var.Eğer bu film yurt dışında da gösterilecekse yabancıların gözünde kötü bir imaj oluşabilir.
    rudeonerudeone
    rudeonerudeone

    Takipçi 1.698 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    24 Ağustos 2016 tarihinde eklendi
    Ülkemiz sineması açısından son derece önemli gördüğüm bir deneme, bir "tür" filmi. Bu anlamda basmakalıp yöntemlerin dışına çıkmaya çalışan ve bunda da genel anlamda başarılı olan Can Evrenol'u tebrik etmek gerekiyor. Ancak film ve karakterler ile ilgili çok fazla büyük boşluklar var. Yönetmenin derdi belli ki bu taraflara yoğunlaşmak değil ancak yine de bu gibi flash back'li flash forward'lı, iç içe geçen filmlerde biraz daha karakter ve hikaye derinliği arıyor insan. Umarım bu bir başlangıç olur ve ileride bu gibi filmlerimizin sayısı artarak uluslararası alanda da dikkat çekmeyi başarır.
    Aamir Khan
    Aamir Khan

    Takipçi 462 değerlendirmeler Takip Et!

    3,0
    30 Nisan 2019 tarihinde eklendi
    Yani ne diyim bilemedim kötü desem hak yemiş olurum iyi desem yalan söylemiş olurum.
    Beni en çok rahatsız eden şey polisin bu şekilde küfürbaz hayvanlara tecavüz edip bununla övünen zavallı garsonları zevk alarak döven cahil kültürsüz kaba ve gerizekalı gösterilmesi.
    Çok gereksiz diyaloglar ve aşırı küfür vardı bence gerek yoktu bu kadarına. Daha seviyeli olabilirdi. Güzel bi slasher diyebilirim. Kan vahşet rahatsız etmedi hatta başarılıydı olay örgüsüde iyiydi birbiriyle bağlantılı sahneler vardı. İyiydi iyi gidiyor derken finalde kısır döngüye bağlanması ve olan biten hakkında hiç bir açıklama yapılmaması maalesef filmi batırdı. Eğer yabancı bi film olsaydı yerin dibine sokardım eleştiriden fakat yerli yapım olduğu için deneme yanılma aşaması diyip anlayışla karşılıyorum sıfır senaryolu bi film izletmelerini.
    Sonuç itibarı ile Can beyde umut ve ışık var ha gayret olacak.
    Türkiye'yi klasik korku türü anlayışından nihayet kurtaracak bi adam olabilir bu ama oda sırf dışarının ilgisini çekebebilmek için gereksiz ve abartılı cinsel sahneleri tercih ediyor. (Bk. Ev kadını filmi ) eğer türk sinemasını tanıtmak istiyorsa yabancıların yolundan değil bizim kendi kültürümüz değerlerimiz neyse ordan yürümeli. Tabii bu benim nacizane fikrim. Filme tekrar dönecek olursam elbette izleyin zevk almak için değil fikriniz olsun diye izleyin. Ama film bittikten sonra "eee bu neydi şimdi bu olanlar neden oldu" diyip ekranın karşısında öylece kalakalacaksınız bunuda söylemeliyim. Fakat yinede izleyin sıkılmazsınız merak uyandırıyo.
    Ahmet S.
    Ahmet S.

    2 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    6 Ocak 2016 tarihinde eklendi
    Ne bekliyordunuz arkadaşlar cin filmi mi? Çocukluktan kalanlarla hiçbir değerlendirme yapmadan korktuğunuz, vay be dediğiniz bir film mi? Flash Tv oyuncularinin taş çıkaracağı ekiple hazırlanan bir film mi? Efektleriyle kahkahaya boğan salondan çıktığınızda gerile gerile: "Bizden korku filmi çıkmaz." diyeceğiniz saçma sapan bir film mi? Hangisini bekliyordunuz? Sizi gören de birbirinden harika korku filmlerimiz var da Can Evrenol bu seriyi bitirdi zanneder. Bambaşka bir yerli korku filmi var karşımızda. The Conjuring, Insidious ve Saw gibi dünya çapında ilgi görmüş filmler yerel ögelerle harmanlanmış. Tam anlamıyla 'olmuş' diyemiyoruz. Senaryo sıkıntılı. Bazı replikler seyirciyi bunaltıyor. Zaman zaman izleyiciyle bağlar kopabiliyor. Ama bu bir ilk film; hem yönetmenin hem Türkiye'nin ilk korku filmi. Bunu iyi belleyip öyle eleştirmek lazım. Ben Can Evrenol'a teşekkür ediyorum. Yüzümüzü kara çıkarmayacağına inanarak yeni filmlerini merakla bekliyorum.
    SİNEPANYA
    SİNEPANYA

    2 değerlendirmeler Takip Et!

    4,0
    8 Ocak 2016 tarihinde eklendi
    CAN EVRENKOL’un aynı ismi taşıyan kısa filminden uyarlanan Türkiye’den Toronto film festivalinin gece yarısı çılgınlığı bölümünü seçilen ilk film olan Baskın,klasik türk korku filmlerinin aksine izleyicisine psikanalizden ve freudcu bir tavırla filmin sonunu hazırlıyor.

    Film,bir meyhane sahnesiyle başlıyor.Meyhane sahnesi oyuncuları anlamamız ve karakterleri tanımamıza yardımcı olan bir sahne gibi.Film 5 polis in başından geçen esrarengiz bir olayı anlatıyor.

    Polislerden biri,bu serüveni kaldıramayacak kadar zayıf karakterli. Arkadaşlarının sohbetinden sıkılan ve zaten görünürdeki bunalımlı halinden dolayı da zayıflığını belli eden karakter koşarak tuvalete giderek kan kusar.Kustuktan sonra gördüğü kurbağa aslında bize filmi yavaş yavaş anlatmaya başlamıştır.Kurbağa Psikanalizde yalnızlık ve terkedilmişlikten kaynaklıyı korkuyu anlatan nesnelerden tekidir.ayrıca yönetmenin kurbağa ögesini bu kadar bastırmasının sebebi seyirciyi buna meraklendırmak olsa gerek.

    Polislerden diğeri Yavuz;

    Rakı masasında erkekliğini ispat etme adına ,yaşadığı anıları anlatıp bunlardan zevk alan bi karakter.Yaşadığı transeksüel ilişkiyi hem övünerek hemde iğrenç göstererek çevresindekilerin takdirini toplamaya çalışan karakter.Sonrasında çırakla yaşadığı basit bir olayı büyüterek tabiri caizse erkekliğine cila sürmesini istemesi karakterin tek bir olgu üzerinde kendini ispatlamaya çalışması hem güç hemde cinsel başarısını pekiştirmek üzere kurulmuş bi sahne.Nitekim filmin son sahnelerinde hayvansı bi kadınla cinsel ilişkiye zorlanması ‘İnsanın cehennemi kendi içindedir’ sözünü destekler niteliktedir.

    Polislerin amir diye adlandırdığı kişi;

    Güvensizlik halinde ‘Rozet de bizde silah ta’ diyecek kadar korkaklığını kendisine inandırmamak üzerine kurmuş dünyasında yıkımı yaşıyacak ikinci insan.Karakterlerin ortak özelliği olan azalmış güven duygusunu kurduğu cümlelerle atlatmaya çalışsan karakter.

    Başkan;

    Neyin yada kimin olduğunu bilmediğimiz başkan Arda’nın ruh ikizi.Arda’nın kurtuluşunun anahtarı olan gizemli bir polis.

    Arda;

    Hikayenin başrolü.Küçükken annesinin odasından gelen cinsel birleşme sesleriyle uykusundan uyanan,daha sonrada bir yaratığın elinin ona doğru uzandığını görüp korkan Arda,o zaman pek anlam veremesede o elin erkekliğine uzandığını daha sonra anlayacaktır.

    CAN EVRENKOL’un vermiş olduğu bir röportaj da ‘Benim sevdiğim şeyler hep freudyen çıkıyor’ dediği yönetmen filmin ilk sahnesi olan,Freud’un da ilk sahne olarak tanımladığı ‘bölük pörçük çarpıtılmış anılar nevrozlarda da belirli bir rol oynayabilir’tanımlamasının filmin her anında gözümüze iliştiriyor yönetmen.

    Arda bu olayla bir türlü yüzleşememiş içindeki korkudan hiç bi zman kurtulamamştır.O’na bu korkuyu bırakan ‘BABA’ dan intikamını aldığı zaman içindekileri serbest bırakacak belki de özgür olacaktır.

    Benim diğer ilgimi çeken olay polis arabasının suya düştüğü anda karşılaşılan insanların kova içerisinde bulunan kurbağaları ve yanında duran ateş.Psikiyatride,’Kaynayan kurbağa’ diye adlandırılan hikayeye göndermede bulunuyor olmasıydı.Kaynayan kurbağa;Kurbağanın kaynayan suya atıldığında dışarı zıplayacağı,fakat soğuk suya atılıp yavaşca ısıtıldığında ne olduğunu farkedemeyip yavaşça kaynayarak öleceğidir.Polis arabasının olay yerine giderken başlarına gelen olaylar onları iyi şeylerin beklemediği polislerden birinin gittikleri yerle ilgili efsaneleri anlatmasına rağmen hiç bir şey yokmuş gibi yollarına devam etmesi gösterilebilir.

    Filmin final kısmı ise;

    Karakterlerin yaşamış oldukları hayat ve övündükleri şeylerle ‘Baba’ diye adlandırılan kişi tarafından yüzleştirilmesidir.klasik korku filimlerinde gibi bi kovalama sahnesi olmayışı izleyenleri direk olayın içine çekiyor.

    Yakalanan polislerden ilk amir olan öldürülüyor ‘baba’ tarafından.’Biz devletiz lan’ diyeni öldürmek orda devletin olmadığını gösteriyor bize.

    Sonra Yavuz,ilk cinsel birleşmesini katırla yaptığını anlattığı ilk sahnelerde filmin son sahnesi arasındaki bağlantıyı da kurmuş oluyodu yönetmen.yavuz gözleri oyularak hayvanımsı bi kadınla cinsel birlikteliğe zorlanıp öldürülüyordu.

    Başkanın ölmesi Arda’nın kurtulmasının anahtarıydı.Anahtarı ‘BABA’ ya saplayarak öldürmesi o’nu geçmişin karanlıklarından çıkarıyor,mavi renkte aydınlatılmış(mavi renk kurtuluşu temsil ediyor)merdivenler den huzura doğru kaçıyordu.

    Filmin son sahnesi;

    Korkuların asla sona ermeyeceği herhangi bir olay ya da aynı olayla tekrar insanın yüzleşebileceğini anlatıyor olabilir.
    Ertan Ç.
    Ertan Ç.

    1 değerlendirme Takip Et!

    1,0
    10 Ocak 2016 tarihinde eklendi
    bu nebicim bir film korku filmi diye gittik bildigin erotik film konu yok bisey yok akli olan eşiyle gitmesin akli olan hic gitmesin rezil ya
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top