“Stargirl”, senaryosunu da Jerry Spinelli’nin aynı isimli, Türkçe’ ye de “Yıldız Kız” olarak çevrilen romanından (2000), Kristin Hahn ve Jordan Horowitz ile birlikte uyarlayarak yazan Julia Hart’ın yönetmen koltuğunda oturduğu bir drama…
13 Mart 2020 tarihinde Disney+ tarafından Amerika’da (VOD) olarak vizyona sokulan filmin, hâlihazırda IMDB, Rotten Tomatoes ve Metacritic gibi mecralarda ciddiye alınacak miktarda oydan oluşan bir izleyici ve yorumcu puanı ortalaması mevcut değil…
O yüzden bizde, oldukça düşük bir bütçeyle çekildiği her halinden belli olan bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak incelemeye ardından da puanlamaya çalışacağız…
Bunun içinde, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik halini aldığı üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz…
Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, romanının tanıtım bölümünde de yazıldığı gibi,” Değer yargılarını değişik bir açıdan ele alan ve ilk aşkın heyecanını masalsı bir dille anlatan” sımsıcak bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz…
Öyle ki, izlerken neredeyse, kışın ardından gelen ılık bir bahar sabahında, parkta yürüyüş yaparken yüzünüze vuran güneş ile içiniz ısınıyormuş gibi hissediyorsunuz…
Elbette bunun için de öncelikle filmi, sırf karakterlerinin yaşları nedeniyle detayları kaçıran cılız bir bakış açısı ile değerlendirmemeniz gerekiyor…
Zira böyle yapıldığında, sanki 16 – 17 yaşlarındaki Amerikalı birkaç ergenin, lise yıllarındaki bir dönem serüvenlerinin anlatıldığı bir film varmış gibi bir durum çıkıyor ortaya…
Tamam, kabul ediyoruz karakterlerin bir kısmı gerçekten de çok genç… Örneğin, Susan "Stargirl" Caraway’i canlandıran, Grace VanderWaal, 2004 doğumlu…
Ve sürekli olarak da ön saflarda, bizim coğrafyada pek bilinmeyen bir spor dalı olan Amerikan futbolu ile onun oldukça renkli saha içi ve tribün şamatası var…
Fakat bunlar gerek ilgili romanda ve gerekse de filmde, sadece resmedilmeye çalışılan buzdağının görünen yüzleri…
Yani, gerçek mevzu bunlar değiller…
Peki, neler mi?
Bunun için “spoiler” değil ama yalnızca Susan "Stargirl" Caraway karakteri üzerinden iki küçük “tüyo” vermekle yetineceğiz…
Bilindiği gibi Stargirl’ün annesi Ana Caraway (Sara Arrington), gezgin bir tiyatro kostümleri tasarımcısı ve kendisi, dünyayı bir tiyatro sahnesi biçiminde algılayarak “sırlarla dolu bir biçimde” yaşayan kızını da bu anlayışa uygun bir yaratıcıkla sıra dışı bir çizgide giydiriyor…
Böylelikle Stargirl, çevresindekilerin yargılarına yönelik ilk “karşı koyuşunu” (hatta kafa tutuşunu) gerçekleştirmiş oluyor… İsterseniz bu birinci “tüyomuz” olsun…
Fakat sırada Stargirl’ün, öğrencisi olduğu lisenin futbol takımının şampiyonluk maçında, tüm yerleşik gelenekleri altüst etme pahasına, sakatlanan rakip takım oyuncusuna destek amacıyla onunla birlikte hastaneye gitmesi gibi bardağı taşıran öyle bir şey daha var ki…
Hadi bunu da ikici “tüyomuz” olarak yazmış olalım…
Tabii, verilmeye çalışılan mesajlar bu sıraladıklarımızla sınırlı değil…
Ancak, “herkesten farklı” olmanın ne demek olduğunun mükemmel bir kurguyla sunulduğu bu filmdeki diğer mesajları keşfetme işini de yorumumuz sonrasında meraka kapılarak filmi izleme listelerine alacak olanlara bırakalım istiyoruz…
Bitirmeden, diğer güzel müziklerinin yanı sıra, filmde Graham Verchere tarafından seslendirilen ve bir The Cars bestesi olan “Just What I Needed” (1978) ile bir George Harrison bestesi olan ve Grace VanderWaal tarafından sesledirilen “Give Me Love (Give Me Peace on Earth)” ü (1973) (farklı düzenlemeleriyle de olsa) yıllar sonra yeniden duymanın da bizim açımızdan oldukça büyük bir haz olduğunu da belirtmiş olalım…
Belki, yine klasik bir laf olacak ama diğer yorumlarımızda olduğu gibi “spoiler vermeden” yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun…
İlk önerimize gelince:
O hakkımızı da bu kez; nitelikli film izlemeyi tarz edinmiş sinemasever dostlara bir kez daha, “ ‘Fast Color’ (2018) isimli filmini de severek izlediğimiz ve iştahla yorumladığımız Julia Hart’ı da takibe almayı unutmayın” diye seslenerek kullanmak isteriz…
Zira Julia Hart’ın, Jordan Horowitz ile birlikte gerçekleştirdiği prodüksiyonlar, bunu fazlasıyla hak ediyor…
Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak da 3 verdiğimiz bu film için önerimiz de olumsuz yorum ve puanlara aldırmadan, “bir şans da siz verin” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,