Fimin yönetmeni ve senaristi Woody Allen filmle ilgili olarak; "Senaryoyu bir roman gibi kurguladım. Bir kitapta olduğu gibi, filmin içinde de bir an soluklanıp baş kahramanı kız arkadaşıyla, ailesiyle, kız kardeşi veya gangster ağabeğiyle, Hollywood yıldızları ya da bitirimleriyle, hatta sonrasında sosyetenin içinde politikacılarla, güzel kızlarla, playboylarla, düğünlerinde karısını aldatanlarla ya da kocasını öldürenlerle birlikte görebilirsiniz. Benim için bu hikaye, bir kişinin değil herkesin hikayesiydi. Bobby’nin aşk hikayesi, filme etki eden atmosferin bel kemiği niteliğinde. Fakat tüm karakterler hikayenin dokusuna katkıda bulunuyor" diyor.
Filmdeki öykü anlatıcısı rolünü Allen'ın kendisi oynuyor.
"Café Society" terimi 19.yy sonu ve 20.yy başında New York, Paris ve Londra’nın o dönem moda olan kafe ve restoranlarında toplanan sosyete, aristokrat, sanatçı ve ünlü takımını tanımlamak için kullanılıyor.
Yönetmen Allen ve üç Oscar Ödüllü görüntü yönetmeni Vittorio Storaro Bronx, Hollywood ve New York sahneleri için farklı ışık teknikleri kullandı.
Phil karakterini canlandıran Steve Carell; "Phil’i ilk gördüğünüzde ondan çekiniyorsunuz. On parmağında on marifet, bir toplantısının ortasında kulağından telefonu düşmeyen ve rolüne kendini vermiş biri. Ama onu yakından tanıdıkça hassas ve incinebilir yanlarını görüyorsunuz. İnsanların duygularını yok sayarak kararlar alan biri değil. Sanırım bu, onu daha insancıl ve sevimli kılıyor" diyor.
Phil'in asistanı Vonnie'yi canlandıran Kristen Stewart; "Vonnie, içinde bulunduğu endüstrinin yapay doğasının farkında olan tutkulu bir kız. diyor. Ona aşık olan Bobby'yi canlandıran Jesse Eisenberg ise karakter için; "Eğlenceli ve komik bir dünyanın boşluğunu görebiliyor ve bu da onu çekici kılıyor. İki karakter de eğlence şehrinin pırıltılı yanının cazibesine hem karşı koymak hem de ondan uzaklaşmak istiyor. Ama Vonnie, Bobby için bir antidot haline geliyor. Eleştirel, komik ve hayata kendi perspektifinden bakan biri" diyor.
Veronica karakterini canlandıran Blake Lively; "Veronica yaşananlardan oldukça incinmiş, ama dünyaya küsmemiş. Bobby’nin yaşadıklarını yargılamaktan çok ona merakla yaklaşan tavırlarında tazeleyici bir saflık var. O günlerin olmazsa olmazı toplumsal ve siyasi sınırları yıkan bir açıklığı var. Veronica’yı canlandırmak ilginçti çünkü bir aşk hikayesinin ortasına düşüyor. Sevecen bir karakter ama asıl sevgililerin bir araya gelmesini istiyorsunuz. Bir taraftan ona sevgi beslerken, diğer aşk hikayesinin de güzel sonla bitmesini istiyorsunuz. Olayların ortasına düşüp işleri biraz daha karıştıran bir karakter" diyor.