Niyet ne olursa olsun, olmamış bir proje!
Yazar: Burçin AygünTürk sinemasının korku türü ile olan macerası tam gaz devam ediyor. Hasan Karacadağ’ın başlattığını
iddia edebileceğimiz “yeni Türk korkusu” cin filmleri serisi bu hafta itibariyle kendine yeni bir üye daha
buldu. Geçtiğimiz yıl Volkan Akbaş tarafından beyazperdeye taşınan, gerek oyunculukları, gerekse
atmosferi ile pek fazla şey vaat edemeyen Azem: Cin Karası ikinci bölümü ile karşımızda. Cinler
cephesinde ise değişen bir şey yok!
İlk filmde doğaya dönüş, şehir hayatından köklere iniş derken lanetli bir mekanda kapana kısılan, hayatta
kalmaya çabalarken seyiricisini bolca kahkahaya boğan Azem: Cin Karası, Türk korku filmleri arasında bir
başka vasıfsız yapım olarak yerini almıştı. Azem 2: Cin Garezi ise –maalesef ki- pek de farklı değil.
Karşımızda yine merkezine üç harflileri alan, ele geçirilen bir kurbanın olduğu, ortalama dahi
denilemeyecek özel efektler ile seyircisini etkilemeye gayret eden bir yapım var. Lakin proje her ne kadar
iyi niyetle ele alınmış, var edilmeye çalışılmış olsa da (ki bu da doğru değil), ortaya bir kez daha yüzleri
ekşiten, keyif kaçırıp, “bu salonda ne arıyorum?” sorusunu sordurtan bir başka iş var.
Ele geçirilen genç bir kız, nasıl tepki vermeniz gerektiğini bir türlü bilemediğiniz baba figürü, cinler ile ilgili
şimdiye dek belki de 100. kez karşımıza çıkan “mitler”, gören ayna gibi ilgi çekici ancak işleniş babında
yine sınıfta kalan öğeler ve en üzücüsü de seyircisini “e olmaz artık” dedirtecek kadar çok kandırmaya
çalışan hikayesi... Hepsi de Azem 2: Cin Garezi filminin öne çıkan sivri yönleri.
Dürüst olmak gerekirse bu toplumun, kültürün en rahatsız olduğu, yüz yıllar geçse de etkisini yitirmeyen cinler ve şeytan miti Türk korku sineması için doğru bir tercih. En azından sektörün içinde yer alan ve öyle ya da böyle maddi bir kazanç elde etmek ve pek tabii seyirci tarafından ilgi görmek istiyorsanız, şayet elinizde çok taze ve orijinal bir malzeme yoksa, biraz da deli cesaretine sahip değilseniz, kendinizi cinler ile çevrilmiş olarak buluyorsunuz. İyi niyetli ya da değil, inanarak ya da sadece ticari eksen etrafında dolanarak hareket edin, son yıllarda süre gelen bu akışa kendinizi kaptırıveriyorsunuz. Peki ya bunu yaparken elinizden geleni yapıyor musunuz?
Dürüst olmak icap ederse, Azem 2: Cin Garezi üzerinde büyük emek harcanmış bir film değil; en azından
seyirciye aksettirilen bu değil. Ortalama bir atmosfere eşlik eden, oyunculuk konusunda neredeyse hiç bir çaba sarf etmeyen bir ekip, lüzumsuz olduğu kadar da yavan özel efektler, artık yeter dedirten “yüksek ses ile korkutma” denemeleri ve pek tabii bitmek bilmeyen dini dayatmalar. İnançlı olmak ya da sonsuza kadar lanetlenmek.
Azem 2: Cin Garezi filmi niyet ne olursa olsun, türün ister gediklisi, ister kolayca korkan izleyicisini etkilemekten uzak, üzerinde fazla çaba sarf edildiğini hissettirmeyen, seyircisini yer yer sıkacak, bir başka deyişle “bir başka kaçırılmış fırsat”.
burcinaygun@gmail.com