Hesabım
    Stalin'in Ölümü
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Stalin'in Ölümü

    Stalin öldü, yaşasın kaos!

    Yazar: Banu Bozdemir

    The Death of Stalin / Stalin’in Ölümü’nü izlerken ilginç duygular içinde olduğumu söylemeliyim… Filmin yönetmeni İngiliz Armando lannucci, Stalin’in son dönemlerini uyarladığı filmde bir liderin son saatlerini ve sonrasında gelişen olayları absürd daha doğru haliyle alaycı bir biçimde ele alıyor. Bu film Rusya’da vizyona girmedi parlamento buna izin vermedi, hatta kızgınlığını da ayan beyan belli etti. Aslında olaya yani filmin vizyona girmemesine baktığımızda bir sansür içeriyor diyebiliriz; bir yandan da bir zamanlar sosyalizmle yönetilen Rusya’nın lideriyle dalga geçilmesi durumu var. Stalin ne kadar sosyalist bakış açısıyla başa gelip ülkeyi yönetse de baskıcı yanları olduğunu biliyoruz, hatta bunları oturup eleştirmek, dersler çıkartmak mümkün. Çünkü kimse mükemmel değil. Ama filmde bir yandan da aşağılayıcı yanlar yok değil!

    Stalin felç geçirdikten sonra sabaha kadar yerde ve kendi sidiğine bulanmış bir halde yatıyor, kabine üyeleri desen birer soytarı kıvamında, çeşitli dalaverelerle birbirlerinin yolunu kesiyor, tuzaklar kuruyor, çıkardıkları listelerle insanların hayatına anında müdahale yapılıyor. Stalin’in oğlu ve kızı ise ayrı bir vaka… Oğlu Yakov Nazilerle anlaşma yapmadığı için onların ellerinde öldüğü de bir gerçek! Stalin’in Nazi faşizmine büyük darbe vurduğu da!

    Filmi Stalin’den ayrı yani herhangi bir başkanın / diktanın yaptırımları, uygulamaları olarak izlersek sorun yok, hatta ne kadar da iyi hiciv yapılmış diyebiliriz. Ama olay Stalin olunca birçok kişi için olayı rengi değişiyor, bu kadar alaycı bir anlatım rahatsız ediyor! Filmde kimsenin / halk dışında kimsenin Stalin’in ölümüne üzülmemesi de ayrı bir vaka… En azından yönetmen halkın sevgisini yani o kısımın hakkını vermiş diyelim!

    Yönetmen Ianucci 2009 yapımı In The Loop filmiyle de ikircikli durum yaratan bir filme imza atmıştı. Orada da Amerikalı ve İngiliz iki devlet adamının yaptıkları farklı açıklamalar  kamuoyunda değişik etkiler yaratmıştı. Şimdi de bu filmin aynı etkiyi yarattığını, hatta insanlar arasında ayrım doğurduğunu görüyorum. Filmde bazı yerlerde gülüyorsunuz, eminim ki film vizyona girdiğinde de aynı etki olacak. Çünkü yönetmen bazı yerleri o kadar absürd tasvir ediyor ki, gerçeklik boyutunu kaybediyorsunuz. Hatta bu mizahi kıvamın özellikle tercih edildiğini söyleyebiliriz. Bazı kıvrımlar ve dönüşler yaratabilmek için. Ama buna rağmen, tepkiler gelecek filme.

    Film gayet sanatsal bir açılışla başlıyor ve sonrasında sürekli bir eleştiriyle devam ediyor. Aslında tek adamla yönetilmeye çalışılan devletlerdeki benzer argümanları kullanıyor yönetmen; ana eleştiri de kendisi gibi düşünmeyen, ya da kendisine tepki duyanların sesini kısmak… Mesela filmde Stalin’i tedavi edecek doktor bulunamıyor, hepsi hapislerde ve sürgünde olduğu için… Bu filmi eleştirelim, alaycı tonlamasına kızalım ama ders alınacak noktaları da kaçırmayalım derim… Film Stalin’e ölümü biçtikten sonra daha çok kabine üyelerinin eleştirisine girişiyor ki, bu da bir sistemden çok yaratılan kaosun insanın egosunda yarattığı tahribatları göstermek açısından enteresan oluyor. Rus bir yönetmen böyle bir film çekemezdi, çekse de ülkesinde ilgi görmezdi. İngiliz yönetmen ise çok abartmış… Velhasıl bazı şeylerin orta yolu olmuyor. Zaten siyaset öyle bir şey değil, keskin uçları var ve kimseyi aynı yöne sürükleyemiyor. Ama insanın önüne ders alınacak yığınla malzeme yığıyor…

    twitter.com/banubozdemir

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top