Tüm Sırların Sahibi Kız, M.R. Carey'in ünlü romanından uyarlanmış ve başrollerinde Gemma Arterton ile Glenn Close'un bulunduğu bir zombi-gerilim filmi. Ve bu film de Melanie adlı bir çocuk hakkında. Melanie, askeri bir tesisin içerisinde diğer çocuklarla birlikte yaşayıp eğitim görmektedir. Fakat artık dünyada hayatta kalan çocuklar yarı zombi yarı insan olduklarından (insan eti kokusu alınca zombiye dönüşen, ama normalde insan gibi düşünebilip davranabilen kişiler yani) yoğun koruma altında tutulmaktadır. Bir gün bu askeri tesisin güvenlik duvarları yıkılır ve zombiler içeri girmeye başlarlar. Bunun sonucunda da Melanie, öğretmeni Bayan Justineau, Doktor Caldwell ve birkaç askerle birlikte üsten ayrılıp hayatta kalmaya çalışırlar.
Filmin iyi yanlarından başlamak istiyorum. Öncelikle bu film çok güzel gözüküyor. Gerçekten. Başarılı bir sinematografi, çarpıcı sahneler ve farklı bir senaryo barındıran bir film var karşımızda. Filmin kendisi her ne kadar bu iyi yanların hakkını veremese de, ortaya çıkan sonucun bir hayli iyi olduğunu belirtmeliyim.
Oyunculuklar çok başarılıydı. Gemma Arterton ile Glenn Close'un performanslarına bayıldım doğrusu. Filmin büyük bir kısmını onlar götürmüşler, onları izlemek çok zevkliydi.
Ama filmi çalan asıl kişi, Melanie'yi oynanan kız Sennia Nanua'nın performansıydı. Nanua, bu rolü resmen sahiplenmiş ve ortaya görülmesi gereken bir performans çıkarmış. Filmin en iyi yanlarından birisi de oydu.
Bunun dışında bu filmi izlerken hiç sıkılmadım. Evet, bazı sahnelerinde tempo düşse de genel anlamda bu filmi büyük bir merakla izledim. Her şey hızlı ve etkileyici geliştiğinden seyirciye yaratılan etki daha da başarılı olmuş bu filmde.
Şimdi de filmin kötü yanlarına değinmek istiyorum. Her ne kadar bu filmi izlerken keyif aldıysam da bu filmin kocaman bir sorunu vardı: Mantık hataları/saçma sahneler! Eğer bu filmi izlerken beyninizin "off" düğmesine basarsanız, epey başarılı bulacağınıza eminim. Fakat bu filmi izledikten sonra, kafamda bir ton sorunun biriktiğini fark ettim. Hatta aklımda kalanlar ile buraya bir listesini çıkarmaya çalışacağım (burası ağır spoiler içerir, uyarmadı demeyin).
- Melanie, tesiste çalışan askerlerin isimlerini öğrenmeyi nasıl başardı?
- Neden Bayan Justineau, birdenbire Melanie'yi kendi kızı gibi sevmeye başladı? Melanie'nin hikayesinin Justineau'yu ağlatması pek de iyi bir neden değil açıkçası çünkü bu tarz durumlar okuldaki törenlerde de yaşanıyor bazen. Diyelim ki bunun arkasında çok iyi bir neden var, aralarındaki öğretmen-öğrenci ilişkisi ne zaman bu kadar önemli bir boyuta ulaştı?
- Melanie'yi diğer öğrencilerden farklı kılan özellik nedir? O da diğer öğrenciler gibi yarı zombi, yarı insan. Tek farkı derse katılması ve askerlerin adını söylemesi.
- Neden Doktor Caldwell, Melanie'nin söylediği rastgele numaralara denk gelen çocukları deney olarak kullandı? Caldwell, kendisi seçemez miydi?
- Zombilerin baskını sırasında dışarıda, Melanie'nin bir erkek askeri ısırdığı sırada hemen yanındaki bayan asker niye ateş etmedi? Melanie ona doğru koşunca da niye silahını yere attı? Onu kolayca öldürebilirdi.
- Tesisteki diğer askerlere ve çocuklara ne oldu? Onlar neden bu kadar önemsiz?
- Ekibin ormanda su topladığı sahnede neden askerlerden bir tanesi "susturucu takın" uyarısına rağmen bir saçmalık yapıp susturucusunu takmadı? Bundan sonra da bütün zombiler hangi ara oraya geldi? Fight Club gibi bir ekip oluşturup pusuda bekliyorlar mıydı yoksa? Ve hayır, Melanie'nin "Onlar yalnız da ondan." cevabı doğru değil.
- AVM sahnesindeki zombiler neden öylece duruyorlardı ve niye hareket etmiyorlardı?
- Ekibin zombilerden korunmak için sürdüğü özel kremin bir işe yaradığını düşünmüyorum. Zombilerin arasından geçseler bile o sessiz ortamda çıkardıkları sesler çok rahat duyulur bence. Zombiler sağır olmadığından, filmin zombileri anlatış tarzının eksik olduğunu düşünüyorum.
- Hareket etmeyen zombilerin içerisinden neden bir zombie bebek arabası ile ilerliyordu?
- Bu zombi kalabalığının içerisinde neden sadece birkaç zombi silah sesine tepki verdi de diğerleri öylece durdu?
- Ekibin hastaneye benzeyen yerde kalmaları hiç güvenli değildi bence. Justineau'nun bir zombi öldürmesine rağmen herkes kapılar açık, rahatça yattı. Halbuki binanın içerisinde daha fazla zombi olabilirdi. Acemi şansı olabilir belki.
- Hastanenin önünde toplanan zombileri dağıtmak için dışarı çıkan Melanie, bir kedi yedikten sonra neden her şeyi unutup uzun bir süre orada oyalandı ve şans eseri orada duran köpeği görünce hemen harekete geçti?
- Mantarların oluşturduğu dağdan dünyanın her tarafında yok mu? Sadece orada mı var? Eğer bunun yakınında sel veya yangın olursa bütün insanlığın, buranın içerisinden çıkan gazın sonucunda öleceği bilgisi verildikten sonra... Yani dünyanın herhangi bir yerinde, bundan haberi olmayan birisi kazara bunu yaksa ne olacaktı?
- Siyahi asker Kieran'ın yaptığı saçmalığa hala inanamıyorum... Yaptığı şey şu; ortalarda yarı zombi yarı insan olan çocuklar var ve Kieran da yiyecek arıyor tek başına. Ve yerde bir yiyecek kutusu görüyor. Alıyor. İleride bir daha görüyor. Alıyor. Ve böyle ilerleyip karanlık bir dükkanın önüne geliyor. Ve oradan içeri giriyor! Bu mantık, Scooby Doo ve Sünger Bob gibi animasyonlarda geçiyor zaten, bir askerin böyle bir şeye kanmasına inanamadım!
Ve sonra da orada çocuklar tarafından tuzağa düşüyor ve tam ölmek üzereyken Kieran diyor ki: "Bana daha fazla yaklaşmayın yoksa elimdeki el bombasını patlatırım!" diyor ve çocukların ona saldırmasına rağmen Kieran, elindeki bombayı patlatmıyor! Bu gerçekten de saçmaydı.
- Neden Melanie ile çocuk zombilerin lideri Fight Club tarzında bir kavgaya girişti? Silahla hepsini anında vursalardı olmaz mıydı?
- Doktor Caldwell ile asker Parks'ın gecenin bir vakti Melanie'yi bulmak için dışarı çıkmalarındaki amaç neydi? Melanie şehri biliyor zaten, ona bir zarar gelmeyeceğini de biliyorlar. Bunun sonucunda da ikisi ölüyor zaten. O zaman niye böyle saçma bir şeye kalkıştılar ki?
- Ve son olarak da finale geldi sıra. Final şu: Melanie, mantarlardan oluşan dağı yakıyor ve bütün insanlığı yok ediyor. Bu sırada da sonsuza kadar (!) oksijen soluyabileceği, güvenli bir cam laboratuvarın içerisinde hapsolan Justineau dünyada kalan son kadın olarak bu ufak yerde, hayatının geri kalanını yarı zombi yarı insan çocuklara ders öğretmekle geçirir. Bu sahneyle ilgili ters giden o kadar çok şey var ki, anlatamam. Tek bildiğim şeyse, bu sonun saçma olduğu.
Bu kadar uzun bir yazı yazdığıma göre bu filmi hiç de sevmediğimi düşünüyorsunuzdur. Açıkçası, hayır! Bu filmden epey hoşlandım açıkçası. Güzel performanslar, başarılı sahneler ve yaratıcı bir konuya sahip bu film. Filmin mantık hatalarını bu kadar uzun yazmamın sebebiyse, ortada bir başyapıt olabilecek materyal varken ortaya "izlesen de izlemesen de bir şey kaybetmezsin" türünde bir işin çıkmış olması. Bu filmi sevebilirsiniz de, sevmeyebilirsiniz de. Ben sadece materyale ve ortaya çıkarılan sonuca saygı duyuyorum, o kadar. Eğer bu filme benim olduğum kadar kafayı takmazsanız, elinizde izlenebilir bir türde, farklı bir zombi filmi var aslında. Ya da eğer sadece benim eleştirdiğim noktalara odaklanırsanız, bu filmden nefret edersiniz. Benim fikrimse, bence bir göz atmanız. Tüm Sırların Sahibi Kız, kesinlikle göz atmaya değer bir film ve her ne kadar çok başarılı olmasa da, şu an vizyonda olan çoğu filmden daha başarılı. İyi seyirler.
FİLMİN İYİ YANLARI:
+ Gemma Arterton, Glenn Close ve Sennia Nanua'nın oyunculukları.
+ Yaratıcı fikirleri.
+ Hiç sıkıcı olmaması, seyirciyi yavaş anlarına rağmen sürüklemesi.
+ Ufak detaylar, sinematografi ve zombilere yapılan makyajlar.
FİLMİN KÖTÜ YANLARI:
- Bir sürü eksik, gereksiz ve mantıksız olan sahnenin bulunması.
- Finali.
TOPLAM PUAN: 6.5/10