Hesabım
    Yağmurlarda Yıkansam
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Yağmurlarda Yıkansam

    Yağmurlarda Yıkansam, bir itiraz olarak bile önemli ve umut verici.

    Yazar: Hilal Çetinder

    Bazı filmler vardır; pozitif ayrımcılık talep eder izleyiciden. Sinemasal açıdan çok parlak özellikler içermese de, anlattıkları ve mesajı önemlidir. Farklı bir ilgi ve alaka ister bizlerden. İşte, henüz 26 yaşındaki yönetmen Gülten Taranç’ın bu ilk uzun metrajı ‘’Yağmurlarda Yıkansam’’, bu tip filmlerden biri. Dokuz Eylül çıkışlı Taranç, bir süre reklam sektöründe çalıştıktan sonra kafasındaki bu projeyi hayata geçirebilmek amacıyla önce kendi yapım şirketini kurmuş, ardından da kısıtlı olanaklarıyla ‘motor’ demiş ve kadına şiddeti sorgulayan, konusu çarpıcı, farklı bir film çekmeye niyetlenmiş.

    ‘Niyetlenmiş’ diyoruz, çünkü ‘’Yağmurlarda Yıkansam’’, sinema filmi normlarında birçok kusur taşıyor ne yazık ki. Aslında temposuyla, ‘cut’larıyla, senaryoya katkısı tartışmalı müzik seçimiyle, cılız kalan diyaloglarıyla, sahneler arasındaki kopuşa neden olan bağlantılarıyla, flashback yerine algıyı zorlayan geçmiş-bugün füzyonu sahneleriyle, zayıf kalan gerilimiyle, matematiği iyi hesaplanamamış kareleriyle ve sürekli etrafı taramakla meşgul kamerasıyla sinema filminden çok dizi tadıyla televizyon ekranına yakışacak bir stili var. 

    Tabii, fazlalıklar da söz konusu; örneğin hayvan hakları savunucularını karikatürize etmenin öykünün bütünlüğüne ve senaryoya nasıl bir katkısı olmuş ki?

    Ama başta da belirttiğimiz gibi sosyal sorumluluk üstlenmiş, önemli bir film bu; kadınların kısıtlanan dünyasını, erkekler tarafından maruz kaldığı baskıyı, şiddeti, boşanmanın dahi geçersiz kabul edildiği ‘yalancı özgürlük’ durumunu, kısaca sinemamızda fazla dillendirilmeyen bir sorunu, yani milyonların gerçeğini ülke gündemine yeniden sokmaya çalışıyor.

    Babasının (Engin Benli) bıçaklayarak öldürdüğü annesinin (Müge Ulusoy) ardından yeni bir hayatla baş etmek zorunda kalan küçük Gamze’nin (Derin İnce) ve bugünü Hale’nin (Yeliz Tozan) hikâyesi bu. Her iki durumda da hayatı, insanları, etrafındakileri ve kendini sevme sorunu olan, yağmurların bile silemediği geçmişiyle yüzleşmekten başka çaresi olmayan Gamze ya da Hale’nin ağır dramını taşıyor film beyazperdeye. Ancak bunu yaparken -birden katile dönüşen baba ya da sevgilisiyle birlikte olmak istemeyen Hale örneğinde olduğu gibi- karakterleri ve aralarındaki neden-sonuç ilişkisini doğru kuramıyor bir türlü.

    Aslında ne yazık ki, üçüncü sayfa haberlerinde, hatta reality şovlarda göre göre kanıksadığımız, bize hiç de yabancı gelmeyen bir acı bu. Ancak, birilerinin pes etmemesi, dayatılan erkek egemen toplumun kurallarına karşı gelmesi gerek. Sözünü ettiğimiz tüm kusurları bir yana, Yağmurlarda Yıkansam sadece tanıklık, başkaldırı, itiraz olarak bile önemli ve umut verici.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top