En yararlı eleştirilerEn yenilerEn çok eleştiri yazmış üyelerEn çok takip edilen üyeler
Filtrele:
Hepsi
Deniz O.
Takipçi
170 değerlendirmeler
Takip Et!
4,0
13 Ağustos 2018 tarihinde eklendi
Stalin'in ölümünün ardından yaşananları komik bir üslupta anlatan film, bize gerçek ve kalıcı bir devrimin nasıl olması gerektiğini hatırlatıyor... Harika bir hiciv.
Halkın güveni yoktur, herkesin kaderi sadece tek bir adamın ve onun adamlarının insafına kalmıştır. Ya onlardan olursun ya da başına bir olay gelmesin diye dua edersin. İşte ayrımın zirve yaptığı bir ortam. Sözüm ona ulvi amaçlarla yapılan devrim veya değişiklikler, halk adına yapılan icraatların sonu diktatörlük... Hepimiz eşitiz ancak bazıları daha eşit.
Yedi yüz yıllık Rus Monarşisi yıkılmış, sosyalist devrimle Lenin başa gelmiş, ardından Stalin yaklaşık otuz sene ülkenin tek hakimi olmuştur. Stalin'in ölümü ile kurmaylar koltuk savaşına girişecek, güvenlikten sorumlu Beria, pasif genel sekreter yardımcısı Malenkov ve daha sonra başa geçecek Khrushchev arasında politik oyunlar başlamıştır. Tüm bu baskıdan ve zorbalıktan onlar da bıkmış ve rejimdeki yumuşamanın ilk tohumları atılacaktır.
Tüm bu devrimin sonucunda ortaya çıkan sahne monarşiden çok da farklı değildir. Stalin’in çocukları kral çocukları gibidir, onlar da her kralın devrilişinden sonra olduğu gibi harcanmıştır. Yaşasın yeni kral dönemi başlamıştır. Oysa tüm bu direniş monarşiye karşı başlamıştır. Sadece Rusya’da değil, tüm dünyada devrimler eninde sonunda yolundan çıkmış ve başarısızlığa uğramıştır. Dışsal ve zorla yapılan değişimler insanların hepsine nüfuz etmez. Kalıcı bir değişim ancak bireysel içsel dünyalarında yaşanabilir. İç dünyamızdaki zıtlık, ayrımcılık bitmedikten sonra dışarıdaki ayrım bitmeyecektir.
Yorumun tamamı TuvaletKagidinanotlar.Blogspot.com da...
The Death Of Stalin, 1950'li yıllarda Rusya'nın en karanlık zamanları olan Josef Stalin'in diktatörlüğüne ve Stalin öldükten sonra hükümetin neler yaptığına odaklanıyor. Şimdi, filmin konusunun buradan aşırı ciddi gözüktüğünün farkındayım. Peki ya size bu filmin aslında bir çizgi roman uyarlaması olduğunu ve gerçekten komik olduğunu söylesem? İnanması gerçekten zor, değil mi? Çünkü The Death Of Stalin, son zamanlarda izlediğim en eğlenceli filmlerden birisiydi.
Yönetmen Armando Iannucci'nin bu hikayeyi anlatış biçimine bayıldım. Çünkü atmosfer bakımından ortadaki tehlikeyi ve karanlık havayı hissedebiliyorsunuz. Ve hikaye de sürekli komedi yapıp bunlardan taviz vermeye çalışmıyor. Fakat, bu karanlık atmosfer hiçbir zaman hikayenin odak noktası da olmuyor. Bunun yerine izlemesi birbirinden komik olan ana karakterlerin bu şaşırtıcı durum hakkında ortaya attıkları absürt fikirleri görüyoruz. Her ne kadar bu konu epey kısıtlı olduğu için film yeni kuralları yıkmasa da, bu bölümleri izlemesi gerçekten eğlenceliydi. Bu konuda senaryodaki diyaloglar ve oyuncuların performansları gerçekten harikaydı. Çünkü eğer bu halkalardan birisi zayıf olsaydı, ortaya gerçekten ortalamanın altında bir iş çıkardı. Steve Buscemi, Andrea Riseborough, Paddy Considine, Adrian McLoughlin, Simon Russell Beale, Jason Isaacs ve daha bir sürü ismin içinde bulunduğu güçlü oyuncu kadrosunun birbiriyle olan kimyaları ve olabilecek en absürt şeyleri söylerken takındıkları ciddi tavır, The Death Of Stalin'e özgün ve eğlenceli bir stil kazandırmış.
Ayrıca filmin içindeki sahnelerde ciddi atmosferlerin içerisinde bulunan ana karakterlerin sanki doğaçlama yapıyormuş gibi kendi aralarında yarattığı komedi ortamına bayıldım. Her ne kadar atmosfer ve diyaloglar oldukça ciddi olsa da, karakterlerin kişiliklerine göre konuşma şekilleri, aslında içinde hiçbir şey yaşanmayan bu bölümleri sürükleyici bir hale getirmiş. Bu konuda özellikle filmin açılış sahnesinde Stalin'in ne kadar büyük bir güç olduğunu eşsiz bir şekilde anlatan yaratıcı atmosfer ve Stalin öldükten sonra ana karakterlerin onun cesedinin etrafında konuştukları bölümler en akılda kalıcı sahnelerdi.
Kısacası, ciddi atmosferi ve diyaloglarına rağmen The Death Of Stalin, her sahnede nasıl komedi yapacağını çok iyi biliyor. Bu yüzden izlerken harika vakit geçirdim. Genel itibariyle film kesinlikle yeni kuralları yıkmıyor, hatta film bittikten sonra içinizden yeniden izleme isteği gelmiyor. Ama oyuncuların komik performansları ve senaryo, bu filmi türünün benzerlerinden bir tık öne çıkartmış. Normalde birbirinden farklı tonlara sahip olan filmlerde tonlar birbirine pek uyumlu olmasa da, bu filmde harika bir uyum vardı. Eğer vaktiniz varsa kesinlikle göz atmanızı tavsiye ederim.
FİLMİN İYİ YANLARI:
+ İzlemesi birbirinden komik karakterler ve performanslar.
+ Yaratılan ciddi atmosferle uyumlu olan komik sahneler.
+ Armando Iannucci'nin bakış açısı.
FİLMİN KÖTÜ YANLARI:
- Yeni kuralları yıkmaması.
- Bazı sahnelerdeki büyük potansiyelin yeterince kullanılmamış olması.
Tek adamlı rejimlerin trajikomik durumunu anlatıyor. Evet film eğlenceli tavsiye ederim. Rusya da yaşananlar bir bakış açısıyla gerçekten komik, muhalif olan herkes vatan haini ve ajan :) Ama yüzbinlerce kişinin öldüğü olayları komik olarak izlemek ne bileyim yaralayıcı gibi.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.