Nosferatu eleştirileri

Senaryosunu da, Bram Stoker'ın "Dracula" (1897) isimli romanı ve Henrik Galeen'ın yazdığı "Nosferatu: A Symphony of Horror" (1922) filminin senaryosundan esinlenmek suretiyle kaleme alan Robert Eggers'ın yönetmen koltuğunda oturmakta olduğu "Nosferatu"; Los Angeles Sinema Okulu standartları çerçevesinde değerlendirdiğimizde...

Korkunun, "Vampir (Vampire)" alt kategorisindeki...

Gizemini uzunca bir süre koruyan...

Bir korku gerilim olarak geliyor karşımıza...

***

Gelin isterseniz, 50 milyon dolarlık bir bütçe ile çekilen...

Ama...

Muhteşem oyuncu kadrosu ve hemencecik göze çarpan nitelikli sanat yönetimine de rağmen...

Brüt 139.8 milyon dolarlık hasılat rakamıyla yapımcılarında...

Ciddi anlamdaki bir hayal kırıklığına sebep olduğunu tahmin ettiğimiz bu filme biraz daha yakından bakalım...

***

Film...

Genç yaştaki Ellen'ın (Lily-Rose Depp)...


"Gel bana... Gel bana... Koruyucu melek, huzur veren ruh... Herhangi bir göksel alemin ruhu, herhangi biri... Duy sesimi... Gel bana"


Şeklindeki...

Kimliği belirsiz doğaüstü bir varlığa yönelik yalvarışı ile başlar...

***

Ve...

Aynı Ellen'ın...

Salya sümük ağlayışları...

Kendisini...


"Sen... Beni sonsuz karanlıktan uyardın... Sen... Sen yaşayanlara ait değilsin... Sen insanlığa ait değilsin...

Benimle sonsuzluğun ötesinde bir bütün olmayı kabul eder misin? Buna yemin eder misin?"


Biçiminde yanıtlayan bir yaratığı uyandırırken...

***

Hayalleri uğruna...

Olabilecek herhangi bir şeyden çekinmediğini açıkça ortaya koyan Ellen...

Hiçbir tereddüt göstermeksizin yemin ederek...

Söz vermekten de çekinmez...

***

- Yıllar sonra -


Bizim gözü yaşlı Ellen...

Bay Knock'un (Simon McBurney) emlak ofisinde çalışan Thomas Hutter (Nicholas Hoult) ile evlenerek Ellen Hutter adını almış...

Ve...

1838 yılının Almanya'sında yaşamaktadır...

***

Ki...

Thomas'ın patronu...

Bu Bay Knock'un...

Yaşlı ve asil müşterilerinden birisi...

Kendilerinin de ikamet ettikleri Wisburg kasabasında...

Emekliliğini geçireceği bir ev satın almak istemekte olup...

***

Özellikle eski bir evi tercih ettiğini belirten müşterisi için...

Portföylerindeki Grunewald Malikanesini seçen Knock...

Satış işleminin tamamlanması görevini de...

Thomas'a vermiştir...

***

Evet...

Vermiştir vermesine de...

Bu yaşlı müşterinin Almanya'ya gelemeyecek olması nedeniyle de...

Bohemya'nın doğusundaki...

Karpat Alplerinin ıssız bir bölgesindeki küçük bir ülkede yaşamını sürdüren Kont Orlok'a (Bill Skarsgård)...

Bizzat kendisinin gitmesi gerekecek...

Ve bu yolculuk da...

Tam altı hafta boyunca sürecektir...

***

Ancak...

Oldukça kötü rüyalar gördüğünü ifade eden Ellen ise kocasının...

Bu yolculuğa çıkmasını...

Kesinlikle istememektedir...

***

Fakat bunu...

Gelecekleri açısından önemli bir fırsat olarak değerlendiren Thomas...

Ellen'ı yakın arkadaşı Friedrich Harding (Aaron Taylor-Johnson) ile üçüncü çocuklarına hamile karısı Anna Harding'e (Emma Corrin) emanet eder etmez...

Yola koyuluverirken...

***

"Spoiler" vermek suretiyle...

Fırsat bulup da bugüne kadar bu filmi izleyememiş olanların ağızlarının tadını kaçırmamak amacıyla biz de...

İşte tam da bu dönüm noktasında...

Anlatımımızı bitireceğiz...

Dakika 22...

***

Asıl cümbüşün başlayacağı filmin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; eksilmeyen bir merakla izleyeceklerini umduğumuz, pek çok ters köşe sürprizi de bünyesinde barındıran...

110 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak...

***

Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

Keyifli seyirler,

Hiç korkmadığım bir korku filmi oldu. Konuyu zaten 1922 filmlerinden biliyoruz. Filmde ek olarak ilgimi çeken bir nokta olmadı. Hatta bazı diyaloglar fazlasıyla yapmacıktı. Beklentisiz izlenebilir.

Kaliteli oyuncular, hafif şiirsel anlatım ve siyah beyaz fon ağırlığı ile ilk filme selam çaksa da maalesef ‘’aradığınız kana ulaşılamıyor’’ dedirten bir film olmuş. Aslında araklama bir film. Zamanında Henrik Galeen tarafından Bram Stoker’un Drakula’sından esinlenerek yazdığı Alman sürümü bir senaryo. Ki bu haliyle 1922 yılında ‘’Nosferatu, Bir Dehşet Senfonisi’’ adıyla beyaz perdeye aktarıldığında, Stoker Drakula’sının telif hakları nedeniyle yayından kaldırılmış. Zaten 1992 yapımı, Francis Ford Coppola’nın yönettiği ve başrolünü Gary Oldman’ın oynadığı (bu arada muhteşem oynamıştır) ‘’Bram Stoker's Dracula’’ filmini izlemişseniz arasındaki benzerliği görebilirsiniz. Sadece isimler değişik. Filme gelirsek, başta da dediğim gibi sizi ürperten bir yapım değil. Bu filmdeki ismi Orlok olan figür ise daha çok esin kaynağı olan tarihi şahsiyete (Kesin olmamakla birlikte Kazıklı Voyvoda) benzetilmeye çalışılmış gibi. Ancak hafızamızdaki o vampir görüntüsünden çok uzakta. Alternatif bir Drakula/vampir filmi. İzlenebilir ancak fazla bir beklenti hayal kırıklığı yaratacaktır. İyi Seyirler…

yani korku filmi diye geldim yetişkin filmine döndü en normal bu şekilde açıklayabilirim verdiğim paraya değmezdi. hayal kırıklığı izlediğim en kötü korku filmiydi

Bu filmi Türkiye de birkaç şehir dışında hiçbir şehirde vizyona sokmayan UIP Türkiye nın Allah bin belasını versin bizi torrent den izlemeye mecbur bırakıyor ve UIP Türkiye bunu sürekli yapıyor ya filmleri geç vizyona sokuyor ya da Belli iller dışında hiçbir ilde vizyona sokmuyor bu yüzden bu saatten sonra bu film vizyona soksalar dahi gidip Korsandan izleyeceğim