Her dergi ve gazetenin puanlama sistemi farklı olduğu için, Beyazperde, puanları 0.5 - 5 yıldız üzerinden, kendi barometresine göre vermiştir.
Basın Eleştirisi
Hurriyet
Yazar: Uğur Vardan
Çok tanınmış bir tiyatro yönetmeni olan Leveaux, gayet akıcı bir anlatımla izlenmeye değer bir filme imza atarken ‘İstisna’yı asıl olarak performanslar ayakta tutuyor. En son yine, ‘şimdiki zamanlar’da gezinen bir Nazi filminde (Egoyan’ın ‘Remember’ı) karşımıza gelen 88 yaşındaki ‘büyük usta’ Christopher Plummer, muhteşem bir ‘Kaiser Wilhelm’ portresi çiziyor. Avustralyalı Jai Courtney, Yüzbaşı Brandt’ta gayet başarılı oynarken Mieke’de Lily James, bana kalırsa iki hafta önce gösterime giren ‘Tam Gaz’daki rolünden daha etkili bir performans ortaya koyuyor. Prenses Hermine’de Janet McTeer da kalitesini hissettirirken Himmler’de Eddie Marsan dikkat çekici ama karikatürize bir portre çiziyor. Sonuçta ‘İstisna’, önümüze getirdiği kimi özel karakterler ve dönemin genel tasvirini doğru konturlarla çizmesi bakımından ilgiye değer bir film.
Eleştirinin tamamı için: Hurriyet
Habertürk
Yazar: Mehmet Açar
II Wilhelm, Himmler gibi tarihi şahsiyetleri hayali karakterlerle buluşturan “İstisna”, Christopher Plummer ve Lily James’in oyunculuklarıyla öne çıkan, prodüksiyon kalitesi yüksek, romantizm soslu oyalayıcı bir gerilim. Ama iz bırakacak kadar sağlam bir öyküsü yok. Sonuçta, “iyi ve kötü Almanların” arasında kalan bir Yahudi’nin öyküsünü seyrediyoruz. Kaiser filmde, haksızlığa uğradığını düşünen, öfkeli ama iyi kalpli bir Avrupa aristokratı olarak çiziliyor. Filmin kırılma anı olan yemek sahnesinde Himmler vicdansız bir soykırımcı, Kaiser ise “ölçülü ve vicdan sahibi bir Yahudi düşmanı” olarak gösteriliyor. Kaiser, Nazizm’in gideceği uç noktaları gördüğü bu sahnede ne yazık ki kendi ırkçılığıyla hesaplaşmıyor. Oysa Yahudi soykırımı, kökeni yüzyıllar öncesine giden ırkçılığın bir sonucu değil mi? Sonuçta, biraz fazla iyi niyetli bir film...
Eleştirinin tamamı için: Habertürk
Sözcü
Yazar: Burak Göral
Tiyatro yönetmenliğinden gelme David Leveaux, bu ilk yönetmenliğinde hikayenin hakettiği tansiyonu yarı yarıya verebiliyor. Belki biraz da bütçesinin küçüklüğü yüzünden film bir türlü televizyon filmi hissiyatından çıkamıyor. Yönetmenin erotizmden tutku ve gerilim yaratma çabası ise sonuçsuz kalmış... Salondan çıktığınızda kötü bir film izlediğinizi düşünmüyorsunuz ancak zihinlerimize nakşolacak anlar ve sahneler kalmıyor geriye...
Eleştirinin tamamı için: Sözcü
Arka Pencere
Yazar: Suzan Demir
"İstisna", her ne kadar İkinci Dünya Savaşı ve Naziler ekseninde geçse de Yahudi Soykırımı ve savaşın vahşetine bu iki rüya dışında girmiyor. Film ağırlıklı olarak Brandt, Kaiser ve Mieke arasında cereyan ediyor. Bu da biraz politika, biraz casusluk eksenindeki bir aşk hikayesine tekabül ediyor.
Beyazperde.com'da gezintiye devam etmek istiyorsanız çerezleri kabul etmelisiniz. Sitemiz hizmet kalitesini artırmak için çerezleri kullanmaktadır.
Gizlilik sözleşmesini oku.
Hurriyet
Çok tanınmış bir tiyatro yönetmeni olan Leveaux, gayet akıcı bir anlatımla izlenmeye değer bir filme imza atarken ‘İstisna’yı asıl olarak performanslar ayakta tutuyor. En son yine, ‘şimdiki zamanlar’da gezinen bir Nazi filminde (Egoyan’ın ‘Remember’ı) karşımıza gelen 88 yaşındaki ‘büyük usta’ Christopher Plummer, muhteşem bir ‘Kaiser Wilhelm’ portresi çiziyor. Avustralyalı Jai Courtney, Yüzbaşı Brandt’ta gayet başarılı oynarken Mieke’de Lily James, bana kalırsa iki hafta önce gösterime giren ‘Tam Gaz’daki rolünden daha etkili bir performans ortaya koyuyor. Prenses Hermine’de Janet McTeer da kalitesini hissettirirken Himmler’de Eddie Marsan dikkat çekici ama karikatürize bir portre çiziyor. Sonuçta ‘İstisna’, önümüze getirdiği kimi özel karakterler ve dönemin genel tasvirini doğru konturlarla çizmesi bakımından ilgiye değer bir film.
Habertürk
II Wilhelm, Himmler gibi tarihi şahsiyetleri hayali karakterlerle buluşturan “İstisna”, Christopher Plummer ve Lily James’in oyunculuklarıyla öne çıkan, prodüksiyon kalitesi yüksek, romantizm soslu oyalayıcı bir gerilim. Ama iz bırakacak kadar sağlam bir öyküsü yok. Sonuçta, “iyi ve kötü Almanların” arasında kalan bir Yahudi’nin öyküsünü seyrediyoruz. Kaiser filmde, haksızlığa uğradığını düşünen, öfkeli ama iyi kalpli bir Avrupa aristokratı olarak çiziliyor. Filmin kırılma anı olan yemek sahnesinde Himmler vicdansız bir soykırımcı, Kaiser ise “ölçülü ve vicdan sahibi bir Yahudi düşmanı” olarak gösteriliyor. Kaiser, Nazizm’in gideceği uç noktaları gördüğü bu sahnede ne yazık ki kendi ırkçılığıyla hesaplaşmıyor. Oysa Yahudi soykırımı, kökeni yüzyıllar öncesine giden ırkçılığın bir sonucu değil mi? Sonuçta, biraz fazla iyi niyetli bir film...
Sözcü
Tiyatro yönetmenliğinden gelme David Leveaux, bu ilk yönetmenliğinde hikayenin hakettiği tansiyonu yarı yarıya verebiliyor. Belki biraz da bütçesinin küçüklüğü yüzünden film bir türlü televizyon filmi hissiyatından çıkamıyor. Yönetmenin erotizmden tutku ve gerilim yaratma çabası ise sonuçsuz kalmış... Salondan çıktığınızda kötü bir film izlediğinizi düşünmüyorsunuz ancak zihinlerimize nakşolacak anlar ve sahneler kalmıyor geriye...
Arka Pencere
"İstisna", her ne kadar İkinci Dünya Savaşı ve Naziler ekseninde geçse de Yahudi Soykırımı ve savaşın vahşetine bu iki rüya dışında girmiyor. Film ağırlıklı olarak Brandt, Kaiser ve Mieke arasında cereyan ediyor. Bu da biraz politika, biraz casusluk eksenindeki bir aşk hikayesine tekabül ediyor.