"Hastalandıktan sonra öleceğini öğrenen yazar Louis, 12 yıldır görüşmediği ailesiyle yemek yemek için evine geri döner. Başta her şey sakin ve iyidir, muhabbetler ve eğlenceli anlar vardır ama bu sıradan bir yemek değildir. Bu yüzden Louis, ailesine gerçeği söylemek için uygun zamanı yakalamaya çalışır. Bu sırada da olaylar gelişir."
Bu filmin yönetmeni Xavier Dolan'ın bütün filmlerini izlemesem de en son yaptığı filmi Mommy çok hoşuma gitmişti. Zaten Dolan çok eşsiz bir yönetmen ve bu daha çok Cannes festivaline giden filmlerinin hepsinin bir ödül almasıyla görülüyor. Fakat Dolan'ın diğer filmlerinin aksine, Alt Tarafı Dünyanın Sonu çok farklı bir film. Çünkü filmin kendisi çok küçük ama anlattığı hikaye çok etkili.
Bu filmi farklı yapan şey de bu. "Sadece" bir aile yemeğine ve bilindik bir konuya odaklanmak yerine bu olayın derinlerine inip karakterlerle seyirci arasında bir bağlantı kurmayı başarıyor. Üstelik siz bunun farkına bile varmıyorsunuz.
Filmin en sevdiğim yanı, yönetmeliğiydi. Ana karakter Louis, ailesinin evine vardığı zaman kamera uzakta olmak yerine karakterlerin yüz ifadelerine odaklanmış. Böylece bir aile ortamı kurmayı başarmış. Ama olay şu, Louis ailesini 12 yıldan sonra gördüğü için sanki onları hiç tanımıyormuş gibi bir his var ortada. Ve seyirciler de bu karakterleri, Louis ile birlikte tanıyor aynı anda. Üstelik Louis, ana karakter olmasına rağmen filmde en az konuşan kişi. Alt Tarafı Dünyanın Sonu, daha çok aile bireylerine, kişiliklerine ve birbirleriyle olan ilişkisine odaklanıyor. Ve ortamda böyle bir belirsizlik varken kameranın bu kadar yakın durması dahiceydi. Filmi kesinlikle çok daha iyi bir hale getirdi.
Ayrıca filmim müzikleri de çok başarılıydı. Bir ara müziğin çok mantıksız olduğunu düşünebilirsiniz ama eğer müziğin içinde bulunduğu sahneye dikkat ederseniz, müziğin aslında bu filmde büyük bir rol oynadığını görürsünüz.
Oyunculuklardan da bahsetmemek olmaz. Koca filmde sadece 5 kişi olduğundan Alt Tarafı Dünyanın Sonu, sanki bir tiyatro oyunu izliyormuşsunuz gibi bir his uyandırıyor. Nathalie Baye, anne rolünde çok başarılıydı. Marion Cotillard, biraz arka planda kalsa da karakterinin canlılığı ile filme farklı bir hava getirmiş. Ayrıca Léa Seydoux, resmen döktürmüş. Oynadığı farklı rollerden sonra yine çok başarılı bir performans sergilemiş. Filmdeki en iyi oyuncu, tartışmasız Vincent Cassel'di. Cassel'in karakteri, daha çok bu aileye baskın olan kişi. Ailesi sürekli onun otoritesine girmese de onun karakteri sürekli sinirliydi ve film de bu karakterin gerçek yüzünü ortaya çıkarmaya çalıştı. Cassel de bu karakteri çok iyi kavramış. Sade ve akılda kalıcı bir performans sergilemiş. Bunun için de bütün övgüleri hak ediyor.
Alt Tarafı Dünyanın Sonu, kusursuz bir film değil. Benim filmle ilgili sadece birkaç sorunum var. Bunlardan bir tanesi, hikayenin durağan temposunun son 10 dakikada abartılmış olması. Bütün film sabit bir tonda ilerlerken son 10 dakika, hikayenin ortamını değiştirmiş. Ayrıca sonunda kullanılan metafor biraz kafanızı karıştırabileceği için filmin deneyimini biraz sarsmış. Ve ağır ilerleyişinden dolayı tekrar tekrar izleyebileceğiniz bir film değil.
Alt Tarafı Dünyanın Sonu, gerçekten de farklı ve görülmesi gereken bir film. Oyunculukları, yönetmenliği ile senaryosu muhteşemdi ve bana gerçekten de eşsiz bir deneyim yaşattı. Eğer hiçbir beklentiniz olmadan sinemada farklı bir film izlemek istiyorsanız, şansınızı bu filmden kullanın derim. İyi seyirler.
FİLMİN İYİ YANLARI:
+ Oyunculuklar.
+ Dahiyane yönetmenlik.
+ Senaryo.
+ Hikayenin akışını belirleyen müzikler.
FİLMİN KÖTÜ YANLARI:
- Tekrar tekrar izlenebilecek bir film değil.
- Son 10 dakikanın filmin durağan tonuna karşılık biraz abartılı olması.
TOPLAM PUAN: 7.8/10