Mutlu olma zamanı
Yazar: Ali Ulvi UyanıkHollywood her yıl, o bembeyaz büyüyü, rengarenk ampullerle giydirilmiş bahçeli müstakil evlerin soğuk gecelerde yaydığı sıcaklığı ve bir yuvanın verdiği mutluluğun emsalsizliğini öyküleyen filmler çeker. Ne yalan söylemeli, Noel zamanı filmlerini her daim cazip hale getirecek formülleri bulup üretmekte de üzerine yoktur. Genel olarak, her yaş, cinsiyet ve cinsel yönelimi temsil eden karakterlerin hikayelerini paralel anlatarak, geniş bir seyirci kitlesini perdeye bağlamak yolu seçilir. Karakterler birbirlerine bir şekilde temas ederler ya da "Mutlu Yıllar (Love the Coopers)"da olduğu gibi son bölümde/finalde hepsi bir araya gelir (benzer formüller Şükran Günü ve Sevgililer Günü filmleri için de işlemektedir).
Özellikle Batı uygarlıkları için önemli olan bu tatil sezonunda anne babanın evinde bir araya gelmek için yola çıkan çocukların ve hısım akrabanın, farklı problemlerle boğuşurlarken, o gün karşılarına çıkan bir yabancıyla hayatlarının seyrinin değişmesi de söz konusudur. Bu filmlerin neredeyse tamamı herkes seyredebilsin diye "PG-13" sınıflandırmasına göre çekilir. Tabii aradan, bir Şükran Günü filmi olan ve Türkiye'de nedense "Yılbaşı Tatili" Türkçe adıyla gösterilen, Jodie Foster'ın yönettiği "Home for the Holidays"(1995) gibi kolay unutmayacaklarımız da çıkmaktadır.
"Mutlu Yıllar", "Corrina, Corrina" (1994) ve Sean Penn'e Erkek Oyuncu dalında Oscar adaylığı getiren "Benim Adım Sam" (I Am Sam, 2001) adlarında iki filme imza atan Jessie Nelson yönetmenliğinde çekilmiş. Çocuklar, ergenler ve 'anlatıcımız-köpeğimiz' iri güzellik Rags dışında, güçlü bir düzine oyuncunun 'döktürdüğü' bir aile buluşması öyküsü. Karakterler, sofraya, o enfes yemeklerin başına oturana kadar geçen o günkü ilişkiler/diyaloglar trafiğinde, başlarına gelenlerle birlikte geçmişten çıkagelen anlarla yaşamlarına göz atma fırsatları yakalarlar...
Bu tür bir komedi filmine gittiğinizde, zaten bilirsiniz ki, final sürpriz değildir: Bir Frank Capra iyimserliği sarar hücrelerinizi... Bazen çok uzaklarda aradığınız mutluluğun hemen yanı başınızda olduğunu fark edersiniz. Kulağa klişe mi geliyor? Ya da Ortadoğu coğrafyasında yaşayan bireyler olarak, Pittsburgh'un masalsı atmosferi çok mu ulaşılmaz? Eğer 'çıplak gözle' bakarsanız, bu insanların sorunlarının, aslında, sizin yaşadıklarınızla ne kadar da benzer olduğunu fark edebilirsiniz. Sıralayalım: Yaşlı bir adamsınız...Sıradan akışınıza genç bir garson kız tarafından her gün armağan edilen bir tebessüm ve kısa bir muhabbetin değerini sizden başka kim bilebilir?
Kırklarında, bekar, çocuk özlemiyle yanıp tutuşan bir kadının karakola götürülürken iç dünyasını deştiği polis memuruyla etkileşimi, günlük hayatta 'rol yapan' birçoğumuzu ilgilendirecek, eminim.
Üç çocuklu, karısından ayrılmış bir baba olarak iş aramanın zorlukları, dünyanın her yerinde yaklaşık aynı sıkıntıları yüklemiyor mu omuzlara?
Evi her ziyaretinizde, özel hayatınızı sorgulayan annenizin o yüz ifadesinden bıkmadınız mı?
40 yıldır birlikte aynı yastığa baş koysanız da, bir gün gelip, hayat arkadaşınıza karşı yabancı gibi hissetmediniz mi hiç?
Sonuç olarak, "Mutlu Yıllar"da kendinizi görebilirsiniz. Ayrıca, Bob Dylan parçalarına da yer veren müzik seçimlerini seveceğinizi düşünüyorum.