Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.
Basın Eleştirisi
Birgün
Yazar: Cüneyt Cebenoyan
Film Kristen Stewart’ın çok iyi oyunuyla ve Assayas’ın iyi yönetmenliğiyle kendisini rahatlıkla izletiyor. Ki zaten film Cannes’da Assayas’a en iyi yönetmen ödülünü getirdi. Bunlara rağmen, Hayalet Hikâyesi’nin tuhaf ve açıklanamaz şeylerle dolu bir film olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Filmdeki cinayet, bir yere oturmuyor. Maureen’le, emrinde çalıştığı Kyra’nın sevgilisi Ingo olduğunu tahmin ettiğimiz kişi arasındaki cep telefonuyla yapılan chat’leşme neye işaret ediyor? Muhtemelen ruhlararası bir iletişime benzetiyor yönetmen bu tarz sohbeti... Teknolojinin iletişimi devrimci bir dönüşüme uğrattığını, daha doğrudan bir iletişim sağladığını düşünüyor herhalde... Ya da cismen yanımızda olmayan varlıklarla iletişim kurmak ile, hayaletlerle iletişim kurmak arasında bir bağ ya da bir benzerlik kuruyor.
Eleştirinin tamamı için: Birgün
Habertürk
Yazar: Mehmet Açar
Assayas, yaşadığımız dijital dünyanın gerçekliğini sorgularken çağımız insanının yalnızlığını da vurguluyor. Maureen, film boyunca genelde yalnız; insanlarla sanal ortamlarda iletişim kuruyor. Kyra ile fiziksel olarak karşı karşıya geldiği tek sahnede, telefon nedeniyle konuşamıyor.. Mobil telefonlar, tabletler ve Google üzerinden işleyen iletişim ağı da aslında bir tür “öte dünya”dan farksız. Maureen’in bilinmeyen numaralardan gelen kısa mesajların fizik ötesi bir dünyadan gelebileceğini düşünmesi şaşırtıcı değil... Assayas, o noktada bize de bir ayna tutuyor. Maureen’in yasak olana duyduğu ilginin ve bir başkası olma isteğinin, cinsel hazza dönüşmesi kayda değer bir nokta... Assayas, yalnızlığın içimizdeki karanlığı artırdığını ima ediyor.
Eleştirinin tamamı için: Habertürk
Hurriyet
Yazar: Uğur Vardan
‘Hayalet Hikâyesi’, ana karakterinin ‘asistan’vari işi vasıtasıyla hafiften ‘Sils Maria’ havası da yayıyor ama genel olarak farklı bir güzergâhın ifadesi. Assayas filmini mistik sulara doğru çeker gibi yapıyor, sonra meselenin içine gerilim, hafiften polisiye tadı katıyor, ‘gerçekçi’ çizgilere ulaşıyor ve nihayetinde son sözünü söylüyor... Film bu gelgitler arasında kıvamını buluyor mu derseniz, bence buluyor; bu açıdan ‘Hayalet Hikâyesi’nde sorun yok. Ama kimi güzel sahneler, kimi güzel bölümler bana kalırsa genel toplamda çok da çarpıcı bir bütüne ulaşmıyor. Belki de ‘Sils Maria’ gibi güçlü bir ön adımın ardından bu çalışma, Assayas için düşük dozajlı bir hamle olmuş.
Eleştirinin tamamı için: Hurriyet
Milliyet
Yazar: Nil Kural
Şu sıralar Assayas’ın gözde oyuncusuna dönüşen Kristen Stewart, filmde başrolde ve Valentine’i canlandırıyor. Valentine bir yandan sosyetik bir kadının kıyafetlerini deneyip onun için alışveriş yaparken diğer yandan kaybettiği kardeşinin ruhuyla iletişim kurmaya çabalıyor. Film bazı yerlerde işlemiyor ama bu Assayas’ın çabasının çoğu işleyen filmden daha ilginç, daha eğlenceli ve sinemasal olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Eleştirinin tamamı için: Milliyet
Sabah
Yazar: Olkan Özyurt
Lakin Assayas senaryoda bazı şeyleri çözemediği ya da belirsiz bıraktığı için söylediklerimiz 'ucu açık okuma' düzeyinde de kalıyor olabilir. Zaten senaryo meselesi iyi çözülmüş olsa Hayalet Hikayesi, yılın filmlerinden olurdu. Çünkü Assayas'ın yönetmenliği gerçekten iyi, Kristen Stewart ise hayatının performansını sergiliyor. Alacakaranlık serisinin yıldızı Stewart aslında bu filmde 'Ben iyi de bir oyuncuyum' diye adeta meydan okuyor. Popüler bir film serisinin güzel kızı olarak tanınan Stewart'ın kendini bir hayalet hikayesinde bulacağı yedi-sekiz yıl önce söylenseydi kim inanırdı o da ayrı bir konu...
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.
Birgün
Film Kristen Stewart’ın çok iyi oyunuyla ve Assayas’ın iyi yönetmenliğiyle kendisini rahatlıkla izletiyor. Ki zaten film Cannes’da Assayas’a en iyi yönetmen ödülünü getirdi. Bunlara rağmen, Hayalet Hikâyesi’nin tuhaf ve açıklanamaz şeylerle dolu bir film olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Filmdeki cinayet, bir yere oturmuyor. Maureen’le, emrinde çalıştığı Kyra’nın sevgilisi Ingo olduğunu tahmin ettiğimiz kişi arasındaki cep telefonuyla yapılan chat’leşme neye işaret ediyor? Muhtemelen ruhlararası bir iletişime benzetiyor yönetmen bu tarz sohbeti... Teknolojinin iletişimi devrimci bir dönüşüme uğrattığını, daha doğrudan bir iletişim sağladığını düşünüyor herhalde... Ya da cismen yanımızda olmayan varlıklarla iletişim kurmak ile, hayaletlerle iletişim kurmak arasında bir bağ ya da bir benzerlik kuruyor.
Habertürk
Assayas, yaşadığımız dijital dünyanın gerçekliğini sorgularken çağımız insanının yalnızlığını da vurguluyor. Maureen, film boyunca genelde yalnız; insanlarla sanal ortamlarda iletişim kuruyor. Kyra ile fiziksel olarak karşı karşıya geldiği tek sahnede, telefon nedeniyle konuşamıyor.. Mobil telefonlar, tabletler ve Google üzerinden işleyen iletişim ağı da aslında bir tür “öte dünya”dan farksız. Maureen’in bilinmeyen numaralardan gelen kısa mesajların fizik ötesi bir dünyadan gelebileceğini düşünmesi şaşırtıcı değil... Assayas, o noktada bize de bir ayna tutuyor. Maureen’in yasak olana duyduğu ilginin ve bir başkası olma isteğinin, cinsel hazza dönüşmesi kayda değer bir nokta... Assayas, yalnızlığın içimizdeki karanlığı artırdığını ima ediyor.
Hurriyet
‘Hayalet Hikâyesi’, ana karakterinin ‘asistan’vari işi vasıtasıyla hafiften ‘Sils Maria’ havası da yayıyor ama genel olarak farklı bir güzergâhın ifadesi. Assayas filmini mistik sulara doğru çeker gibi yapıyor, sonra meselenin içine gerilim, hafiften polisiye tadı katıyor, ‘gerçekçi’ çizgilere ulaşıyor ve nihayetinde son sözünü söylüyor... Film bu gelgitler arasında kıvamını buluyor mu derseniz, bence buluyor; bu açıdan ‘Hayalet Hikâyesi’nde sorun yok. Ama kimi güzel sahneler, kimi güzel bölümler bana kalırsa genel toplamda çok da çarpıcı bir bütüne ulaşmıyor. Belki de ‘Sils Maria’ gibi güçlü bir ön adımın ardından bu çalışma, Assayas için düşük dozajlı bir hamle olmuş.
Milliyet
Şu sıralar Assayas’ın gözde oyuncusuna dönüşen Kristen Stewart, filmde başrolde ve Valentine’i canlandırıyor. Valentine bir yandan sosyetik bir kadının kıyafetlerini deneyip onun için alışveriş yaparken diğer yandan kaybettiği kardeşinin ruhuyla iletişim kurmaya çabalıyor. Film bazı yerlerde işlemiyor ama bu Assayas’ın çabasının çoğu işleyen filmden daha ilginç, daha eğlenceli ve sinemasal olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Sabah
Lakin Assayas senaryoda bazı şeyleri çözemediği ya da belirsiz bıraktığı için söylediklerimiz 'ucu açık okuma' düzeyinde de kalıyor olabilir. Zaten senaryo meselesi iyi çözülmüş olsa Hayalet Hikayesi, yılın filmlerinden olurdu. Çünkü Assayas'ın yönetmenliği gerçekten iyi, Kristen Stewart ise hayatının performansını sergiliyor. Alacakaranlık serisinin yıldızı Stewart aslında bu filmde 'Ben iyi de bir oyuncuyum' diye adeta meydan okuyor. Popüler bir film serisinin güzel kızı olarak tanınan Stewart'ın kendini bir hayalet hikayesinde bulacağı yedi-sekiz yıl önce söylenseydi kim inanırdı o da ayrı bir konu...