inanılacak gibi değil.1927den bahsediyoruz.hala bazı sahneleri tekrar tekrar izliyorum ve nasıl çekildiğini idrak edemiyorum resmen.öyle güzel,öyle kaliteli bir işçilik var filmin her bir saniyesinde.tamamen insan emeği.biz klasik sinema deyince genelde 40ları 50leri 60ları ve hatta artık 70leri de kapsayan bir dönemden bahsederken,1927 yapımı metropolis aslında sinemayı asıl yaratanların kendisi gibi filmler olduğunu bas bas bağırıyor yüzümüze.yönetmen fritz lang takdiri sonuna kadar hak ediyor.bu sessiz sinema örneği belki çoğu izleyiciyi zaman zaman sıkacak,uzun süresinin de etkisiyle kendisinden uzaklaştıracaktır fakat durum kesinlikle böyle olmamalı.işlediği konusu,sağlam söylemleriyle bu açılardan da üzerine konuşulacak bir yapıt.bence gerçek sinemaseverlerin kaçırmaması gerekir.filmi özetleyen cümle sanırım "planlayan beyin ile yapan eller arasındaki arabulucu kalp olmalıdır" idi,film boyunca da buna uygun bir ilerleyişe tanık olduk.bir de yine "makineleri neden yok ettiniz?kendinizi neden yok ettiniz?" gibi bir söylem geçiyordu,ki bu da yine derin bir konudur.kısacası film boyunca toplumsal konular sıkça ele alınıyor.tek bir kusur yok bu açılardan.başta dediğim gibi teknik,emek,oyunculuklar gibi konularda da filmin bir eksiği yok,şaşırtan sahneler bolca mevcut.metropolis izlenmeli.