Hesabım
    Swiss Army Man
    Ortalama puan
    3,7
    26 Puanlama
    Swiss Army Man hakkında görüşlerin ?

    8 Kullanıcı yorumları

    5
    1 Eleştiri
    4
    1 Eleştiri
    3
    4 Eleştiri
    2
    1 Eleştiri
    1
    1 Eleştiri
    0
    0 Eleştiri
    Sırala
    En yararlı eleştiriler En yeniler En çok eleştiri yazmış üyeler En çok takip edilen üyeler
    Deniz O.
    Deniz O.

    Takipçi 170 değerlendirmeler Takip Et!

    4,5
    29 Aralık 2016 tarihinde eklendi
    Bize verilen hayat planı oldukça standart ve planlıdır. Demir parmaklıklı bir hapishaneyi andıran yatağımızla beraber bir çok konuda yönlendirilmeye başlarız. Derken anne, baba, çevre ve okul ile koşullanma ve kopyalama devam eder. Bu verimli bir şekilde çalışıp, bedeni hayatta tutmayı hedefleyen zihin için kolay adapte olacağı bir durumdur. Beynimiz, otomatikleşmiş her türlü davranışı yeni olanlardan daha az enerji harcayarak yapar. Değişikliğin olmaması onun güven ihtiyacını da karşılamış olur. Ancak içimizde başka bir şey merak içindedir; her şeyi sorgulamak ve içinden gelen, ona haz veren şeyleri yapmak ister... Bu kesinlikle zihin değildir. Oysa ki, sistem hiç bir zaman sorgulamayı sevmez. Bizlerin, belirlenmiş alan içerisinde dolaşmasını ister...

    Bu bilgi çağında, gereksiz bilgi ile o kadar gömülmüşüzdür ki, en temel soruları sormayı akıl bile etmeyiz... Her şeyi bildiğimizi düşünürüz. Geçmiş bilgi ve deneyimlere dayalı düşünceler ve duygular hayatımıza hakimdir. Bildiğimizin doğru olduğundan emin olabileceğimiz tek şey vardır; o da var olduğumuzdur.

    Swiss Army Man, ıssız bir adada intihar etmek üzere olan bir gencin, kıyıya vuran diğer bir gençle olan karşılaşmasını konu alır. Bu diyaloglarda genelde sorgulanmayan konular vardır. İlk temel soru ise; “Biz kimiz?” dir.

    “Bu sensin. Bu da senin bedenin. Burada da beynin var. Burası bir şeyler hatırlayacağın yer. İnsanlar bu duruma gelebilmek için milyonlarca yıl evrimleşti. Tüm bu şeyleri yapıyoruz, bu hayatta kalmamıza yardım ediyor. Yani öyle sayılır...”
    Bizlere öğretilen en büyük illüzyonlardan birisi bireyselliktir. Hatıra, yani bellek, yani beyin ile özdeşleşmiş bireyler olarak hep karşılaştırma yolu ile düşünür ve karşıtlıklarla öğreniriz. Olmamız gereken ile olduğumuzu düşündüğümüz şey arasındaki fark zihnin içinde strese yol açar. Bu sebeple olduğumuzu şeyi ne olmadığını keşfetmekten ziyade uyum sağlamaya çalışırız.

    Mutluluk
    “Gezegende yaşayan 7 milyar insan var. Oraya buraya koşan, göz kırpan, nefes alan ve yemek yiyen insanlar. Sen de onlardan biriydin. Muhtemelen mutluluğu arıyordun. Herkesin yaptığı şey budur. Seni mutlu edecek birini ararsın. Bir arkadaş, bir sevgili ya da bir köpek. Bazen de hayatının geri kalanını geçirmek isteyeceğin o insanla karşılaşacak kadar şanslı olursun. Buna da aşk derler...”
    Tüm bu plan rekabete dayalı bir ödül sistemi ile desteklenmektedir. Acıdan kaçınan zihin, arzularının peşinde koşar. Buna da ‘mutluluk’ der... Hep bir mutluluk hikayesi peşindeyizdir. Öte yandan, zamana tabi olan her şey başlar ve biter. Acı da, mutlulukta da... Olumsuz duygular ve yönler ile yüzleşmedikçe, bu kısımları bastırır,sahte yaşamlar peşinde koşarız. Her gıdım mutluluk bir süre sonra etkisini yitirir ve daha fazlası için uğraşmaya başlarız. İşte, kısır döngü böyle çalışır.

    Yazının tamamı blogta...
    Turgay Buğdacigil
    Turgay Buğdacigil

    Takipçi 2.061 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    30 Temmuz 2021 tarihinde eklendi
    “Swiss Army Man”, Dan Kwan ve Daniel Scheinert ikilisinin senaryosunu da birlikte yazıp yönettikleri ilk uzun metrajlı (debut) sinema filmi…

    Prömiyeri, 22 Ocak 2016’da Sundance Film Festivalinde yapılan ve 24 Haziran 2016 tarihinde vizyona giren filmin, 7/10 (109.414 oy) ve 3.7/5 (10.000 üzeri oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 6.8/10 (209 yorum) ve 64/100 (36 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, hoşça vakit geçirebileceğimiz bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi…

    Yine de gelin isterseniz, 3 milyon dolar gibi son derece mütevazı bir bütçeyle çekilen ve sadece 4,9 milyon dolarlık bir gişe yapabilen bu filme, gerçekte neler olup bittiğini anlayabilmek için, her zamanki gibi önceliği yine oyuncu kadrosuna vermek suretiyle biraz daha yakından bakalım…

    Bu arada yorumun kendisine geçmeden önemli bir uyarı notu olarak hemen söyleyelim:

    “Swiss Army Man”, IMDB tarafından kategorize edildiği şekilde kesinlikle bir “komedi” veya “macera” filmi değildir…

    Gerçi aynı tuzağa IMDB’yi yalnız bırakmayarak Rotten Tomatoes ile Metacritic gibi önemli mecralar da düşmüş…

    Muhtemelen olumsuz puan verenlerin büyük bir kısmı da, IMDB, Rotten Tomatoes ve Metacritic’in müjdelediği bu komedi ve maceradan herhangi bir iz bulamadıkları için “Hababam Sınıfı Uyanıyor” (1976) un “Otur sıfır” diyen Sıfırcı Hafize’si gibi filme basmışlar sıfırı…

    Peki, gerçekten de bu filmde hiç komedi ve macera yok muydu?

    Eğer hayatın kendisine bitmez tükenmez bir “macera” ve bu filme de bu maceraya, bittiğinde ortaya “komik bir şaka” da çıksın diye gizli kamera ve mikrofon uzatan bir TV programıymış gözüyle bakacak olursanız elbette var…

    Ancak bize göre, bu filmin ruhuna ilişkin en önemli an, pek çok ıvır zıvırı içeren çevre atığı çöpün içinde bir “Holy Bible / İncil” in de bulunduğu sahnedir…

    Eğer bu sahneyi ıskalar veya ıskalamaz ama anlamlandıramazsanız, bilin ki filmin kendisini de, mesajını da ıskaladınız gitti…

    Filmin oyuncu kadrosuna gelince…

    Sanıyoruz Daniel Radcliffe bu filmdeki, yol arkadaşı Hank’a (Paul Dano) bir “İsviçre Çakısı” kadar yardımcı olan bir kadavrayı canlandırdığı Manny karakterindeki rolü ile bugüne kadarki en iyi performansını sergilemiş…

    En azından, filmografisinin tamamını dikkate alarak incelediğimde biz böyle bir izlenim edindik…

    Tabii aynı olumlu performans, Paul Dano içinde geçerli…

    Birlikte (homofobi müptelalarına buradan ekmek çıkmaz dedirtecek şekilde) son derece uyumlu bir çift oluşturan Paul Dano ve Daniel Radcliffe ikilisi, gerçekten de filme damgalarını vurmuşlar…

    Sonuç olarak, 97 dakika boyunca büyük bir ilgi ve beğeniyle izlediğimiz bu film için puanımız 3,5 önerimiz ise, eğer sizde hayata birde Dan Kwan ve Daniel Scheinert ikilisinin gözleriyle farklı bir biçimde bakmak isterseniz bu filmi, “izlemelisiniz” şeklinde olacak…

    Keyifli seyirler,
    Engin Yüksel
    Engin Yüksel

    Takipçi 1.458 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    12 Şubat 2017 tarihinde eklendi
    çok ilginç çok farklı biraz fantastik biraz komik bir paranoid biraz şizoid kendinizden birçok şey bulabilirsiniz ya da 'bu ne be' der geçersiniz özgün bir deneme olduğu kesin izlenmeye ve deneyimlemeye değer 7/10
    Alp T.
    Alp T.

    Takipçi 441 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    17 Ekim 2016 tarihinde eklendi
    Swiss Army Man, bir adada kendisi asmak üzere olan Hank'in (Paul Dano) birdenbire denizde yüzen bir ceset görmesiyle başlıyor. Ve Hank de ölmekten vazgeçip bu cesetle birlikte adada yaşamaya başlıyor. Fakat bu ceset, normal bir cesetten çok daha farklı. Bu ceset, bir süre sonra canlanmaya başlayıp hayatla ilgili sorular sormaya başlıyor ve Hank ile birlikte bu adadan ayrılmanın yollarını keşfetmeye çalışıyor. Böylece de olaylar gelişir...

    Bu yazıya ilk önce bu filmin Sundance festivalindeki ön gösteriminde yaşanan hadisesiyle başlamak istiyorum. Swiss Army Man'in Sundance gösterimindeki seyircilerin yarısı, bu filmdeki gaz çıkarma sahneleri yüzünden salonu terk etmiş olduğunu öğrendim ve şaşırdım. Swiss Army Man, oldukça farklı ve değişik bir film. Ve gaz çıkarma olayını da bir metafor olarak kullanıp insanları düşünmeye itmeye çalışıyor açıkçası. Seyircilerin ayrılmasına bir türlü anlam veremedim açıkçası.

    Bunun dışında gelelim filme. Swiss Army Man'i sevdim mi? Evet, oldukça hoşuma gitti açıkçası. Mükemmel olmasa bile bu filmin epey iyi bir konsepti, ilginç karakterleri ve başarılı oyunculukları var. Oyunculuklardan başlayalım. Başrolde olan Paul Dano'nun oyuncluğu çok başarılıydı. Her ne kadar Dano'nun pek fazla filmini izlemesem de, bu filmdeki oyunculuğu gayet güzeldi.

    Fakat bu filmi çalan kişi kuşkusuz, ceset rolündeki Daniel Radcliffe'di. Harry Potter serisi ile büyümüş olsam da şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki Daniel Radcliffe, bu filmde kariyerinin en iyi performansını sergilemiş. Onun olduğu her sahneyi büyük bir şaşkınlıkla izledim, Radcliffe'in oyunculuğuna inanamadım!

    Ayrıca dediğim gibi bu filmin oldukça özgün bir konsepti var ve Swiss Army Man, bu konseptten oldukça fazla yararlanıyor açıkçası. Seyirciye hem eğlenceli vakit geçirtmeyi başarıyor, hem de hayat ve insanların düzeni ile ilgili güzel noktalara ayak basarak düşündürtüyor da.

    Filmin kötü yanlarına değinmeden önce şunu netleştirmek istiyorum; eğer farklı ve ilgi çekici bir film izlemek istiyorsanız, Swiss Army Man'e göz atmalısınız. Eksikliklerine rağmen yarattığı fikirleri ve oyunculuklarıyla, izlenmeyi hak ediyor açıkçası. Ortaya iyi bir iş çıkmış yani.

    Şimdi de kötü yanlarına değinelim. Bu filmin, hayatı keşfetmek konusunun içerisinde aşk olayına gereğinden fazla zaman ayırdığını düşünüyorum. Aşkın kelimelere ve eylemlere sığamayacak kadar büyük olduğu doğru ama bu film, sadece bir karakter üzerine aynı şeyleri tekrar edip durmuş. Ve bu da filmin gidişatını yavaşlatmış, yaşanabilecek olasılıkları azaltmış açıkçası. Bu kısıma daha iyi odaklanabilirdi açıkçası.

    Bir de filmin finalinden pek fazla haz almadım. Filmin finalinin kötü olduğundan değil, hayat ile ilgili sorulara cevap vermekten filmle ilgili akılda kalan sorulara cevap verememesinden dolayı pek fazla sevmedim. Alıştıra alıştıra ilerleyen konusunu finale doğru iyice hızlandırıp önemli şeyleri atlamışlar. Keşke bu film daha fazla soruya cevap verebilseydi dedirtiyor.

    Ama genel anlamda Swiss Army Man, son zamanlarda vizyona giren en özgün filmlerden birisi. Mükemmel olmasa da farklı tonu ve performanslarından dolayı bu aralar vizyona giren birçok filmden daha iyi olduğunu düşünüyorum. Türünün meraklısına. İyi seyirler.

    FİLMİN İYİ YANLARI:

    + Daniel Radcliffe ve Paul Dano.

    + Ortaya attığı yaratıcı fikir.

    + Hem eğlendiren hem de düşündüren sahnelerinin olması.

    FİLMİN KÖTÜ YANLARI:

    - Bazı sahnelerin üzerinde gereğinden fazla durulması.

    - Finalinin biraz hızlandırılmış hissi verip önemli sorulara cevap verememesi.

    TOPLAM PUAN: 7.5/10
    mai_yunus
    mai_yunus

    Takipçi 17 değerlendirmeler Takip Et!

    2,5
    23 Ocak 2017 tarihinde eklendi
    Senaryosu sıradışı onun haricinde çokta bir film değeri yok, açıkcası benim için zaman kaybı oldu. Böyle absürt konulu filmleri sevenler için bire bir...
    Sıla
    Sıla

    Takipçi 7 değerlendirmeler Takip Et!

    3,5
    17 Ekim 2016 tarihinde eklendi
    Film ile ilgili ilk söylenmesi gereken herkese hitap etmediği olmalıdır. Bir nebze sinemayı eleştiren bir göze sahipseniz filmi çok beğeneceksiniz. Bütün klişelerden uzak bu bağımsız yapımı izlerken "komedi" beklentisinde olmamak da bir diğer önemli nokta.
    spoiler:

    Osuruk metaforuna gülmek için kendinizi zorlamayın. Zira gülünsün diye değil yalnızken yaptığımız her şeye ithafen konulmuş bir simgedir o. Yalnızlık, çaresizlik ve bir bireyin şizofreniye gidişini izledikten sonra filmin sonunda Hank karakterine inansınlar diye içinizde engellenemez bir coşku olması konulmuş güzel bir eleştiri.
    spoiler:

    Daniel Radcliffe için söylenecek çok şey var. Harry Potter'dan sonra yaptığı işler oldukça başarılı ve yükselen bir grafikte. Üzerindeki Harry ününü atmaya başladı bile. Bu filmdeki oyunculuğunu beğenen arkadaşlar için Jon Hamm ile başrolleri paylaştığı Young Doctors Notebook adlı mini diziyi tavsiye edebilirim.
    Ciri L.
    Ciri L.

    1 değerlendirme Takip Et!

    1,5
    18 Ekim 2016 tarihinde eklendi
    spoiler:
    Daniel Kwan ve Scheinert diğer yapıtlarından da anlayacağımız üzere oldukça fetişist bir ikili.Filmin başından sonuna kadar osuruğu,nekrofiliyi absürtlük adı altında normalleştirmeye çalışıyorlar. Tek iyi yanı Daniel Radcliffe ın filmi biraz süslemesi.
    Fatih S.
    Fatih S.

    1 değerlendirme Takip Et!

    5,0
    6 Ocak 2017 tarihinde eklendi
    Bazı filmler vardır. Ya çok hoşuna gider, çünkü çok farklıdır; ya da hiç hoşuna gitmez, çünkü çok rahatsız edicidir. Aslında yönetmen rahatsız edicilikte çok başarılı olduğu için çoğunluk filmi yarıda bırakır. Ancak küçük bir azınlık bu başarıyı göz ardı etmez ve filmi favorileri arasına alır. Sarkastik zannettirerek başlayıp saykodelik biten bir film. Oldukça oksimoron bir cümle gibi olacak ama; Daniel Radcliffe bir ölüyü çok başarılı canlandırmış.
    Daha Fazlasını Göster
    • En son Beyazperde eleştirileri
    • En İyi Filmler
    • Basın Puanlarına Göre En İyi Filmler
    Back to Top