Cadılar Bayramı eleştirileri

“Halloween”; senaryosunu, John Carpenter ve Debra Hill ikilisince yaratılan karakterler üzerinden Jeff Fradley ve Danny McBride ile birlikte yazan David Gordon Green’in yönetmen koltuğunda oturduğu “slasher” tarzı (yani kısaca içinde psikopat bir katil barındıran) bir korku – gerilim filmi…

Aynı isimli serinin on birinci devam filmi olarak kurgulanan bu 2018 model “Halloween” in yapımcıları arasında, serinin yaratıcılarından John Carpenter ile serinin önceki yedi filminde daha imzası bulunan (Türkiye’de “The Message / Çağrı” (1976) filmi ile tanınan Moustapha Akkad’ın oğlu) Malek Akkad’ın yanı sıra korku – gerilim türünün önemli yatırımcıları arasında yer alan Blumhouse Productions’ı yani aslında Jason Blum’un bizzat kendisini de görüyoruz…

10 milyon dolar gibi son derece mütevazı bir bütçeyle çekildikten sonra prömiyeri, 8 Eylül 2018’de Toronto Uluslararası Film Festivalinin Midnight Madness bölümünde yapılan ve 19 Ekim 2018’tarihinde de vizyona giren filmin, şu ana kadar ki gişe hasılatı tamı tamına 253,5 milyon dolar…

Filmin, 7/10 (56.132 oy) ve 3.8/5 (7.600 oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 6.8/10 (320 yorum) ve 67/100 (51 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, bu tarz bir film için yeterince iyi…

Gelin isterseniz, serinin ilk filmi “Halloween” (1978) ile sonraki birkaç devam filmini de vizyona girdikleri yıl sinema salonunda izlemiş türün meraklısı biri olarak bu filme de, her zamanki gibi önceliği yine oyuncu kadrosuna vermek suretiyle biraz daha yakından bakalım…

“Halloween” ve oyuncu kadrosu denilince de, sanıyoruz herkesin aklına aynı anda gelen ilk ve tek isim Laurie Strode karakterini canlandıran Jamie Lee Curtis ile o meşum maskenin ardındaki Michael Myers tiplemesi oluyor…

O yıllarda henüz dünyaya gelmemiş olanlar ile gelmiş olsalar bile sinema dünyasını takip edebilecek erginlikte olmayanlar için söyleyelim, 1978 tarihli orijinal “Halloween” de karşımızda yirmi yaşında ve oldukça alımlı bir Jamie Lee Curtis vardı…

Ki bu film, onun aynı zamanda ilk sinema filmi deneyimiydi de…

Ancak, ne yalan söyleyelim:

O yıllarda nam-ı, biz yeni yetme ODTÜ öğrencisi şehirli bir genç grup arasında "Cemile Körtis" olan ve okulumuzun "Ankara / Tunus Caddesi"ne de çıkartma yapan, o (işçi, öğrenci ile profesörünün eşit olduğu ve ilk gelenin oturup diğerlerinin ayakta kaldığı) unutulmaz mavi Mercedes servis otobüslerimizin herhangi birinden inerek; kendimizi Akay'daki sinemalardan birine attığımız bu çıtır hatunun, bu ilk filmi bile onun (ve elbette filmlerinin) müptelası olmamıza yetmiş de artmıştı bile…

Şimdi, o günden bugüne aradan geçen koskocaman bir kırk yıl mevcut…

Ve doğal olarak 2018 tarihli yeni “Halloween” de karşımıza çıkan Jamie Lee Curtis’de artık yirmi yaşında bir genç kız değil, tam tersine o yaşlarda bir torunu olan altmış yaşında bir büyükanne…

Fakat kim ne derse desin, biz bu filmdeki Jamie Lee Curtis’in oyunculuğunu da 1978 tarihli ilk filmdeki kadar etkileyici bulduk…

Zaten bu (şimdilik) son filmde, o ve maskenin ardındaki Michael Myers (James Jude Courtney - Nick Castle) kadar hissederek oynayan bir başkası da yoktu…

Filmin teknik detaylarına gelince…

Elbette burada, John Carpenter ile David Gordon Green’i ve çektikleri “Halloween” leri karşılaştırmaya kalkmanın çok fazla bir anlamı yok…

Zira arada, tam kırk yıllık bir süre söz konusu…

Dolayısı ile bu hususta edebileceğimiz tek anlamlı laf, ikisinin arasına sıkıştırılmış tamamen gereksiz diğer “Halloween” leri görmezden gelerek, puan olarak 3 verdiğimiz 2018 tarihli bu “Halloween” i, puanlamış olsaydık 3,5 vereceğimiz 1978 tarihli “Halloween” ile peş peşe izlemenizi önermek şeklinde olacak…

Emin olun böylesini daha çok seveceksiniz…

Keyifli seyirler,

Son üç not:
1. Michael Myers’ın yukarıda sözünü ettiğimiz o "meşum" (yani uğursuz) maskesi, William Shatner’in yüzünden alınma bir kalıpla üretilen (koleksiyon niteliğindeki "remastered" 3 sezonluk DVD setleri ile arşivimizin demirbaşları arasında yer alan "Star Trek" 1966 - 1969 isimli, "cell phone / cep telefonu" teknolojisi ile özellikle de, 21. yüzyıl "management / administration / yönetim" biliminin habercisi de olan efsanevi TV dizisinin ana karakteri) “Kaptan Kirk”ün maskesinin beyaza boyanmış halidir…

Bu maske ilk olarak “The Devil's Rain” (1975) filminde William Shatner’in kendisi tarafından kullanılmıştır…

2. Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinali; bir başka mecrada tarafımızca, 23 Aralık 2018 günü saat 00.14’de yazılarak paylaşılmıştır...

3. Bu yorumda yazdıklarımızın tamamı; şu an hayatta olmayan ve mezarının üzerindeki topraklarda, misler kokan çiçekler açmasını dilediğimiz, ilk "Halloween"i beraberce izlediğimiz değerli dostumuz ve "sınıf arkadaşımız" Ümit Altuğ'a gelsin...

Tüm seriyi izlemiş bir olarak bu devam filmini çok gereksiz buldum. Zaten saçmalanmış. spoiler: Hastaneden çıkarılıp başka yere sevkedilirken kaza olması, doktorunun onu sahiplenmesi falan hep klişe de, sen orada kapalıyken nasıl o kadının evini bulabiliyorsun koskaca şehirde? Bir de doktorunu da kendine benzetmişsin, o da sapkın katil çıktı, başrolde ki kadın evini, kendini, silahlarını hazırlamış ama az daha ölüyordu. Bu nasıl hazırlık, tek atışta öldürür kesin diyorsun, iki eliyle camı kırıp kadını yakalıyor. Saçmalıklarla dolu sahneler, klişe sahneleri bile gölgede bırakmış.

Serinin ruhuna çok uygun bir devam filmi olan bu filmin, aynı zamanda serinin en iyi filmi olduğuna inanıyorum. Filmin ilk dakikalarında Haluk Bilginer'i görünce ufak çaplı bir şok yaşadım ve koltuğumda istemsizce gerine gerine izledim filmi. Filmde bana göre en iyi oynayan ve rolünün hakkını veren de harika İngilizcesi ile Haluk Bilginer idi.

Beklentileri karşılamamakta. İlla sinemada izlemeniz gereken yükseklikte bir şey değil.haluk bilginler bolca var kendisini izlemek isteyen için değişik bir deneyim.

şahsen film güzel olmuş. beklediğime değdi. serinin en iyi filmlerinden biri. micheal myers yine dehşet saçıyor

Michael Myers efsanesinin yine güzel bir filmi bence, klişe korku elemanlarını yine içeriyor ama aşmaya çalıştığı ortada. spoiler:
Jumpscare lar çok bariz ve yine korkutacak diye beklerken salak bir çocuğun "hahaha korkuttum" diye gülmesinden kaçınmamışlar. 3 ana kadın karakter diye düşündüğümde otomatik olarak " hmm en az 2 si düşük iq lu kendini korumaya aciz çaresiz ağlamaktan başka bir aktivitesi olmaz" geliyor aklıma, en azından sadece 1 ini bu şekilde yapmışlar ki babaannemiz korku karakterimizle eşit güçte olması beni kendisine hayran bıraktı. En azından filmdekilerin hepsinden zeki diyebilirim. Vurduğu adamın yanına gidip " acaba öldü mü dur şu maskeyi/örtüyü kaldırayım da bakayım çünkü beynimdeki 3 nöron bana bunu yaptırıyor" ölmeyi hak eden masum sivillerle dolu. Ama Haluk Bilginer'in akıcı İngilizcesi ve tartışmasız oyunculuğuyla beğenmekten alamadım kendimi.Filmi izlerken " oha ne ara 1 saat geçti " hissine girdiğim için puanım ; bu ne ya keşke biraz daha uzun olsaydı da izleseydim üzerinden vay be fena değilmiş.

Filmin ilk yarısı 1978 yapımının yan sanayisi olmuş diyebilirim. Part 2 geçtiğimizde laurie vs michael kapışmasını izliyoruz bu kısım fena değildi. ilk yarıya 10/6 2. kısmına 10/7 veriyorum.

Az önce filmi izledim ve böylesine ilginç bir karakterin nasıl harcanabileceğine şahit oldum. Önceki filmleri çok güzeldi Karakter öldürmek için öldürmüyordu bazı sebebleri vardı. Ama bu film Son Durak'a dönmüş resmen. Ayrıca O kadının Myers tan korkmaması ayrıca saçma bir olay. Tavsiye etmiyorum 2 puan da Karakterin güzelliği için :) İyi seyirler.

ne amaca hizmet ettigi belli olmayan zamaniniza yazik edeceginiz bir film yapmayin etmeyin korku filmi olmasi kendi icinde celisip durabilecegi anlamina gelmiyor

Mantık kavramına isyan etmişsiniz resmen,çöp. Hayatımda izlediğim saçmalıklar listesinde zirve. Yazık.

Yani bence film baya akıcıydı ve kendini izletti en azından Halloween serisine yakışan bir film olmuş filmde bazı yerlerde saçmalamışlar diyebileceğimiz yerler vardı fakat bence 1. filmden sonra en iyi film denilebilir tabi bu benim görüşüm. Haluk Bilginer bence muazzam oynamış. Cumartesi gecesi arkadaşlarınla buluş izle bu filmiç

Elinde bıçak olan ve sadece yürüyen bir adamı 2 saat boyunca ölüremediler. Zamanınızı kaybetmeyin, içiniz daralıyor filmi izlerken silahı alıp 100 lerce kez öldürüyorsunuz. Ancak bunu eyalet polisleri bile başaramıyor ve adamı eve hapsedip evin tamamını yakıyorlar ve adam YİNE ÖLMÜYOR saçmalık! spoiler: