DELİBAL FİLMİ
Film’i bir kez izledim. İkinci defa da izlenebilinir…
Film vizyonda/gösterimde
“Kendine İyi Bak.
Çünkü Ben Beceremedim…”
Türü: Dram
Yönetmen: Ali Bilgin
Senarist : Yıldırım Türker
Yapımcı : Kerem Çatay
Oyuncular
Çağatay Ulusoy : Barış (bipolar, rahatsızlığı)
Leyla Lydia Tuğutlu : Füsun (2008 güzellik yarışması birincimiz
Hüseyin Avni Danyal:
Mustafa Avkıran
Müzik: Sezen Aksu
Stüdyo: Ay Yapım
Delibal’ın sıradışı bir senaryo olduğunu galasını/Almanya da gösterime gireceğini, TV8 Magazin programında tesadüfen izledim. İyi bir TV izleyicisi değilim.
Kesinlikle bu filmi en iyi Bipolarlar anlar” duyumumla yola koyuldum, bir Bipolar hastası olarak…
I.PERDE
Barış; çok yakışıklı, karizmatik deli dolu bir genç. Mimarlık öğrencisi. Amatör olmasına karşın usta bir baterist, üstün zekalı, motosikletli…
Füsun; Güzelliğiyle, üniversitede sosyoloji öğrencisi. Akademisyenlikten başka şey düşünmeyen bir genç . Hayali Amerika’da yüksek Lisans yapmaktır
Barış, Füsunu zoraki aşkına davet eder, inandırır.
Çılgın bir birliktelik sonunda evlenirler.
…
…
II.PERDE
Evlilikleri ardına Barışın ruh halinde çöküşler/savrulmalar başlar. Depresyon sıkıntıları, ardına çılgınlıklar. Dalıp gitmeler. Dikkat bozukluğu, eşini ihmal edişleri, uyku bozukluğu. Baterisini parçalalarca çalışları, telefonunu… sahneleri çok vurucuydu. Son sürat motosiklet kullanışı… Alkol bağımlılığı.
Eşinin çırpınışları yersizdi. Barış rahatsızdı. Filmde sadece bir defa “ilaç kullanmıyorum” dedi. Kimse onu anlayamadı. En iyi biri anladı! İzleyin lütfen…
Barış’ı en yakınları bile anlayamadı
Ardında müzisyen olarak bir DVD’i bırakarak
“Kendine İyi Bak.
Çünkü Ben Beceremedim…”
söylemiyle
intiharını hazırlar…
Film Sezen Aksu, “Mutlu sonsuz” bestesiyle biter…
Sevgili “minik Serçemiz” Sezen Aksu “Panik Atak” rahatsızlığından muzdarip.
FİLM HAKKINDA BİR KAÇ SÖZ:
Filmin Adı: Delibal
Deli bal: Tıpta bir zehirlenme adı. Zamanında müdahale yapılmazsa ölüme neden olur. Aynen bipolarda olduğu gibi…
Filmde; Çağatay Ulusoy’un canlandırdığı Barış karakterinin takma adı:” Delibal.” Barış bipola duygudurum rahatsızıdır. Bal gibi bir genç olan Barış; tedavi edilip, ilaç kullanmadığından delirir ve… Bipolar Barış; iki uç noktayı da iyi yaşar. İkinci uçta olanları izlemeniz dileğimle…”DELİ-BAL”
DELİBAL: Böylesine bir film için, müthiş oturmuş bir ad Delibal…
Harika bir yapıt. Sağ olsun emek verenler. Detayları yazmadım, izlemenizi isterim. Filmde flashbacks/geriye bakışlar-dönüşler senaryoya renk katmıştı.
Senaryoya ek eleştirim/önerim:
Niçin? doktor-barış ilişkisi vurgulanmadı. Kendimden bilirim yedi yıldır bipolarım. Daha bir yıldır düzgün ilaç kullanıyorum. Bipolarlar, rahatsız olduğuna inanmıyor. Hastalığı kabullenmiyoruz çünkü. Keşke doktor hasta ilişkisi vurgulansaydı. Bipolarlara etkin mesaj olurdu.
Barışın doktora götürülüşü, tedaviyi ret edişi, ilaçları ne yaptığı? gizemi net vurgulansaydı özürsüz olurdu Delibal. Kahraman İlaç kullanmadığını sadece bir kez dile getirdi film süresince. Ancak dr-hasta ilişkisi yoktu. Barışın bariz/net şekilde ilaç kullanmadığını, sonuçta intihar ettiği vurgulansaydı iyi olabilirdi. Bipolar hastalar ilacı ret ediyor. Sonuç; vahim çöküş, bitiş oluyor elbette. Filmde tedaviye özendirme sahneleri olmalıydı. Barış’ın tedaviyi ret ettiğini de izleseydik filimde, sonu daha iyi anlardık. Haa ben anladım. Ancak bipolar belirtileri olan izleyciler de ders çıkartırdı o vakit. “Haa ben de doktora gitmeliyim. İlaç kullanmalıyım” diyerek çıkmalarını isterdim bipolar izleyicilerinin. Ya da “tedaviyi ret etti, sonunda intihar etti” demeliydi seyirci. Psikiyatrist/bipolar hasta/ilaç kullanımı eksikti Delibal’da. Barışın ilaç kullanmadığını görmeliydik filmde. Kullanmadığından intihara sürüklendi. Yanılıyorsam bağışlayın.
Füsunu izlerken kızlarımın, kardeşim Fatih’ in yanımda çırpınışlarını gördüm. Hiç kolay değil. Umarım bir gün daha sonu iyi biten film izleriz Bipolarlar hakkında. Psikiyatrist-hasta ilişkisini anlatan filmler bekliyoruz Beyaz Perdeden. İşte o vakit intiharlar azalır. Gerçi filmi iyi düşünenler/özümseyenler, yakınlarındaki uyumsuz davranışlar sergileyenleri, psikiyatriste götürür filmin etkisiyle. Bana göre en vurucu sahneler olurdu doktor-hasta buluşması/görüşmeleri. Barış’ın (Delibal) ilaç kullanmaması, intihara giden yol olduğunu anlamalıydı seyirci net olarak. Belirsizlik vardı bu anlamda.
…
…
Sevgili Çağatay Ulusoy harikaydın. Kendimi /rahatsızlığımı buldum sende bütünüyle. Öyle muhteşemdin ki “Çağatay da bipolarmı acaba?” diye düşündüm. Çağrı filmini izlerken’de “Anthony Quinn Müslüman mı ?“diye izledim. Müslüman’dı, Yoksa Hz. Hamza’yı o kadar iyi canlandıramazdı. Ne kadar eğitim alırsan al, yine de özünü oynadığını düşündüm sevgili Çağatay. Yanılıyorsam bağışla canım. Son derece/extremely bipolar davranışları sergiledin perdede. Özellikle sigara içişlerin, telefonları duymaman geçen yılımı düşündürdü bana. Son sahneyi izlerken; aynen tedaviyi ret ettiğimden/ilaç kullanmadığımdan bir polis öğrencimin gönderdiğini tahmin ettiğim, birkaç polisle birlikte, bir kız bir erkek öğrencimle hastaneye götürülüşümü anımsadım. Çoktandır sigarayı azaltmıştım. O kadar etkilendim ki senden, keşke sinemada sigara içilseydi diye çıktım salondan. Gözlerim dolu dolu, vücudum iğnelenerek, dudağım, dilim damağım kurumuştu... Birkaç sigara yaktım, ağzımı musluğa götürüp avuç avuç su içtim çıkışta. Sarsıldım. Yineliyorum; Bir yıldır ilaç kullanıyorum, önce aldığım ilaçları hep çöpe attım. Anladım ki kesinlikle kullanmalıyım. Sarsıldım oyunculuğunuzla sevgili Çağatay, Leyla…
…Yüreğimle, beynimle alkışladım sanatınızı, oyunculuğunuzu. DELİBAL kesinlikle birkaç dalda ödül alacak DELİBAL…
…
…
Delibal’ın bana çağrıştırdıkları: ABD’li şarkıcı, söz yazarı, müzisyen, sanatçı Bipolar KURT COBAİN( 27 yaşında), bipolar Michael Jackson (5o yaşında) intiharlarını anımsattı…
…
…
“DELİBAL
Yönetmen: Ali Bilgin
Senarist : Yıldırım Türker
Yapımcı : Kerem Çatay”
Daha eğitici filmler/yapımlar/senaryolar bekliyoruz sizlerden.”Delibal” Türk sinemasının Hollywood’a karşı çıkışı/baş kaldırışı, diye düşünmeden edemedim. Birkaç dalda ödüller bekliyorum Delibal’dan… Yüreğinize, beyninize, emeğinize şükranlar…
Nesrin Özyaycı