Can You Ever Forgive Me? eleştirileri

Senaryosunu, Lee Israel’in aynı isimli itiraf niteliğindeki anılarından (2008) uyarlayarak Nicole Holofcener ve Jeff Whitty’nin birlikte yazdıkları “Can You Ever Forgive Me?”, yönetmen koltuğunda Marielle Heller’in oturduğu biyografik bir drama…

Prömiyeri, 1 Eylül 2018’de Telluride Film Festivalinde yapılan ve 19 Ekim 2018 tarihinde vizyona giren filmin, 7.1/10 (48.732 oy) ve 3.8/5 (2.500 üzeri oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 8.2/10 (317 yorum) ve 87/100 (53 yorum) olan Rotten Tomatoes ve “Mutlaka İzlenmeli” etiketine de sahip olan Metacritic yorum ortalamaları, görünüş itibarıyla etkileyici bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi…

Yine de isterseniz, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle 10 milyon dolarlık mütevazı bir bütçeyle çekilen ve brüt 12,4 milyon dolarlık bir rakam ile de gişeye çakılmış olan bu filmi, birde biz inceleyerek yorumlayalım ve ardından da puanlamaya çalışalım…

Ancak, artık neredeyse yorumlarımızda geleneksel bir özellik halini aldığı üzere ayrıntılı incelemeye geçmeden önce 3 Academy, 2 Golden Globes ve 3 BAFTA ödülü adaylığı da bulunan bu filme ilişkin ilk tespitimizi paylaşalım:

Karşımızdaki; en büyük talihsizliği, aynı yıl içinde çekildiği için Academy, Golden Globes ve BAFTA gibi üç önemli sinema organizasyonunda “The Favourite” (2018), “Green Book” (2018) ve “BlacKkKlansman” (2018) gibi filmlerle aynı kategorilerde yarışmak zorunda kalmış olması olan bir film…

Eğer öyle olmasaydı, “En İyi Kadın Oyuncu”, “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” ve “En İyi Senaryo Uyarlaması” ödüllerinden birisi veya hepsi, bu ödülleri fazlasıyla hak ederek almış olan Olivia Colman / “The Favourite” (2018), Mahershala Ali / “Green Book” (2018) ve Charlie Wachtel, David Rabinowitz, Kevin Willmott, Spike Lee / “BlacKkKlansman” (2018) yerine Melissa McCarthy, Richard E. Grant ve Nicole Holofcener - Jeff Whitty ikilisine gidebilecekti…

Zira “Can You Ever Forgive Me?” de, her ne kadar “Green Book” (2018) gibi “izleyici dostu / audience-friendly” bir görünüm ile “The Favourite” (2018) ve “BlacKkKlansman” (2018) daki gibi Yorgos Lanthimos ve Spike Lee ayarında bir yönetmene sahip olmasa da, kendi klasmanında yeterince başarılı bir film…

2011 yılında, bu filme ilişkin projenin ilk tasarım aşamasında, Lee Israel karakteri için Julianne Moore, Jack Hock karakteri için Sam Rockwell ve yönetmen koltuğu için de aynı zamanda filmin senaristlerinden biri de olan Nicole Holofcener isimleri telaffuz edilmeye başlanmış…

Ancak, 2017 yılının Ocak ayına gelindiğinde filmin bugünkü kadrosu ile yola devam kararı alınmış…

Elbette, 2011 tarihli ilk kadro ile ortaya nasıl bir film çıkartılabileceğini kimse kestiremez…

Fakat Julianne Moore ile Sam Rockwell gibi iki önemli ismin de, aynı rollerde en az Melissa McCarthy ve Richard E. Grant kadar etkili performans sergileyecekleri çok açık…

Sonuç olarak, hiç düşünmeden arşivimize de dâhil ettiğimiz her şeyi ile son derece rafine olan bu film için puanımız 3,5 önerimiz ise, “mutlaka izlenmeli” şeklinde olacak…

Keyifli seyirler,

Son bir not:
Aday olduğu hiçbir kategoride Academy ödülü alamayan bu film ile sadece birer Academy ödülü alabilen “BlacKkKlansman” (2018) ve “The Favourite” (2018) filmlerine puan olarak 3,5 verirken, 3 Academy ödülünü birden alan ve IMDB 250 listesinde üst sıralara yerleşen “Green Book” (2018) filmine puan olarak neden 3 verdiğimizi merak edenler (ve hatta bu yüzden biraz da sitemkâr bir tonda eleştirenler), lütfen bu filmlerin yorumlarında yazdıklarımızı, tek bir kelimesini dahi atlamadan daha dikkatli bir biçimde yeniden okusunlar…

Zira aradıkları yanıt orada, satır aralarındaki mesajlarda apaçık mevcut…

Biz her zaman, gerçek kimliğimizi gizleme gereği duymadan yazdığımız yorumların ve verdiğimiz puanların arkasındayız…

Her ne kadar konusu ilgin. olsa da, kendisi konusu kadar sürükleyici değil. Robert E. Grant efsane oynamış ona denilecek hiç bir şey yok, keza Melissa Mccarthy de öyle. Bu kadar antipatik bir karakteri canlandırmak herkesin harcı değil zira.
Gerçek bir hikayeye dayandığından dolayı izlenmeli, en azından genel kültür açısından güzel bir film.
6/10