Hesabım
    Baskın: Karabasan
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,0
    Çok İyi
    Baskın: Karabasan

    Gülmeye gelenleri korkunç bir sürpriz bekliyor!

    Yazar: Serdar Kökçeoğlu

    Baskın: Karabasan filmini Filmekimi galası öncesinde özel bir gösterimde izleme şansı bulmuş ve sonrasında yönetmeni Can Evrenol'a çok kızmıştım. Olmamış; hatta olmanın yanından ve kıyısından geçememiş bir korku filmini kıyasıya eleştirme zevkini bizden almıştı çünkü. Önümüzde senaryodan kaynaklanan ufak tefek sıkıntılara rağmen, kanla canla çekilmiş ''gerçek'' bir korku filmi vardı!

    Eski alışkanlıkla yönetmenin karşısına geçip önce eksikleri, hataları sıraladık tabii ama o fasıl çabuk bitince iş filmin önemli artılarına geldi ve o noktada sinirimiz iyice arttı.

    Bu garip duyguyu bize daha önce gerçeküstücü sinemaya yükseldiği anlarıyla ilginçleşen Gomeda, senaryosuyla zekamızı okşayan Küçük Kıyamet ve klişelerin üzerinden şık bir şekilde sıçrayan Ses filmi de yaşatmıştı; onlara da kızmıştık iyi oldukları için.

    Peki Evrenol'a neden kızdık? Bir kere Evrenol'un uzun metraj çekmek için o kadar kısa film çekmesine gerek yoktu. Türkiye'de cinlerin cirit attığı korku sineması ticari bir alan bir kere. Yeni bir başlangıç arayan yapımcı ve yönetmenlerin kumar masası. Eskiden bu masadan kazançlı çıkılırdı, şimdi masaya oturmak masrafları bile karşılayamayabiliyor. İzleyici eğlenmek için bile tereddütle yaklaşıyor cinci filmlere.

    Evrenol kısa filmleriyle korku sinemasına defalarca aşk mektubu yazmış ve mektupların karşılığını sadık bir takipçi kitlesiyle ve ödüllerle almış. Doğrusu bizim korku sinemasına hiç yakışmıyor, kara koyun olmayı göze almış herhalde. Sen kalk bir düzine kısa film çek, son kısa filmini uzun metraja dönüştür. Evrenol'a; ''Sen korku delisi misin?'' diye sorarlar yani. Biz tür sinemasına gönlünü kaptıran ''geek'' yönetmenlerin film çekmesine, hele çekip de becermelerine pek alışık değiliz.

    Yönetmene sorular hazırladık ve sorularımız daha bitmedi. Bir kere sormak lazım, atmosfer kurmak için bu kadar uğraşmaya gerek var mıydı? Bu noktada filmin hikayesini kısaca bir hatırlatmak gerek: Bir grup polis, goygoylu, gıybetli güç gösterili bir ocakbaşı gecesinin sonunda gelen bir yardım çağrısı üzerine tarihi bir osmanlı karakoluna gidiyorlar. Burada onları yabancı gibi gözüken ama kişisel bir anlamı olan ayin yorgunu bir yeraltı grubu karşılıyor.

    Evrenol'un tekinsiz mekanı, doğru ışığıyla, özenli dekoruyla ve sakinlerinin sıkı kostümleriyle tür filmleri alanında çıtayı oldukça yukarı taşıyor. Halbuki mekanın ruhsuzluğuna, kostümlerin sıradanlığına laflar dizmeye hazırdık. Olmadı, Evrenol o açıdan da gösterdiği delice özenle bizi hayal kırıklığına uğrattı.

    Baskın: Karabasan'da en azından kötü bir ses tasarımı olmalıydı, etkisiz sahneleri aniden volümü yükselen, kulakları tehdit eden seslerle etkili kılmaya çalışan filmlerden öyle alıştık çünkü biz. Hiç olmazsa özensiz sesler olmalıydı ve biz rahatça, ''Türk korku filmi değil mi işte, sesler gene rezalet, bunu asla  beceremiyorlar!'' diyebilmeliydik.

    Ama Evrenol belli ki o konuya da kafa yormuş; sesler etkili ve ayarında, ayrıca film retro seslerle dolu sıkı bir film müziğine sahip. Dememiz o ki, biz bu işe çok bozulduk. Evrenol klişeye başvuralım, tam anlamıyla ezber bozdu. ''Bir mizah malzemesi olarak Türk korku filmi'' gerçekliğini sarstı. Gülmeyi, eğlenmeyi bekliyorduk ama olmadı; tam tersine diken üstünde, huzursuz bir deneyim yaşadık. Gerçek bir korku filmi izledik.

    Uzatmayalım, şaka bir yana Evrenol'dan bunu bekliyorduk, hatta gelecekte daha iyilerini de bekliyoruz. ''Bir korku filmi nasıl yönetilir?'' ''Korku filminde atmosfer nasıl kurulur?'' İşte bu gibi sorulara kafa yorduğu belli ama senaryo üzerinde daha çok çalışması gerek.

    Freudyen kodlar, senaryonun kişisel bir ton yakalamasında etkili olmuş ama erkeklik meselesiyle hesaplaşan sembolik anlatım hikayenin güçlü bir şekilde noktalanmasını engellememeliydi. Polislerin mekana girişi geç oluyor, kısa sürede onlar adına kaygılanmayı bırakıyoruz ve başka bir film, tamamen kişisel bir hesaplaşma izlemeye başlıyoruz. Fakat yine de senaristlerin de Evrenol kadar bu işe kafa yordukları ve alt metin inşası üzerinde çalıştıkları bir gerçek.

    Can Evrenol ileride dünya çapında bir korku sineması yönetmeni olabilir. Ama bunun için senaristleriyle daha fazla çalışması, hem iyi yazılmış hem de iyi çekilmiş filmlere imza atması gerek. Sayesinde yerli korku filmleri mizah malzemesi olmaktan çıkacak, buna yürekten inanıyoruz.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top