"Yaklaşık 80 kişinin normal bir şekilde çalıştığı Belko şirketinde birdenbire bütün telefonların sinyalleri kesilir, pencereler geçilemez metallerle örtülür ve kısaca şirketin dış dünyayla olan bütün iletişimi kesilir. Hoparlörden gelen bir ses, şirket çalışanların belirli bir süre içerisinde birkaç kişi öldürmesini, yoksa kendilerinin bu miktardan 2 katı fazlasını öldüreceğini ve bu miktarın süre içerisinde giderek artacağını söyler. Ve bir kaos başlar, herkes iş arkadaşlarıyla birlik olmaya çalışırken aynı zamanda hayatta kalma iç güdüleriyle harekete geçecektir."
The Belko Experiment, ilgimi çeken bir filmdi çünkü senaryosu Slither ve Galaksinin Koruyucuları'ndan tanıdığımız James Gunn tarafından yazılmıştı, kadrosu genişti ve konusu oldukça ilginçti. Ve The Belko Experiment da bunlardan bazılarının hakkını verebiliyor.
Filmin kesinlikle en iyi yanı, konusuydu. Battle Royale / Office Space karışımdan ortaya çıkan bu konsept, gerçekten de oldukça yaratıcı ve film de bunu çok iyi kullanmış. Özellikle de oluşturulan klostrofobik ortam beklediğimden de etkili ve heyecanlıydı. Eğer bu filmde sadece bunu arıyorsanız, The Belko Experiment'ın sizi fazlasıyla tatmin edeceğini söyleyebilirim. Ama ben şahsen, sonucun bundan daha fazlasına sahip olacağını umuyordum.
Çünkü The Belko Experiment'ın, sıradan bir korku filmi olmaması gerekirdi. Dediğim gibi, koskoca James Gunn bu filmi yazmış. Ve oyuncu kadrosuna bakacak olursak, bu filme oyunculardan bayağı destek verilmiş. Peki bu filmde ters giden şey neydi?
Size hemen cevaplayayım; ton uyuşmazlığı. James Gunn'ın senaryosunun içeriği ve yaratılan karakterler oldukça samimi olup filmin kendisi gerçekten de etkili bir kara/komedi olabilecekken filmin yönetmeni Greg McLean, sonucu direk bilindik bir korku filmine çevirmeye çalışmış. Ve buradan çıkan sonuç kötü olmasa da, bu senaryoyla yapılabilecek olan bütün olasılıkları yok etmiş. Çünkü film ilerleyince kimin ölüp kimin ölmeyeceğini rahatça tahmin edebiliyorsunuz. Üstelik filmin en büyük sorunlarından birisi de şu; ana karakterleri umursamıyorsunuz bile!
The Belko Experiment, konusuyla o kadar çok şey yapılabilecekken olabilecek en tahmin edilebilir yolları seçerek ilerlemiş. Bu yüzden seyirciyi sıkmamak için de şiddet / kan seviyesini maksimum seviyede tutmuş (filmin bu kadar şiddetli olmasını ben de beklemiyordum bu arada). Filmi başından sonuna kadar izlemenizin tek nedeni de, finalde her şeyin nasıl bir araya geleceği sorusu oluyor. Spoiler vermeyeceğim ama, bu konuda da olabilecek en tahmin edilebilir şeye başvurup bir devam filmine açık kapı bırakmışlar. Eğer senaryo iyi bir şekilde bir araya getirilseydi, bir devam filmi görmek isterdim doğrusu ama bu sonuçla artık pek de umursamadığımı söylemeliyim. Bu da kötü bir şey çünkü bu işe dahil olan kişilere bakacak olursak, sonuç bundan çok daha fazlası olmalıydı!
Kısacası, The Belko Experiment'ın başarılı bir senaristi, yetenekli bir kadrosu ve ilginç bir konusu var. Ve her ne kadar film klostrofobik bir ortam hazırlamayı başarıp bol miktarda şiddet ile süresi boyunca sizi izlettirmeyi başarsa da sonuç bundan fazlası olmalıydı. Zayıf karakterler, klişe tercihler ve senaryo ile yönetmenin tercihlerinin uyuşmaması The Belko Experiment'ı herkesin konuşacağı bir korku klasiği olabilecekken, sadece arkadaş ortamında 1-2 kere izlenebilecek bir işe dönüşmüş. Eğer türe aşinaysanız, bir göz atmanızı öneririm. Sadece beklentileriniz yüksek olmasın.
FİLMİN İYİ YANLARI:
+ İlginç konsept.
+ Yaratılan klostrofobik ortam.
+ Oldukça heyecanlı sahneler.
FİLMİN KÖTÜ YANLARI:
- Senaryo ile yönetmenin düşüncelerinin uyuşmaması.
- Karakterleri umursamamanız.
- Klişe tercihler.
TOPLAM PUAN: 5.5/10