Filmi neydi ki, parodisi ne olsun?”
Yazar: Başak Bıçak“Wayans yapım” popüler sinema filmlerini kurban etmeye devam ediyor. Blair Witch’ten Scream’e kadar hemen her korku filmiyle dalga geçen Scary Movie (Korkunç Bir Film) serisinin ardından, A Haunted House filmileriyle (Anormal Aktivite) Paranormal Activity’lere (Paranormal Aktivite) el atan Wayans’ların yeni eğlence konusu, isminden de anlaşılacağı üzere Grinin Elli Tonu filmi…
E. L. James’in, erotik türde yazdığı ve kısa sürede çok satanlar arasında giren romanından beyazperdeye uyarlanan ilk sinema filmi olan Grinin Elli Tonu, hiç şüphesiz geçtiğimiz yılın en merak edilen projeleri arasındaydı. Ancak film beğenilmeyip, üstüne üstlük alay konusu edilince talihsiz son kaçınılmaz oldu ve hap yap para kap formülüyle düşük bütçeli filmlerden hatırı sayılır miktarda para kazanan Marlon Wayans, A Haunted House’u birlikte yazdığı Rick Alvarez ile yönetmen Michael Tiddes’i de yanına alarak bir filmi daha yerin dibine sokmayı başardı.
Başardı, başarmasına da bu kez hakkını veremediğini ve yetersiz kaldığını da söylemek gerek. Siyahın Elli Tonu adını verdiği filmin, orijinal hikâyeden türetilen bir mizaha sahip oluşundan mürekkep, cinsel esprilerin aşırıya kaçacağını tahmin etmek elbette zor değil. Grinin Elli Tonu’nun kurgusuyla neredeyse birebir örtüşen bir seyir izleyen film, kullanabileceği her sekansı kendisine malzeme haline getiriyor ve karşısına çıkan her şeyle arsızca dalga geçiyor. Wayans’ın parodilerini izleyenler zaten bunları bilerek bilet alıyor fakat Siyahın Elli Tonu’ndaki sıkıntı, filmde cinsel mizahın sömürülmesi veya abartılı bir biçimde sunulması değil, bunun yalnızca bel altı stiliyle yapılıyor olması… Onca korku filmini bir araya getirerek zekice eleştirmeyi ve alay etmeyi başaran Wayans’ın, Siyahın Elli Tonu’nda, bir iki sekans dışında sinemasal göndermelerden çok uzak bir senaryo üretmiş olması filmin mizah düzeyini de aşağıya çekiyor. Hâlihazırda bildiğimiz ve tükettiğimiz bir konunun yorumunda bel altı espriler dışında bir zekâ pırıltısı da göremiyor olmak, filmin gözümüzdeki albenisini zedeliyor.
Kim Kardashian’ın meşhur şampanya pozundan tutun da, Christian’la Hannah’nın (Anastasia Steele’in filmdeki ismi Hannah Steale) asansör sahnesinden, Christian’ın cinsel yönelimlerinin başlangıç fikrine kadar her şeyle en edepsiz, en uçuk biçimde dalga geçen film, zekâsını yalnızca sinema tarihinin kölelikle ilgili filmlerini hatırlattığı kırbaç sahneleriyle ve Star Wars’un Yoda’sına yaptığı eğlenceli atıfla gösterebiliyor.
Karakterlere gelince… Jamie Dornan’ın canlandırdığı Christian Grey’i dikkatle izleyerek mimik ve jestlerine kadar eğlence malzemesi yapan Marlon Wayans’ın, bu açıdan partneri Kali Hawk’tan çok daha detaylı bir iş çıkardığını söylemeye gerek yoktur sanıyorum. Grinin Elli Tonu’nda, Dakota Johnson üzerinden ilerleyen senaryo, hikâyenin yaratıcısı Marlon Wayans olduğu için parodisinde ona epeyce torpil geçiyor ve Black karakteri ezici bir üstünlükle filme damgasını vuruyor.
Son kertede, yetişkinler için bile bazen zorlayıcı olabilecek bu cinsel esprilerle dolu parodinin meraklısı elbette vardır. Eğer türün geçmişteki örnekleri kadar eğlenceli bir şey beklemeden izlerseniz, kafa dağıtmaya yarayabilir…
basakbicak@gmail.com
https://twitter.com/BasakBicak