Luc Besson, oldukça ilginç bir filmografiye sahip olan bir yönetmen. 90'lı yılların başında Derinlik Sarhoşluğu ve Nikita ile adını duyuran Besson, daha sonra Leon: Sevginin Gücü ve Beşinci Element ile iki harika filme imza attı. Fakat ondan sonra kariyeri biraz düşüşe geçti. Arthur Üçlemesi, Belalı Tanık ve Lucy gibi son çektiği filmler de bunun kanıtı. Gerçi bu filmler kelimenin tam anlamıyla kötü olmasa da, ortalamanın biraz altındaydı sadece. Ama buna rağmen Besson'un yeni filmi Valerian için çok heyecanlıydım. Çünkü Valerian, Fransa'da oldukça popüler bir çizgi roman ve Besson da harika bir bilim kurgu filmi yapabileceğini önceden göstermişti.
Öncelikle konu şöyle: "Uzayda yolculuk yapan Valerian ve Laureline adındaki iki ajan, çalıştıkları istihbarat için çeşitli görevlere gidiyordur. Yeni görevleri için Bin Gezegen İmparatorluğu'na gelen Valerian ve Laureline, bir tehlikenin olduğunu sezerler ve böylece gezegeni kurtarmak için elinden gelen her şeyi yaparlar."
Bu filme girmeden önce tam olarak ne düşüneceğimi bilmiyordum çünkü yazılarını okuduğum eleştirmenlerin neredeyse hepsi ya bu filme bayılmış, ya da çok yetersiz olduğunu düşünmüş. Bu yüzden bu filmin nasıl sonuçlanacağını bilmiyordum. Ve salondan çıkmama rağmen hala tam olarak ne düşüneceğimi bilmiyorum Valerian'la ilgili. Bu filmde kesinlikle inanılmaz şeyler vardı fakat ne bileyim, hikayenin kendisi hakkında eksik bir şeyler var.
Önce iyi taraflardan başlayalım. Herkesin dediği gibi ben de bahsetmeden geçemeyeceğim, bu filmdeki görsel efektler inanılmazdı. Ama bundan daha inanılmaz olan şey ise, arka planda bulunan hayal gücüydü. Bu evrenin tasarımından bütün uzaylıların görünüşüne kadar Valerian ile ilgili her şey tam anlamıyla bir görsel şölendi. Film bu açıdan beni hiç hayal kırıklığına uğratmadı.
Bu konuda Luc Besson'un yönetmenliğini çok beğendim (senaryosuna ise birazdan değineceğim). Çünkü Beşinci Element'de gördüğünüz etkileyici atmosferin aynısını, hatta daha fazlasını burada görebilme şansı buluyorsunuz. Besson, nasıl bir bilim kurgu filmi yöneteceğini çok iyi biliyor.
Bunun dışında filmde bir sürü akılda kalıcı sahneler de vardı. Mesela filmin giriş sahnesini çok iyi buldum (film zaten David Bowie ile benim için 1-0 önden başladı). Bunun dışında Valerian'ın özel kıyafetiyle duvarları delerek koşması, Rihanna'nın dans sahnesi ve final sahnesi oldukça eğlenceliydi.
Oyunculuklardan şaşırtıcı derecede Cara Delevingne fena değildi doğrusu. Delevingne'in dinamik oyunculuğu, filmin temposunu biraz hızlandırmayı başarmış. Onun rolünü bir başkası oynayabilir miydi? Elbette. Ama ona verilen materyal ile elinden geleni yapmayı başarmış Delevingne ve onu filmde izlemekten çok keyif aldığımı söyleyebilirim. Ayrıca Ethan Hawke ile John Goodman'ın ufak sahneleri de çok iyiydi, bu filmde onları görmek çok hoştu. Bir de Rihanna'nın bu filmde biraz daha fazla rolünün olmasına sevindim.
Pekala. Görsellikler ve havalı sahnelerin dışında Valerian gerçekte nasıldı? Seyirciye vermek istediği epik uzay macera havasını vermeyi başarıyor mu yoksa süresi boyunca sizi uyutuyor mu? Benim için ikisi de doğru cevap.
Valerian, gözlerinizi bir türlü üzerinden alamayacağınız bir dağınıklık adeta. Bu filmi izlerken gerçekten eğlendiğim bölümler oldu ama bunun dışında esnemeye başladığım bölümler de vardı. Bunun da en büyük nedeni senaryodan kaynaklanıyor. Her ne kadar Besson harika bir yönetmen olsa da, onun bu filmdeki senaryosunu pek beğendiğim söylenemez.
Valerian, her filmde olduğu gibi hikayesi 3 bölümden oluşuyor. Normalde bu bölümlerden ilkinde 20-30 dakika içerisinde bu dünyayı tanıdıktan sonra ana karakterlere odaklanıyoruz ve bir görevi nasıl tamamladıklarını görüyoruz. Fakat Valerian'ın bu ilk bölümü bitirmesi neredeyse 50 dakikayı buluyor. Bu sahnenin eğlenceli olmasına rağmen çok uzun sürdüğü için "şu sahne ne zaman bitirecek yahu" diyesim geldi. Michael Bay'in filmlerinde arka arkaya patlama efekti kullanıp patlamayı sıkıcı hale getirmesi gibi bir durumdu adeta. Buranın bu kadar uzun olmasının nedeni sahnenin gereksiz olması yüzünden değil, bu önemli sahnelerin gereğinden fazla uzun olmasından kaynaklanıyor. Ve Valerian'ın en büyük sorunu daha buradan baş gösteriyor.
Şu an geriye baktığımda filmin içerisinde bulunan bir gereksiz sahne aklıma gelmese de neredeyse filmdeki bütün sahnelerin süresi aşırı uzundu. Bu yüzden rahatlıkla filmden 340 dakika çıkartılabilirdi. Bu sayede Valerian'ın 137 dakikalık aşırı uzun süresi, normal bir büyük bütçeli yaz filminde olduğu gibi yaklaşık 90-100 dakikaya indirilerek daha dinamik bir iş ortaya çıkabilirdi.
Açıkçası, Valerian'ın süresinin neden bu kadar uzun olma sebebini anlıyorum. Çünkü filmde çok fazla uzaylılar ve yeni evrenler var, geniş bir hayal gücü de cabası. Ama film bunlara odaklanmak yerine sürekli Valerian ve Laureline arasındaki kimyaya odaklanıyor ve bütün bu havalı şeyler ikinci planda kalıyor. Şahsen eğer bütün film Valerian ve Laureline'in çeşitli gezegenlere bir görevi tamamlamak için gitmesi hakkında olsaydı ortada büyük bir sorun olmazdı. Fakat bu filmin neredeyse tamamı Bin Gezegenler İmparatorluğu'nda geçiyor. Evet, burada yaşanabilecek olasılıkların sayısı sınırsız fakat film sürekli seyirciye yeni karakterler tanıtıp bir yandan da hikayeyi bir arada tutmaya çalışıyor. Ne yalan söyleyeyim, çıkan sonuç da biraz çorbaya dönüyor.
Bunun dışında performanslarını hiç de fena bulmadığım bir oyuncu olan Dane DeHaan'ı bu filme hiç yakıştıramadım. Onun karakterinin "dünyayı kurtaracak aşırı havalı kişi" olmasını hiç inandırıcı bulmuyorum doğrusu. Bunun dışında filmden bazı yan karakterler rahatça çıkarılabilirdi.
Uzun lafın kısası Valerian, ne kötü, ne de harika diyebileceğim bir film. Ben daha çok ortasında bir yerdeyim. Filmin ortaya koyduğu fikirler ve görsel efektler inanılmazdı, eğer bu yaz daha önceden hiç görmediğiniz bir şeyler izlemek istiyorsanız bu filmi sırf bu yüzden size tavsiye edebilirim. Bunun dışında filmde çok eğlenceli sahneler de vardı. Besson'un ise yönetmenliği başarılıydı ama senaryosu çok zayıftı. Eğer bu filmin uzun süresine ve karışık konusuna pek aldanmazsanız, Valerian'ı izlerken harika vakit geçireceksiniz. Film kesinlikle kötü olmasa da ortaya çok daha iyi bir sonuç çıkabilirdi.
FİLMİN İYİ YANLARI:
+ Cara Delevingne, Rihanna ve Ethan Hawke.
+ Harika görsel efektler.
+ İnanılmaz bir hayal gücü.
+ Luc Besson'un yönetmenliği.
FİLMİN KÖTÜ YANLARI:
- Luc Besson'un senaryosu.
- Gereksiz karakterler, aşırı uzayan sahneler.
- Süresinin gereğinden fazla uzun olması.
TOPLAM PUAN: 6.8/10